Güncel

Yok sayılamayan irade; HDP ve Demirtaş!

Hükümetinden sistem partilerine, yargısından medyasına her kesimin demokrasiyi dillendirdiği ancak yine bu organlar tarafından demokrasiye en fazla ihtiyacı olan kesimlerin ve bu kesimlerin kendi iradesini buluşturduğu HDP’nin dışlandığı, yok sayıldığı, kriminalize edilmeye çalışıldığı tezat bir dönemdeyiz.

Düşmanlık üzerine kurulu bir sistemin her aygıtının bu konsepte göre hareket ettiği, bu konseptin dışına az buçuk dahi çıkılmadığı bir dönemde baskın bir seçimle karşı karşıyayız.

Hükümetinden sistem partilerine, yargısından medyasına her kesimin demokrasiyi dillendirdiği ancak yine bu organlar tarafından demokrasiye en fazla ihtiyacı olan kesimlerin ve bu kesimlerin kendi iradesini buluşturduğu HDP’nin dışlandığı, yok sayıldığı, kriminalize edilmeye çalışıldığı tezat bir dönemdeyiz. Öyle ki havuz medyasının giderek genişlediği havuzun dışında kalan ulusal medya kuruluşlarının da havuz medyaya eşlik ettiği anlayışta, HDP’nin hiç yokmuş gibi davranılması gerektiği anlayışı egemendir. Bu medya kuruluşlarında cumhurbaşkanlığı ve cumhurbaşkanı adaylarının tartışıldığı özel programlarda dahi, HDP’nin ve HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’ın adı bir kere kötülemek için bile olsa anılmamaktadır.

Bir yanda AKP, MHP ve BBP’nin diğer yanda CHP, İYİ Parti ve Saadet’in kurduğu sağ ittifaklar üzerinden bir seçime gidiliyormuş gibi bir hava estirilmeye çalışılmaktadır. Bu sağ ittifakların birbirleriyle rekabeti türlü ağız dalaşları üzerinden klasik manada devam ederken başta Kürt düşmanlığı olmak üzere ezilen tüm kesimlerin iradesini açığa çıkartmama ortak paydasında buluşulmaktadır. Bu kirli ittifakların dışında kalmak ve bu ittifaklar tarafından yok sayılmak bile başlı başına bizim açımızdan iyidir. En nihayetinde gerçekler ve ezilen milyonların iradesi ne yapılırsa yapılsın üzerinden atlanılamaz bir durumu oluşturmaktadır.

20 Temmuz’la başlayan 7 Haziran seçimlerinin ardından artarak devam eden savaş konseptinin uygulamaları bir bütün HDP’ye güç veren milyonların sesinin soluğunun kesilmesi operasyonlarını kapsamaktadır. Bugün ise HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’a yönelik engellemeler ve onun tutsaklığı, başta Kürt halkı olmak üzere, Ermenilerin, Arapların, Romanların, Çerkeslerin, Pomakların, Süryanilerin, Alevilerin, Kadınların, LGBTİ+ların… iradesinin gasp edildiği anlamını taşımaktadır. Özellikle vurgulamak gerekir ki Selahattin Demirtaş üzerinden çalınan irade yalnızca Kürt halkının iradesi değil, farklı inanç, mezhep ve cinsiyet kimliklerinden toplumun iradesidir. Sistem tarafından korkusunun yaşanıldığı en büyük şey de budur, farklılıkların biraradalığı ve onun açığa çıkartmış olduğu güç!

Sistem partileri ve onların kurduğu ittifaklar şu an her ne kadar çoğulcu bir dil kullanmaya gayret etseler de bunların kudreti tekliklerinden gelmektedir ve bu öz üzerinden siyasetlerini inşa etmektedirler. Bugün kurulan ittifaklarda da bu tekçi siyasi anlayış belirleyici olmaktadır. Bizim ise gücümüz bunun tam tersine çoğulculuğumuz ve farklılıklarımızdan gelmektedir. Bu vesileyle sistem ve egemen güçler tarafından yok sayılmamız anlaşılırdır. Kürt halkının ve onunla birlikte hareket eden kesimlerin iradesinin yok sayılmasına dönük saldırılar o kadar kapsamlıdır ki bugün muhalifmiş gibi görünenlerin güdük kalan birkaç itirazı dışında hiçbir icraatları olmamıştır. Bugün HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı olan Selahattin Demirtaş, dönemin HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ dahil sekiz HDP’li milletvekili ile birlikte 4 Kasım 2016’dan beri tutsaktır. Milletvekili tutuklamalarının dışında Figen Yüksekdağ, Nursel Aydoğan, Faysal Sarıyıldız, Tuğba Hezer Öztürk (2017), Leyla Zana, Ferhat Encu, İbrahim Ayhan, Ahmet Yıldırım, Selma Irmak, Osman Baydemir, Besime Konca (2018)’nın vekillikleri düşürülmüştür.

Bunun ötesinde HDP’nin verilerine göre 1 Şubat-24 Kasım 2017 tarihlerinde parti üyesi en az 6 bin 750 kişi gözaltına alınmış, 1.684 kişi tutuklanmıştır. Ayrıca 24 Temmuz 2014’ten 2017 Aralık ayına kadar HDP’ye yönelik operasyonlarda 10 bin 965 kişi gözaltına alınırken, 3 bin 277 kişi tutuklanmıştır.

Kürt halkına ve ezilenlere yönelik saldırılar bunlarla sınırlı kalmamıştır. DBP’nin 2017 Temmuz ayı verilerine göre 86 DBP’li belediyeye kayyum atanmış, 72 Belediye Eşbaşkanı ve 4 binin üzerinde üyesi tutuklanmıştır. Tüm bu saldırılar çeşitli toplumsal kesimlerin iradesinin ne derece gasp edilmeye çalışıldığının ve bu birliktelikten ne derece korkulduğunu göstermektedir.

24 Haziran seçimleri bu gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde, mücadelemizin yalnızca bu 2 sağ ittifaka karşı olmadığı da görülecektir. Mücadelemiz ezilenlerin yok sayılmasına, iradesinin gasp edilmesine, halklar arasında düşmanlığın ve nefretin körüklenmesine karşı da bir mücadeleyi kapsamaktadır. 24 Haziran seçimleri ezilenler için yok sayılmaya karşı iradesinin daha güçlü bir şekilde sahiplenildiğini yaşamda göstermek açısından bir fırsat olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu