EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “Her Gün Giderek Güçlenen Bir Mücadele Hedefliyoruz!”

"İşin bir tarafı bu yasal engellerin ortadan kaldırılması ise diğer tarafı da sendikal bürokratik anlayış. Dolayısıyla bu yasakların ortadan kalkmasının temel koşulu, bütün alanlarda bütün sendikaların ortak-birleşik bir mücadele ile bu demokratik haklarının kazanılmasına yönelik mücadelesidir diye düşünüyoruz"

Philip Morris (Marlboro) Torbalı Fabrikası/Euroserve Hizmet ve İşletmecilik Şirketi’nde sendikalaştıkları için 103 işçinin Kod 46 maddesi ile işten çıkarıldı.

Bunun üzerine işçiler; işten atılan arkadaşlarının geri alınması, ücretlerin insanca yaşanabilecek bir seviyeye çıkarılması, zorunlu mesainin kaldırılması, tüm mobbing ve baskı yöntemlerine son verilmesi, sendikalı ve iş güvenceli çalışma hakkının tanınması amacıyla eyleme geçti. Eylemler halen devam ediyor.

Dünyanın en büyük tekellerinden olan Philip Morris Şirketi’nin yüzde 100 hissesine sahip olduğu Torbalı’daki sigara fabrikasının Ortadoğu’ya büyük ihracat potansiyeli var ve büyük bir kâr sağlıyor. Ancak emekçilere çok az maaş veriyor. Fabrikada yaklaşık iki bin işçi çalışıyor ve maaşları asgari ücretin sadece 200 lira üzerinde. 15-20 yıldır çalışanların ücreti de aynı seviyede. Üstelik sosyal hakları da yok.

Tüm bunları DİSK Gıda-İş Sendikası Ege Bölge temsilcisi Ufuk Öden ile konuştuk.

– Philips Mooris’teki çalışma koşullarından bahseder misiniz? Taşeron sistemi de var. Bize biraz anlatır mısınız durumu?

– Torbalı Philip Morris Euroserve taşeronunda örgütleniyoruz DİSK Gıda-İş olarak. Burada iki farklı şekilde işçiler konumlanıyor. Birincisi kadrolu ve sözleşmeli işçiler dediğimiz Philip Morris’in işçileri. Bir de Philip Morris’e alt hizmet üreten Euroserve’de çalışanlar var, –Euroserve dediğimiz taşeron firma-. Taşeron firmayla kadrolu ve sözleşmeli işçiler arasında çok önemli eşitsizlikler var, hem ekonomik hem sosyal açıdan haklar açısından. Örneğin kadrolarda maaş 10.000 ile 24.000 arası iken taşeronda bu rakam asgari ücret. 18 yıldır çalışan bir işçinin bile aylığı asgari ücret ya da asgari ücretten 200-300 lira fazla. Bundan kaynaklı birinci problem, talep “eşit işe eşit ücret”.

 

“Bir fabrikada 20 yıllık taşeron sistemi olmaz!”

– Yukarıda saydığınız koşullara karşı Anayasal haklarını kullanan işçiler sendikalı oldu ve ardından işten çıkarıldı. Bu çokça rastladığımız bir durum. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Taşeron işçilerle kadrolu işçiler aynı yerde, aynı işleri yapıyorlar. Hatta taşeron işçilerin iş ağırlığı ve yükü kadrolu işçilere göre çok daha fazla. Dolayısıyla büyük bir adaletsizlik var. Bu adaletsizliğin ortadan kalkması için diğer bir talebimiz de “taşeronun yasaklanması ve bütün işçilerin kadroya geçirilmesi”dir.

Sonuçta 10 yıl-15 yıl-20 yıllık bir fabrikada taşeron olmaz. Bunlar artık asli işçiye dönüşmüş durumdadır.

Çok önemli bir şey daha var; taşeron işçiler biliyorsunuz asıl üretim içinde çalışamazlar ve işleri “ek hizmet” görmektir ama burada kuralsız olarak taşeron işçileri aynı zamanda üretiminde de çalıştırıyorlar. Çalışma koşulları açısından hiçbir sosyal hakka sahip değiller, asgari ücret alıyorlar ve cumartesi-pazar-bayram demeksizin mesaiye zorlanarak çalıştırıyorlar.

Zaten sendikalı olma isteği ve talebi de buradan kaynaklanıyor. Tabii sendikalaşma anayasal olarak her işçinin hakkı ancak Türkiye’de işler böyle yürümüyor.

Özellikle 12 Eylül’den sonra darbe anayasasıyla işçilerin örgütlenme hakkı önemli oranda engellendi. Baraj meselesi gibi sorunlar temel problem olarak önümüzde duruyor. İşin bir tarafı bu yasal engellerin ortadan kaldırılması ise diğer tarafı da sendikal bürokratik anlayış. Dolayısıyla bu yasakların ortadan kalkmasının temel koşulu, bütün alanlarda bütün sendikaların ortak-birleşik bir mücadele ile bu demokratik haklarının kazanılmasına yönelik mücadelesidir diye düşünüyoruz.

– İşten çıkarılmalara karşı direnişiniz sürüyor? Nasıl gidiyor direniş, neler yapıyorsunuz?

– Bugün direnişin on birinci günü, on bir gündür fabrikanın önünde direniyoruz.

Meşru ve demokratik hakkımızı kullanıyoruz. Uluslararası bir tekele karşı mücadele ettiğimizi biliyoruz. Dolayısıyla uluslararası bir dayanışmayla her gün daha da güçlenen bir birleşik mücadeleyi örgütlemeyi temel alıyoruz.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu