GüncelMakaleler

EMEK | İşçiler ve TC’nin Has Sahipleri Olarak Sermayedarlar

"Bütün bu veriler özellikle son 20 yılda sermaye kesiminin, işçi sınıfı üzerindeki ağır sömürüsünü gözler önüne sermektedir. Yüksek enflasyon, işçiyi ve diğer çalışanları ezerken, sermaye kesimini aynı oranda büyütmektedir"

Urfa’da “Özak Tekstil” fabrikasında çalışan işçiler, sendikal hakları ve işten atılan arkadaşlarının işe alınması için 28 gündür direniyor. İşçi sınıfının ekonomik ve demokratik hakları için direnişinin son örneklerinden biri de bu. TC tarihi boyunca da işçi sınıfı bugüne direnerek geldi. Ve bundan sonra da kendi hakları için Özak Tekstil işçileri gibi birbirlerinden öğrenerek direnmeye ve dayanışmayı büyütmeye devam edeceklerdir. Ta ki, kendi sınıf iktidarını kurana kadar.

Özak Tekstil işçileriyle dayanışma giderek büyümekte ve Avrupa’nın birçok ülkesinden dayanışmaya destek gelmektedir. Uluslararası işçi sınıfı, enternasyonal dayanışmayı büyütmeden uluslararası tekellerin diktatörlüğününün yıkılamayacağını bu dayanışma direnişleriyle öğrenmeye devam edecektir.

İşçi sınıfıyla burjuvazi arasında süren çatışmada değişmez bir tablo, bir kez daha karşımıza çıktı. TC devleti, tüm kolluk gücüyle, bütün bürokrasisi ve devlet yetkileriyle patronun yanında işçilerin ise karşısında yerini aldı.

En doğal ve hatta Anayasa ve kanunlarda yer alan hakları için talepte bulunan, direnen işçilerin karşısında bu değişmez tablo dikildi, hem de en zorba haliyle. Yani burjuvazinin ve bazı liberallerin kibarca dile getirdiği “orantısız müdahale” vuku buldu! Yani aslında burjuvazinin en gaddar diktatörlüğü. Sınıflararası mücadele söz konusu olduğunda değişmeyen bu bir tablo, elbette kader değil. Burjuvazinin ücretli kölelik sistemini bir kadermiş gibi işçilere zorla kabul ettirmesinin kabullenebilir halinin sınırları çoktan geçilmiştir.

Ücretli kölelik sistemi…

Türkiye’de olduğu gibi diğer birçok ülkede de işçiler, patronlar için birer ücretli köledir. Kapitalizmin kendisi de bir ücretli kölelik sistemidir. Burjuvazi, sermayesini bu ücretli köle olan işçilerin artı değerini gasp ederek büyütür. Sermayenin büyümesine koşut olarak yoksullaşma da bir o kadar artar. Yani sermaye sınıfının zenginliği; çalışan işçilerin zenginliği değil tam tersine, onların daha da yoksullaşması, sefilleştirilerek kendi emekleri üzerinden aşağılanmasının gerçek halidir.

Burjuva dergilerinin bazıları “en büyük şirketler”, “en büyük zenginler“ vb. gibi liste yayınlamaya bayılır. Bu bir anlamda iyi de oluyor. En azından kitlelerin, TC’nin gerçek sahiplerinin kimler olduğunu görmelerine kısmen de olsa yardımcı oluyorlar.

Ama bu dergiler nedense “çalışan en yoksullar” listesi yayınlamıyorlar. Soyguncuların, ücretli kölelik sisteminin sahiplerinin listeleri “övünç” kaynağı oluyor ama emekçiler için bu tür listeleri yapmaya yanaşmıyorlar.

Ekonomist Dergisi’nin 26 Kasım-9 Aralık sayısında “Türkiye’nin En Zengin 100 Kişisi ve Ailesi” (2023) yayınladı. Gene bilinen ve fazla değişmeyen aileler yer aldı listede. Elbette bu aileler, fabrikalarda işçi olarak çalışan kişiler değil, emirlerinde 120 bin işçiden başlayıp daha aşağılara kadar inen ve binlerce işçi çalıştıran holding ve büyük tekel sahibi kişilerdir. Yani kendileri birer ücretli köle değil ücretli köle sahibi kapitalistlerdir.

OECD’nin 2021 raporuna göre 37 ülke içinde Türkiye, en yüksek gelir dağılımı eşitsizliğinde beşinci ülke.

Buna göre Türkiye’de en zengin % 20’lik kesim gelirin % 47.5’ini alıyor. En alt % 20’lik kesim ise gelirin ancak % 5.9’unu alıyor.

TÜİK’in açıkladığı 2022 rakamlarına göre ise zenginler daha da zenginleşmiş, yoksullaşma ise aşağıya doğru genişlemiştir. En zengin % 20’lik grup toplam gelirin % 48’ini alırken, en yoksul % 20’lik kesim ise toplam gelirin ancak % 6’sını alabiliyor.

Net asgari ücret 14.402 TL. Çalışanların % 62.54’ü asgari ücretle çalışıyor. Yani çalışanların 3/2’si asgari ücretle çalışıyor. Avrupa’da hiçbir ülkede, asgari ücretle çalışanların toplam çalışanlara oranı bu kadar yüksek değildir. AB içinde en yüksek oran % 21 ile Bulgaristan’dır.

DİSK-AR’ın Aralık 2023 tarihli araştırma raporuna göre, 2002’de asgari ücretle çalışanların oranı % 18.5 iken, 2022’de bu oran % 33.8’e yükselmiş. Bunun içine asgari ücret altı ücretle çalışanların oranı ise 2002’de % 27.8 iken, 2022’de 37.5’e gerilemiştir. Asgari ücretin % 10’dan fazlası ve altı ücret alanlar 2002’de % 30.7 iken 2022’de % 38.4’e yükselmiştir.

Özel sektörde çalışan işçilerin % 70.4’ü asgari ücret alırken, % 20’si de asgari ücretin çok az üstünde ücret alıyor. DİSK-AR’ın raporunda, 7.3 milyon işçinin asgari ücerete erişemediğini yani onun altında ücret aldığını saptamıştır. 17.8 milyon ücretli çalışanların önemli bir bölümü düşük ücretle çalıştırılıyor. Özel sektörde çalışanların % 43.9’u asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor.

Oysa, “En Zengin 100 Türk Ailesi” listesinde yer alanların şirketler (tekelleri) büyük kâr elde etmektedir. Her geçen gün zenginliklerine zenginlik katmakta, sermayelerini katlayarak büyütmektedirler. Örneğin en zenginlerden aileler içinde başı çeken Koç Holding’e bağlı Arçelik’in 2023’ün üçüncü çeyreğinde kârında önceki yılın aynı dönemine göre % 198 oranında, 9 aylık bazda ise % 45 oranında bir artış olmuştur.  Arçelik fabrikasında çalışan işçilerin ücretlerinde ise bir artış olmadığı gibi düşüş olmuştur.

Özak Tekstil işçilerin direnişi sisteme bir itirazdır

Bütün bu veriler özellikle son 20 yılda sermaye kesiminin, işçi sınıfı üzerindeki ağır sömürüsünü gözler önüne sermektedir. Yüksek enflasyon, işçiyi ve diğer çalışanları ezerken, sermaye kesimini aynı oranda büyütmektedir. TC’nin has sahibi sermaye kesimi olduğu, bir avuç sermaye kesiminin gelirden aldığı paydan anlaşılır.

Türkiye ekonomisine hakim olanlar da bunlardır. Sadece ekonomiye değil devletin tüm nimetlerinden yararlanan ve işçi sınıfı ve emekçileri baskı altında tutarak sermayesini katlayanlar da yine bu azınlık kesimdir. Devlet, sermaye kesiminin kendi çıkarları için işçi sınıfı ve emekçiler üzerinde baskı uyguladıkları araçtır.

Özak Tekstil işçilerinin direnişi ile en en zengin sermaye kesimi arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Bu bağlantı; işçilerin ezilmesi, sömürülmesi, işten atılması, sendikal haklarının gasp edilmesi, en düşük ücretle çalıştırılmasıyla ters orantılı olan sermaye birikiminin her geçen gün artmasıdır. Ya da başka bir söylemle sömürü koşullarının ağırlaşması, hak gasplarının artmasına paralel olarak sermaye birikimi de artar. Zengin aileler listesinin meblağları gittikçe kabarır.

Özak Tekstil işçilerin direnişi bu kanlı sisteme bir itirazdır. Bu itirazlar daha da artmalıdır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu