Güncel

18 MAYIS | HDK Gençlik Meclisinden Mayıs ayı şehitleri için açıklama

HDK Gençlik Meclisi yaptığı açıklamada, "18 Mayıs şehitleri şahsında, Leyla Qasımlardan Hasan Ocaklara, Deniz Gezmişlerden Şerzan Kurtlara, Mayıs şehitleri başta olmak üzere, insanlığın soylu idealleri uğruna şehadete ulaşan tüm yoldaşlarımızı saygıyla ve minnetle anıyor, anılarının yolumuzu aydınlattığını belirtiyoruz" dedi.

“Şehitlik, tarih boyunca toplumlar için kutsallık atfedilen kavramların başında gelmiştir. Toplumsal fayda gözetilerek benimsenen büyük bir dava uğruna canından vazgeçmeyi ifade eder. Büyük bir özveriyi, adanmışlığı ve anlam gücünü ihtiva eden böyle bir sıfat, onu hakkedenlerin düşmanlarının da ilgisini çekmiş, mutlaka ele geçirilmesi gereken bir değer olarak görülmüştür. Halklardan gasp ettiği değerleri, yalnızca maddiyatla sınırlı bırakmayan sömürücü iktidarlar için insanlığın manevi dünyası da, işgal edilip sonuna kadar sömürülecek bir alandır çünkü! Karın tokluğuna çalıştırılan emekçiyi, eve kapatılarak tüm hakları elinden alınan kadını, anasından öğrendiği dili en büyük utançmış gibi reddetmesi dayatılan çocuğu, gerçekleri ifşa ettiği için beyni dağıtılan bilgeleri ve rant uğruna doyumsuza talan edilen doğayı gölgesiymişçesine gittiği her yere götüren egemenlerin çıkarına adanmış hayatlara eşitlenen şehadet, dün olduğu gibi bugün de toplumun öz-değerlerine saldırının sembolü olarak ortada durmaktadır. “ denilen açıklamada, 18 Mayısta sembolleşerek, birleştirici rolünü tarihte olduğu gibi güncelde de oynayan şehitlik gerçeğini, bu tarihte şehit düşen öncü devrimcilerin kişilikleri üzerinden kavramanın, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla bir arada yaşam uğruna mücadele veren tüm kesimler için büyük bir güç kaynağı olacağına dikkat çekildi.

ser verip sır vermeyen yiğit

Açıklamada, Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’ya ilişkin şunlar kaydedildi:

“Resmi ideolojiyle kopuşu sonuna kadar götürmekteki kararlılığında bir an için bile tereddütte düşmeyen İbrahim yoldaş, yaşadığı radikal kopuş sayesinde sınıf mücadelesinin Türkiye ve Kürdistan özgünlüğünde ki formunu kavramakta gecikmeyecekti. Kürt ve Kürdistan gerçekliğinin taşıdığı devrimci potansiyeli tespit eden ve mücadele sahasını da buna paralel bir şekilde belirleyen İbrahim yoldaş, Diyarbakır Zindanlarında uygulanan en ağır işkencelere rağmen direnişten vazgeçmeyişinde açığa çıkan sağlam duruşuyla, güçlü irade ile hakikati görmek-kavramak arasındaki bağı adeta elle tutulur hale getirmekteydi.

18 Mayıs 1973 tarihinde işkence tezgahlarında ser verip sır vermeyen yiğit olarak tarihe geçen İbrahim yoldaş, insanlığın tertemiz ideallerini temsil eden bir şehit olarak halklar tarafından sahiplenilecek, devrim yürüyüşünde yoldaşlarına ışık olacaktı.”

“Gerçek bir hakikat savaşçısı”

68 kuşağı önderlerinin sistem tarafından idamlar, işkenceler ve silahlı çatışmalar sonucu katledildiği ve önderlik krizinin baş gösterdiği 70li yılların ortasında samimiyeti, emekçiliği ve cesaretiyle Özgürlük Hareketi saflarında yaralan Haki Karer’in devrimin yolunun Kürdistandan geçmek zorunda olduğunu gören ve tutumunu buna göre belirleyen bir önder olduğunun vurgulandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Örgütleyicilik noktasında sahip olduğu yetenek ve etkileyicilik, kavradığı doğruları bedeli ne olursa olsun her koşul altında uygulamasından kaynaklanan Haki yoldaş, yeri geldiğinde faşistlere karşı ikirciksiz bir şekilde atıldığı kavgalardaki cesareti, yeri geldiğinde sırtına çantasını alıp il il dolaşarak gençlik başta olmak üzere toplumu örgütlerken gösterdiği girişkenliği, yeri geldiğinde siyasal ve örgütsel çalışmalar ve yoldaşlarının ihtiyacını karşılamak için işçilik yapıp mali kaynak oluştururken gösterdiği emekçiliğiyle gerçek bir hakikat savaşçısı olduğunu göstermişti.

Sistemle ilişkili olarak Kürdistana sosyalizmi sokmamaya yemin içmiş ilkel milliyetçi grupların tüm alan daraltma çabalarına rağmen gittiği her yeri mücadele alanına çeviren Haki Yoldaş 18 Mayıs 1977de Antepte Sterka Sor adıyla bilinen karanlık bir yapının tetikçisi tarafından katledildiğinde 27 yaşındaydı ve imkansızlığı tanımamanın, her koşulda imkan yaratmanın ve halkların özgürlük davası ve dayanışma geleneği adına değer yaratmanın sembolü olarak, büyüyen bir devrimin gerekçesi oldu.”

“Devrimin ateşiyle küllerinden doğmak üzere kendini gerçekleştirmenin adıdır Dörtler

Açıklamada Dörtlerin, İbrahimlerin, Hakilerin enternasyonalist dayanışma ruhu ve mücadele birliği kararlılığının hazırladığı devrim zeminine, NATOdan aldığı icazetle 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştirerek cevap olmaya, gelişen toplumsal bilinci de bu şekilde boğmaya çalışan faşist cunta rejiminin cezaevlerini cehenneme çevirdiği bir atmosferde faşizmin yok edici cehennem ateşiyle değil, devrimin ateşiyle küllerinden doğmak üzere kendini gerçekleştirmenin adı olduğunun altı çizilirken şunlar ifade edildi:

“Teslimiyetin ihanete, direnişin ise zafere götüreceğini düstur olarak benimsemiş Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner, teslimiyetin ve boyun eğmenin her türlü yöntemle dayatıldığı koşullarda, dayatılan ihanetin onursuzlaştırıcı pisliğine karşı kendi bedenlerini ateşe vererek insanlığı müdafaa etmişlerdir. 18 Mayıs 1982 tarihinde gerçekleştirdikleri bu eylemle, özgürlük tutkusunun harladığı ateşin karşısında hiç bir karanlığın tutunamayacağını insanlık karşıtı tüm odaklara göstermişlerdir.”

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu