İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı geride bıraktığımız bu sayımızda elbette sayfalarımızın önemli bir çoğunluğuna 1 Mayıs alanlarını taşımakla yükümlüyüz. Keza 14, 15, 16. sayfalarımız 1 Mayıs haberleri ile dolup taşarken hala elimize ulaşmamış 1 Mayıs miting haberleri mevcut olduğundan örneğin Erzingan, antakya ve Dersim haberlerini oldukça kısa ve sosyal medyaya yansıdığı oranda paylaşmış durumdayız. Diğer bir örnek olarak benzer sebeplerle Avrupa’nın onlarca 1 Mayıs mitingini sadece bölge olarak aktarmakla sınırlandırdık. Ancak önümüzdeki sayımızda aktarımlara devam edeceğiz.
1 Mayıs gündemli Emek sayfasında yer alan bir okurumuzun Tarsus’ta bir temizlik işçisi ile gerçekleştirdiği söyleşi hem 1 Mayıs’ın işçi sınıfı açısından ne kadar yaşam bulduğu konusunda komünist ve devrimcilere düşen görevleri hatırlatıyor hem de gönüllü muhabirlik çalışmalarına ağırlık vermenin öneminin bir kez daha altını çiziyor.
1 Mayıs bu yıl işçi-emekçi halkımızın erkek egemen sömürücü sistemden duydukları rahatsızlığı tüm boyutları ile alanlara taşıdığı bir direniş alanı oldu. Özellikle referandumda HAYIR tavrıyla bütünleşen sokağın itirazının 1 Mayıs’a taşınması ve burada bir kez daha HAYIR deme cüretinin on binlerle haykırılması önemli bir konu oldu. Ancak buna karşın bu 1 Mayıs’ta işçi sınıfının güncel taleplerinin güçlü bir şekilde dile getirildiğini söylemek elbette mümkün değildir. Keza 16 Nisan referandumundan kaynaklı devrimci, ilerici ve yurtsever kurumlar açısından 1 Mayıs hazırlıkları yalnızca 1 haftaya sıkıştırıldı. Dolayısıyla bu 1 Mayıs’ın içerisinde güçlü bir itirazı, devrimci dinamikleri barındırsa da referandumun gölgesinde kalan bir 1 Mayıs olduğu not düşülmelidir.
Bizler açısından bu 1 Mayıs’ı gölgede bırakamasa da 1 Mayıs’a gölge düşüren bir durumsa İstanbul-Taksim 1 Mayıs’ında 30 bin polisle karşı karşıya gelmeyi göze alan devrimcilere, büromuzu işgal eden grup tarafından uygulanmaya çalışılan şiddet oldu. Devlet tarafından hedef alınan bir ortamda her türlü provokasyona zemin yaratabilecek bir pratiğe imza atan zihniyet elbette tarihte hak ettiği yeri alacaktır!
