GüncelManşet

2. yılında Roboskî: “Unutursak kalbimiz kurusun”

H. Merkezi: Yan yana battaniyeler içinde dizilen, kar altında kalmış bedenler ile hafızalarımıza kazındı ilkin. Kış aylarında buza kesen bir coğrafyada neredeyse 20’si çocuk 34 candı, kaçağa giden. Gidip de geri dönemeyen…

Devletin en kanlı ve en fütursuz katliamlarının liste başı sayılabilecek bir katliamdan geçti Kürt halkı orada. 34 bedende simgeleşen; bir halkın varlığı, bir halkın direnci oldu. Devletin on yıllardır abluka altında tuttuğu bölgelerinde, dağları-taşları bombalanırken tek seçenekleri ve ekmek paraları olmuştu kaçağa gitmek. Ve jet uçakları ile tepelerine bombalar yağarken geriye bıraktıkları koskoca bir hesap var ortada. Aradan geçen iki yıla rağmen sorulamayan bir hesap.

 

2 yılda bir “onbaşı” bile görevden alınmadı!

Yaşananın planlı-örgütlü bir katliam olduğu en başından ortada aslında. Aradan geçen 2 yıla rağmen devlet, failleri bulmak için değil, katliamı ört-pas etmek için çalıştı hep. Başbakanın “Bu bölge, terör bölgesidir. Böyle bir bölgede Silahlı Kuvvetler bu Ahmet midir Mehmet midir bilemez ki. Bizim Silahlı Kuvvetlerimiz bu görevi samimi bir şekilde yapmıştır” şeklinde kullandığı ifadeler, tazminat adı altında sus payı verme çabası… Hepsi de suçluluk psikolojisiyle yapılan pratikler.

Tam da bu nedenledir ki, hala failleri belli değil!

Katliamın ardından açılan soruşturma ise aradan geçen iki yılın ardından, tek bir ifade bile alınmadan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından takipsizlik kararı ile Askeri Savcılığa iletildi. Aradan iki yıl geçmesine rağmen tek bir ‘on başı’ bile görevden alınmadı. Başbakan Roboskî ile ilgili olarak tartışmaları kürtaj-Roboskî ikilemine çekip, saldırgan söylemine ise devam etti.

 

Roboskî, karanlığın izdüşümüdür

Peki neler oldu aradan geçen iki yılda? Devlet “barış” süreci başlattı sözde. Ancak bu tartışmanın en net parametrelerinden biri iken Roboskî ve Roboskîli ailelerin adalet anlayışı, devlet nezdinde bir yankı bulmadı. Faillerin cezalandırılması talebi hiçbir şekilde karşılanmadı. Katliamdan sağ kurtulanlar defalarca gözaltına alındı.

Katliamın yıl dönümünde ise ailelerden Miran Encü evlat acısına dayanamayarak geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

Gelinen aşamada ise, Roboskî Katliamının da esas faili olarak niteleyebileceğimiz Cemaat-AKP ittifakı ise çatlaklar vermiş durumda. Ayakkabı kutularında milyon dolarları peşkeş çekenler, kendi çocukları gözaltına alındığında “evlat” edebiyatı yapar haldeler. Katlettikleri insanları kaçakçı diyerek yaftalayanların milyon dolarları nasıl kaçırdıkları ise artık milyonların gözleri önünde. Ancak yine de hesap sorulmuş değil. Devletin Roboskî karşısındaki ört pas etme çabası bu yılki anmalara da saldırısından belli oldu.

Bugün, Wan’da Kürt çocuklarını soğuktan donmaya mahkum eden, bakan çocuklarına adalet çağrıları yaparken Roboskîli ailelerin adalet çığlığını duymayanlar hala iktidardadır.

Buzlar içerisinde gencecik bedenleri bomba çukurlarına gömenler, Roboskî’nin anlamını bizler için değiştirmiştir artık. Roboskî, bir halkın adalet arayışıdır. Roboskî devletin katliamcı yüzünün ve karanlık tarihinin iz düşümüdür ve en çok da; Roboskî hesaptır ve hesabı sorulacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu