GüncelKadın

8 MART | Rojava’dan kadınlar anlatıyor (1)

Bu söyleşiler Rojava Komünist Kadınlar Birliği tarafından 8 Mart vesilesiyle Rojava Devrimi topraklarında yaşanan kadın özgürlük mücadelesini daha iyi anlatabilmek için kadın örgütlenmeleri ile yapılmıştır.

Ezidi temsilcisi Hediya Şemo: “Çaremiz de dermanımız da birlikteliğimizdir!”

Şengalli Ezidi yaşlı bir dede anlatır: “Biz rüyamızda gördük. Kara kıyafetler giyinmiş barbarlar kutsalımız olan Laleş’e ve Şengal’e saldırıyorlardı. Erkekleri ve çocukları öldürüp, kadınları esir alıyorlardı. Dağlardan ak giyinmiş bakir kızlar ve erkekler gelip bizi bu karanlık adamlardan kurtarmışlardı. Biz DAİŞ çetelerinin Şengal’e saldırısından sonra anladık ki bu apakça bakir kızlar ve erkekler Kürt Özgürlük Hareketi’nin gerillalarıydı.”

– Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Hediya Şemo. 47 yaşımdayım. Ezidileri temsilen Kongre Star Rojava’da çalışma yürütmekteyim. 19 yaşındayken Kürt Özgürlük Hareketi’ni tanıdım ama genel toplumun kültür yapısından kaynaklı aktif katılım sağlayamadım. Aktif olarak katılmam Rojava devrim sürecinin başlamasıyla birlikte oldu. İlk önce, iki yıl Kadın Evi’nde çalıştım. Sonra Demokratik Özerklik Sistemi içerisinde komün ve meclisler oluşturuldu, seçimler yapıldı, ben de seçimle Tirbespiye’de meclis eş başkanı olarak yaklaşık dört buçuk yıl görev yaptım. İki yıldır da Kongre Star çalışması yürütmekteyim. Görev olarak da Kongre Star Rojava Koordinasyonu’nda yer almaktayım.

– Rojava Devrimi ile kadınlar bir süreç geçirdiler ve bu süreç içerisinde kadın özgürlük mücadelesi anlamında belirli adımlar atıldı. Şu an Kongre Star bir kadın hareketi olarak çalışma yürütmekte. İlerleyen süreçlerde “kadın partisi” kurmak gibi bir hedefiniz var mı?

– Öncelikle şunu belirtmeliyim. Biz topraklarımızı DAİŞ çetelerinden temizledik ve özgürleştirdik; fakat topraklarımızın bir kısmı Türk devleti tarafından tekrar işgal edildi. Hala Demokratik Özerklik Sistemi uluslararası olarak kabul edilmiş değil. Bizler burada, başka bir yaşamın mümkün olduğunu tüm dünyaya kanıtladık. Özellikle kadın öncüleşmesi konusunda ciddi adımlar attık ve bu adımlar uluslararası bazı kadın kurumlarının gözlemine de sunuldu ve de olumlu yanıtlar alındı. Sonuç olarak askeri ve siyasi bütün alanlarımızda kadınlar öncü konumdadırlar. Bu öncülüğü ve deneyimi bütün kadınlarla paylaşmak istiyoruz.

Öncelikle Ortadoğu sonra da dünyadaki bütün kadın örgütlerine ve kadınlara ulaşmak istiyoruz. Barış ve özgürlük eliyle dünyadaki bütün kadınları kucaklamak gibi bir hedefimiz var. Şu an savaş, siyaset, ekonomik baskı, ulusal ve cinsel sömürü vb. kadın üzerinden yürütülmektedir.  Emperyalist devletlerin çıkar paylaşımı uğruna Ortadoğu’nun kan gölüne çevirdiği, Hevrin Xelef gibi sayısız bedel ödediğimiz bugünlerde daha çok kadın birliğine ve birlikte mücadeleye ihtiyacımız var.

Biz daha fazla kadına ulaşmak için bir hareket olarak çalışma yürütmeyi daha uygun buluyoruz. Fakat ihtiyaç dahilinde yine bütün kadınları kucaklayan bir kadın partisi, neden olmasın?

– Bir Kürt-Ezidi kadın olarak DAİŞ çetelerinin Şengal ve özellikle Ezidi kadınlar olmak üzere Ezidi halkına saldırması ve kadınları esir almasını nasıl yorumluyorsunuz? Ezidi kadınlar esir düşüp satıldığında neler hissettiniz?

– Ezidi toplumu çok eski bir toplum olup kendine has yazısız-yazılı katı hukuk kuralları vardır. Örneğin; Ezidi olmayan biriyle kesinlikle evlilik yapamazsınız. Aynı zamanda DAİŞ çetelerinin tecavüzü sonucu doğan çocuklar topluma kabul edilmez. DAİŞ, Ezidi toplumunun yapısını çok iyi bilmektedir. Bu sebeple özellikle Ezidi kadınlarının esir alınması için çaba göstermiş ve Ezidi toplumunun yapısını tecavüz yoluyla değiştirmek istemiştir. Zaten savaşların ekonomik çıkarları dışında soykırım ve soy değişim amaçları da vardır. Bunu Ermeni Soykırımı’nda ve Kürt isyanlarında da gördük.

Kabus mu demeliyim, kaos mu demeliyim? Nasıl isimlendireceğimi ve tanımlayacağımı bilmiyorum. Kimse inanmıyordu 21. yüzyılda 74. fermanın devam edeceğini. Musul’da 19 Ezidi kadın bir kafesin içerisinde yakıldı.  Bu ferman bize bir ders oldu. Çünkü biz Ezidi kadınlar örgütsüzdük. Örgütlenmenin, birlik olmanın önemini anladık.

2000 civarında Ezidi kadın esir düştü, bir kısmı tecavüze uğradı, bir kısmı öldürüldü, bir kısmı da YJŞ (Yekiniyen Jinen Şingal-Şengal Kadın Birlikleri) ve YPJ (Yekiniyen Parastina Jin-Kadın Savunma Birliği) tarafından kurtarıldı. Bu bir kıyımdır, kadın kıyımı. En kötüsü de hiçbir şey yapamamak. Rakka’da kadınların bir kafes içinde tutulduğunu biliyorduk ama hiçbir şey yapamıyorduk. İnsanın en çaresiz olduğu anlardır en kötü olan. İşte bu zamanlarda farkına vardım; bizim çaremiz de dermanımız da birlikteliğimizdir. Bir daha aynı şeyleri yaşamamak için birliğimizi daha da güçlendirmeliyiz.

– Ortadoğu’da din, toplumsal ahlak, toplumsal yapı vb. etkenlerden kaynaklı çocuk yaşta evlilik bir kültür halini almış durumda. Rojava’da kadın kanunu ile çocuk yaşta evlilik bazı yaptırımlara tabidir; fakat bu bir kültür halini aldığı için kimi zaman kız çocukları da rıza göstermekte ve yanlış görmemektedirler. Buna karşı nasıl bir politika izliyorsunuz?

– Özellikle kız çocukları, evliliğin ve küçük yaşta evliliğin ne anlama geldiğini, nasıl sorunlar yaşayabileceklerini bilmiyorlar. Sizin de dediğiniz gibi bu bir kültür. Bunu onlara anlatmak ise çok zor. Teknolojinin çok geliştiği, sürekli olarak kadının metalaştırıldığı dizilerin izlendiği ve o dizilere özenildiği, aile içi şiddetinin çok yaygın olduğu, kadının bütün emek ve bedeninin sömürüldüğü ve söz hakkının olmadığı bir toplumda bunu anlatmak çok daha zor. Bu sebeple toplumsal yaşamda eşit-kültürel bir yapı oluşana kadar kız çocuklarını ve kadınları koruma amaçlı kadın kanunu ile bir dizi yaptırıma gitmek zorunda kalıyoruz. Şu an bu yaptırımlarla birlikte belli bir aşamaya gelinmiş durumda. Tabi toplumun bunu içselleştirmesi belli bir zamanı alacaktır. Bunun için de en önemli eğiticilerin anneler olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple ilk önce annelere eğitimler vererek işe başladık. Sonra da okullarda kız çocuklarına eğitimler vermeye başladık.

Kız çocuklarının hem fiziki hem yaşamsal olarak bir evliliğin sorumluluğunu alamayacaklarını anlatmakla başladık onlara. Özellikle çocuk yaşta evlenen annelerin deneyimlerini anlatmaları bize çok yardımcı oldu. Sonra başka bir yaşamı anlatmaya çalıştık ve bu yaşamı hala anlatmaya çalışıyoruz. Erkekten bağımsız bir yaşam sürülebileceğini her fırsatta kadınlarla tartışıyoruz.

– Son olarak ne söylemek istersiniz?

– İlk olarak dünyadaki bütün kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum. İkinci olarak, kadınları acıları ortaktır, bu sebeple mücadeleleri de ortak olmalıdır diyorum. Birlik olmalı ve birliğimizden güç alarak cins sömürüsüne karşı durmalıyız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu