GüncelManşet

Aliş’in memleketin Aliş’in “kaderini” yaşamak…

Antakyalı Ali İsmail Korkmaz, Gezi İsyanı sırasında Eskişehir’de sokakları tutan polis tarafından tekmelerle darp edilerek katledilmişti. Antakya’da neredeyse yüz binlerin omuzladığı Aliş o günden bu yana, faşizmin temsil ettiği genç bir beden olarak ve de isyanımızın bir adı olarak akıllarımıza kazındı.

Aliş başta olmak üzere Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan ile Gezi İsyanı’nda en çok şehit veren Antakya aynı zamanda akrabalık bağları olan Suriye’de yaşanan iç savaşın en yakınındaki tanık ve savaşın yükünü taşıyan şehir…

Savaşın yakın tanığı bu şehirde geçtiğimiz Çarşamba günü (18 Kasım) akşam saatlerinde bir ve ardından ertesi gün (19 Kasım) bir olmak üzere toplamda 2 çocuk cesedi bulundu. Ve bu çocuklar yüz bine yakın Antakyalı’nın cenazesini omuzladığı Aliş gibi dövülerek öldürülmüşlerdi.

Ancak onların farkı Suriye’deki iç savaştan “yaşamak” umuduyla kaçan Suriyeli çocuklar olmalarıydı. Onların farkı egemenler nezdinde “sömürülenin sömürüleni” olan Suriyeli kadın, çocuk, erkeklerden olmaları ve bir hurdacının yanında çalışıyor olmalarıydı. Onların farkı Aliş gibi kendilerini sahiplenen bir ailelerinin, şehrinin, halkının olmamasıydı.

Onların farkı yurtsuzlukları, kimsesizlikleri ve “yaşama” umutlarıydı!

Abdulhamit Taben ve Ahmet Taben isimli Suriyeli çocuklar Antakya’nın İskenderun ilçesinin Yıldırım Tepe Mahallesi’nde ve farklı bölgelerde bir gün arayla bulundular. İkisinin de ölüm sebebi gördükleri şiddet! Ve birinin ailesi İstanbul’da, diğerininki ise henüz Suriye’de…

Akraba olan çocukların ikisi de hurdacılık yapan Habip Oral için çöplerden hurda topluyor (muhtemelen karın tokluğuna) ve sık sık da Oral’dan şiddet görüyorlardı. Oral tutuklandı ama Oral’la birlikte gözaltına alınan 3 şüpheli serbest bırakıldı.

Muhtemelen Oral da serbest bırakılır!

Çünkü daha o Suriyeli çocuklardan çok var sokakta! İstemediğin kadar hem de!

Ne de olsa hiçbiri Aliş değil!

Ama unutmasınlar artık Suriyeliler ve bütün göçmenler coğrafyamızın geçici değil kalıcı bir gerçekliği… Ve yurtsuz ve kimsesiz kaldığında ve “yaşama” umudunu kaybettiğinde ezilenlerin öfkesinin korkunçluğu dayanılmazdır!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu