Kültür&Sanat

Allah beterinden saklasın!

Bu bir değirmen

çok eskilerden,

bir kolu var değirmenin,

koca taşı çeviriyor,

taşın ortasında delik,

taşın yüzeyi pütürlü.

O pütürlü yüzeyden,

O, delikten,

Ne buğday öğütülüyor,

ne de mısır.

İnsan!

İnsanı öğütüyor!

 

değirmenin kolu tahtadan

tahta ne parlak

ne de boyalı,

eski.

 

Değirmenin kolunu çeviren

bilek kalın,

parmakları uzun ve kıllı,

ne yara izi var

ne de çizik,

çok bakımlı.

döndükçe kol,

çevirdikçe pütürlü taşı,

ortasında kalmış,

sıkışmış,

insan bağırıyor!

Ne bağırması çığlık atıyor!

“Allah Beterinden Saklasın”

Amin!

Yüzkere, bin kere de

amin!

Allah kimsenin çoluğunu, çocuğunu

madene düşürmesin.

 

Düşürse de

Zonguldak’ta olmasın

Kozlu madenine

hiç saptırmasın yolunu.

“Allah Beterinden Saklasın”

he ya,

Ne de doğru demiş,

Taner Yıldız.

 

Kozlu’da göçük altında kalan

Kalıp da gazla sıkışan,

Sıkışıp da ölen.

Ölüp de,

beşinin cesedine kavuşan

üçününse hala toprağın,

gazın,

taşeronun,

üç kuruşuna, bedeni,

tahta tabutlara

konmayan aileleri

“Allah beterinden saklasın!”

 

Satıyı bildin mi kız,

hani şu karnı burnunda

gelip de Kozlu’yu yerinen bir edeni.

saçı başı dağılmış,

gözleri ağlamaktan şişmiş

boynu ince Satı.

Bildin mi?

İşte o,

Demiş:

Bugün erim göçüğün altında

daha da çıkmadı,

çıkacağı da belli değil

ama,

benim bu karnımdaki,

eğer ala ağlanırsa,

almayın bir Kozlu’ya

indirmeyin o kara kara ocaklarına,

bende var ya

demiş,

işte o vakit!

İşte o vakit!

 

Karşısında

ensesi kalın

adamın biri demiş ki,

sen üzülme Satı kadın,

senin oğlunu da,

onun oğlunu da,

alırım madene,

indiririm yerin dibine.

 

O, günden bu güne

Kozlu’da kadınlar

Doğurmuş oğlanları,

Vermiş iş yerinin sahibine,

Beklemiş yolunu çaresizce.

 

O gün iş yeriymiş Kozlu’daki

maden ocakları,

bugün işletme!

İşçiler demiş;

Olmaz!

elektrik kabloları fena,

yanımızda yurdumuzda

habire patlamalar olur,

yapman böyle,

etmen böyle,

işletmeyin bizi.

 

İşletmeci de;

İşinize gelirse,

İster çalışın,

İster çalışmayın demiş.

 

İnmişler yine o kara ocakların içine,

İnmişler açlıktan kokan nefeslerini

metan gazıyla zehirlesin diye.

“Allah beterinden saklasın”

cemi cümlemizi,

 

hani Yüksel vardı,

kırçıl sakalı,

elleri koca koca.

Babası gibi,

O kozlu’da yummuş gözlerini.

Ya Musa,

gözleri mavi misket tanesi,

geçen sene demek

bıldır askerden geldiydi

Halime’yle nişanlanan Musa.

“Allah beterinden saklasın”

Gelmiş bakanda,

Yagış magış dememiş

Üzgün durup durur,

Musa’nın Yüksel’in

Tabutunun karşısında.

 

Çok şükür Allahıma!

Doğukan’ın babası da kurtulmuş.

dokuz yaşında,

göçüğün başında

yalvar yakar.

ağlayan Doğukan.

Babam ölseydi ne yapardım

Bilmiyorum diyen Doğukan.

Babası göçükte sağ çıkınca

Koca adam gibi

Herkese sabır dileyen Doğukan.

“Allah beterinden saklasın!”

 

Bugün,

Üçü beşi göçüğün altında

Ya, hepsi kalaydı

O gazın içinde

Çıkmayaydı!

Ne olurdu Doğukan’ın hali,

Ne olurdu Kozlu’daki kadınların hali?

Öyle ya,

Beterin, beteri de vardı.

 

* 8 ocak 2013 Kozlu’da yaşanan iş cinayetinde göçük altında kalan işçiler için yazılmıştır.

 

Sincan Kadın Hapishanesi’nden Tutsak Partizan

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu