Güncel

ENVER DURSUN | “HDP’nin aldığı her oy, her başarısı halkların kazanımıdır”

3. bölge oldukça büyük bir alana yayılmış. Çok ciddi bir nüfusu barındırıyor. Bizlerde çalışmamız sırasında pek çok yerde yan yana geldiğimiz HDP 3. bölge milletvekili adaylarıyla 24 Haziran çalışmaları üzerine koyu bir sohbete daldık. Enver Dursun Bingöllü 3. bölge milletvekili adaylarından. Şehit ailelerini taziyeden geliyorlar, ayaklarının tozuyla vakit kaybetmeden sohbete başlıyoruz.

MİLLETVEKİLİ ADAYLARI ANLATIYOR -10-

İstanbul: Seçimlere birkaç gün kala 3. bölge oldukça hareketli. Herkeste bir koşuşturma, telaş, herkes yarım kalan işlerin peşinde. Son rötuşlar yapılıyor. Ve elbette 24 Haziran sabahı kurulacak sandıklar için son hazırlıklar, sandık görevlileri, müşahitler vd…

3. bölge oldukça büyük bir alana yayılmış. Çok ciddi bir nüfusu barındırıyor. Bizlerde çalışmamız sırasında pek çok yerde yan yana geldiğimiz HDP 3. bölge milletvekili adaylarıyla 24 Haziran çalışmaları üzerine koyu bir sohbete daldık. Enver Dursun, Bingöl’lü uzun süredir İstanbul’da yaşıyor. 3. bölge milletvekili adaylarından. Şehit ailelerini taziyeden geliyorlar, ayaklarının tozuyla vakit kaybetmeden sohbete başlıyoruz.

Enver Dursun sözlerine bir çağrı ile başlıyor:

“Özellikle burada bir çağrım olacak Serhat, Botan ve Amed bölgesine, bu bölgelerden gelip batıya metropollerde yaşamını sürdüren insanlar olarak, Kürdistan’da zor koşullarda, devletin her türlü baskısı altında, güzel demokratik bir hayat yaratılabilmesi için verilen mücadeleye daha büyük bir özveri ile daha büyük bir gayret ile çaba ile katkıda bulunmamız, destek olmamız gerekiyor.”

“İnanıyoruz ve başaracağız”

Enver Dursun bu düzenin değişebilmesi adına demokrasiye inananlara çok iş düştüğüne dikkat çekiyor:

“Bu tekçi ayrıştırıcı faşist düzenin değişebilmesi için biz demokrasiye, eşitliğe birlikte yaşam mücadelesine inananların daha doğrusu “önce insan” diyenlerin, önce evrensel hukuk diyenlerin bu faşist oyunu, bu şer ittifakını bozması gerekiyor.

İnsanların, insanca yaşam haklarını gasp etmiş bu sistem 16 yıldır halklar üzerinde büyük bir baskıyla, büyük bir güçle adeta silindir gibi buldozer gibi insanların sadece bedenleri üzerinde değil fikirleri, inançları, duruşları, yaşam şekillerini de tahrip etmiştir. Bunun değişmesi için demokrasiye, hukuka özgürlüğe ve birlikte yaşama ihtiyaç vardır. Bütün demokrasi güçlerinin buna duyarlılık göstereceğine inanıyorum, zafer inananlarındır bizlerindir. İnanıyoruz ve başaracağız.”

“Çünkü sizlerle Türkiye değişebilir”

Çalışmalarımız sırasında doğrudan tanık olduğumuz üzere 3. bölge son derece kozmopolit bir bölge. Burayı Türkiye’nin küçük bir prototipi olarakta görebiliriz. Her ulus ve milliyetten inançtan emekçilerin yaşadığı bir bölge. Sahadaki çalışmalardan edindikleri izlenimi soruyoruz Enver Dursun’a.

Oldukça umutlu Enver Dursun, kitlelerden ciddi bir destek gördüklerini dile getiriyor:

“Sahada da bunu görüyoruz. AKP’nin 16 yıllık tahribatından bıkanlar, feryat edenler, değerlerini ve özlerini kaybetmeye zorlananlar, bütün kitleler sahada bizleri şunu söylüyorlar, HDP’liler sizlerle bu iş olacak!

Belki sandıkta bize oy olarak dönüşmeyebilir ancak manevi desteklerinin bizim yanımızda olduğunu dile getiriyorlar. Türkiye’de HDP’yi demokrasinin bir beşiği olarak görüyorlar. Ezilenler, ötekileştirilenler, yaşam alanlarına müdahale edilenler, hukuksuzluğa maruz bırakılanlar, kendini öteki gibi görenlerin ortak söylemi budur; biz HDP’yi gönülden destekliyoruz.

Bize diyorlar ki sizin sorumluluğunuz daha fazladır, çünkü sizlerle Türkiye değişebilir, Türkiye’de demokrasi sizle var olur. Biz de bu sorumluluğu n bu kutsal görevin bilincindeyiz. İnşallah bütün Türkiye halklarını, toplumunu bu ceberut, bu faşizan, bu dikta anlayıştan kurtaracağız.

Bu insanlarda hizmet alamadığı için kendilerini ifade etme imkânları olmadığı için kendilerini bir baskı altında hissediyorlar.

Sosyal yaşam alanları sıfırdır. Örnek verelim, bir Bağcılarda insanlar nefes alamıyor keza Güngören’de nefes alamıyorlar.

Her tarafı tahrip etmişler. Sadece hukuksuzluk, adaletsizlik ile değil sosyal yaşamı da yok etmişler dolayısıyla bu insanlar kendilerine bir yol arıyor. Bu yolunda HDP’den geçtiğini görüyorlar. Bu yüzden bize çok güzel yaklaşımları oluyor.”

 

“HDP’ye gelen her insan yüreğiyle geliyor”

Seçim bürolarının açılışlarında, pratik faaliyet içinde polis engeline, eşitsiz koşullara rağmen büyük bir inançla yürüttüğümüz çalışmalar söz konusu. Birazda bu durumu konuşalım istiyoruz Enver Dursun ile. Malum gözünüzü nereye çevirseniz AKP/R.T.Erdoğan’ın bir reklamı, sloganı ile karşı kalmak işten bile değil.

Aradaki fark üzerine devam ediyor sohbetimiz:

“Sahada gerek il örgütümüz gerekse de ilçe örgütlerimiz diyebiliriz ki bu seçimde çok inanmış bir bilince ve inanca sahipler. Sahada, sokakta en etkin çalışma yürüten partilerden biriyiz. Çünkü bizim arkadaşlarımız inanmıştır.

Mesela AKP’nin mitinglerini gördük; metrobüsler, deniz işletmeleri, metrolar, bunların hizmetine açılmış ve ahlaki olmayan vaatlerle çıkar ilişkileriyle insanları zorla götürmüşler ki bunu organize edenler de yerel yönetimlerdir.  Ama HDP’ye gelen her insan yüreğiyle geliyor, bir sevda ile geliyor, aşkla geliyor.

İnsanlar demokrasiye ihtiyaç duyuyor, bir insan oksijen almadan nasıl hayatta kalamazsa demokrasi olmadan da insanlar yaşayamaz. Bizim insanlarımız bunun bilincinde, demokrasi istiyorlar. Bunu sokakta, mahallede gittiğimiz bütün sosyal ortamlarda çok net bir şekilde görebiliyoruz.”

“7 milyon Demirtaş var”

Seçim atmosferi ısındıkça ya da başka bir deyişle iktidar partisi sıkıştıkça Demirtaş’ı hedef tahtasına daha fazla koymaya daha doğrusu Demirtaş’a saldırmaya başladı. Nihayetinde Erdoğan, seçmenlerine Demirtaş’ın idamını bile vaat etti.

Ne var ki Demirtaş dört duvar arasında ve her türlü propaganda aracından mahrum. Öyleyse, gerek R.T.Erdoğan gerekse de iktidar yetkililerinin bu Demirtaş öfkesinin nedeni ne ola ki? Sahada bu durum nasıl görünüyor;

“Sayın Cumhurbaşkanı adayımızın sahadaki yansıması şudur, herkes bir hukuk ayıbı olarak görüyor, garabet olarak görüyor. Bu durum (onun tutsak olması) hukukun olmadığını gösteren bir şeydir.

Bunu ben AKP’lilerden de duyuyorum sahada MHP’lilerden, CHP’lilerden ve diğer siyasi partilerden de.

Şunu diyorlar, sizin adayın haksız yere içerde ve biz üzülüyoruz. İnsanlar bunun farkında çünkü hukuk herkese lazım olan bir şeydir.

Demirtaş’ın suçsuz olduğu, hakkında bir mahkûmiyet kararının olmadığı, seçme ve seçilmesine engel hukuki hiçbir engelinin olmadığı açıktır. YSK’nın ve anayasanın tayin ettiği normlar düzeyinde onaylanmış Türkiye’de bu yarışa katılan herkes için geçerli olan kurallar, haklar neyse bizim başkanımız içinde geçerlidir.

İnsanlar bunun farkında, bunu görüyorlar. Kimi hükümetin baskısından, o şiddet dilinden korktuğu için, kimi ekonomik kaygılarından susuyor. Birde kapital bir sistem getirmişler, insanları borçlandırmışlar. Öyle kötü bir algı yaratmışlar ki, sanki AKP olmayınca bu kredilerinde bir sıkıntı olacak. Sanki bu borçlarını ödeyemeyecek duruma gelecekler.

Aslında bu bilinçli olarak yapılan, borçlandır, fukaralaştır, basitçe yönet biçimidir. Bu insanlık onuruna aykırıdır. Taraflı- tarafsız AKP’liler dâhil herkes için Demirtaş’ın hukuksuz bir şekilde tutulduğu gerçeği vardır. Çünkü koşullar eşit değildir. Bütün rakipleri propaganda yapıyor, televizyon konuşmaları düzenliyor, kampanyalar yürütüyor, mitinglere gidiyor bizim adayımız cezaevinde.

Merak ettim acaba aşka bir örneği var mıdır diye, ilkel, kabile devletlerinde aşiretlerle yönetilen devletlerde var mıdır diye? Böyle bir örnek yok. Yani bir devlet düşünün C. Başkanı adayı, hiçbir mahkûmiyeti yok, zaten olsa aday olamayacak bu çok net ve açık! Bunun örneği yok. Bu AKP’nin tarih boyunca üstlerinde kalacak bir demokrasi lekesidir.

Demirtaş sadece bir bireyden ibaret değildir. 6.5-7 milyonun iradesidir. Tayyip Erdoğan ondan dolayı korkuyor. Yani bir Selahattin içeridedir ama 7 milyon Selahattin Demirtaş onun adına kampanya yürütüyor. Onun adına çalışmalar yürütüyor, afişler asıyor, broşürler dağıtıyor, sloganlar üretiyor.

Bu yapı nerede var? Emin olun sadece HDP’de var!. O sadakat, o bütünlük, o iradenin vermiş olduğu birliktelik ve azimle yürüyor. Başka bir siyasi partinin başkanı ve adayı içerde olsun emin olun dışarı çıkamazlar. Çıkar ilişkileri, menfaat, koltuk, siyasi rant var, bunlar ekonomi partileridir. HDPde bu yok, her biri yüreği ile birlikte sokaktadır bu yüzden 7 milyon Demirtaş var”

 

“Herkesin ortak bir sorumluluğu vardır o da halkın iradesine sahip çıkmaktır!”

Seçimleri konuşmak olur da seçim-sandık gününü dile getirmemek olur mu? HDP ve ittifaklarının, bizim, yaptığımız çağrılardan söz ediyoruz. Biliyoruz ki sandıklara sahip çıkmak aslında siyasi tercihimize, irademize sahip çıkmakla eş anlamlı:

“Biz onları 24 Haziran’da sandığa gömeceğiz. Esenyurt’ta birinci parti olma hedefimiz var. Son birkaç günde en büyük görevimiz sandık güvenliğidir. Bütün seçmenlerimiz, duyarlı insanlar, haksızlığa karşı duran partili-partisiz herkesin ortak bir sorumluluğu vardır o da halkın iradesine sahip çıkmaktır!

Herkes bir sandık görevlisi gibi, birer müşahit gibi birer gözlemci gibi, birer hukukçu, birer avukat gibi sahip çıkmalıdır sandığa. Hangi partiye veriyor olursa olsun hiç fark etmez. Önemli olan iradenin sandığa doğru yansımasıdır. Biz kazanacağız, biz başaracağız!”

 

“HDP’nin kadına verdiği değeri görüp katılan çok sayıda kadın var” 

Sohbetimize 3. bölge adaylarından Dilek Kızılay Ulaş ile devam ediyoruz. Dilek, Serhat bölgesinden Bazikli. 79 yılından beridir metropol kenti olan İstabul’da ikamet ediyor. Kürt hareketinin geçmişten bugüne kurduğu HADEP’ten DEHAP’a, aile kurumlarında aktif olarak çalışmış, emek vermiş. Bu dönemde de aday olarak aktif olarak seçim çalışması yürütüyor.

Dilek, Enver Dursun’la aynı fikirde. HDP’nin bir umut olduğunu düşünüyor, buna inanıyor. En çokta HDP’nin kadınlar için önemine dikkat çekiyor:

“Her şeyden önce bir kadın olarak, bir anne olarak, halklar için gerçekten doğru bulduğum bir anlayış ve perspektif olduğu için, halklar için bu partinin bir umut olduğunu gördüğüm için aday oldum.

HDP tüm ötekileştirilmiş bireylerin kendine yer bulabileceği bir partidir. Burası kozmopolit halkların bulunduğu bir bölge. Ama en çok ezilen ötekileştirilen yoksullaştırılan bir halk gerçeği vardır.

Ama artık biliyor ve görüyoruz ki buna karşı mücadele edenler var, HDP var, biz varız! Özellikle de kadınların mücadelesi var. HDP’nin kadına verdiği değeri görüp katılan çok sayıda kadın var. Annelerin güç birliğini ve sahiplenmesini hangi inanç ve milliyetten olursa olsun dayanışmasını ve de umudu görüyorum. Gerçekten de HDP umuttur.

Çoğulcu, demokratik, barışçıl bir anlayış vardır bu partide. Bu iktidar partisinin kadın üzerinde kadının bedeni üzerinde, kadının yatak odasına kadar girmeye çalışan bir zihniyeti saldırıları var. Kadının kaç çocuk doğuracağına, nasıl yaşayacağına bile bu iktidar partisi kara veriyor. Kadını köleleştiren bu zihniyet ve anlayış karşısında duruyoruz.

Biz kadınlar olarak gerektiğinde camilere bile gidip seçim çalışması yürüttük, yürütüyoruz. “

 

“Kadın mücadelesi daha da artacak ileride bunu göreceğiz”

Özellikle seçim bürolarının açılışlarında ve pratik çalışmalarda 3. bölgede kadınların yoğun bir katılımına ve sahiplenmesine tanık olduk, oluyoruz. Bunun nedenine kayıyor sohbetimiz;

“AKP’nin 16 yıllık iktidarı boyunca, 7 bin tane kadın cinayeti var. Bu hakikaten korkunç bir sayı. 70 bin üniversiteli öğrencimiz tutuklu. Kadınlarımız artık sorgulamaya başladı. Kadın vekil adayı en çokta bu partide vardır.

Kadınlara daha çok cesaret verecektir bu durum. Kadınların üzerinde yarattığı yıkım, öfke büyüktür. Kadınları katledenlere kravattan iyi hal indirimi yapılıyor ya da niye şort giydin gibi söylemler karşısında kadınlar daha fazla tepki veriyor. Kadınlar bilinçleniyor daha fazla harekete geçiyor. Onun için kadınlar daha çok alanlarda çalışmalarda her yerde göreceğiz ve kadın mücadelesi daha da artacak ileride bunu göreceğiz.”

 

“Oylarımıza, sandığımıza sahip çıkmalıyız”

Dilek özellikle Kürdistan’da sandıkların taşınmasıyla oyların çalınmasına yönelik kimi adımların olacağına dikkat çekiyor buna karşılık Batıda tüm duyarlı insanların daha fazla çalışması gerektiğini düşünüyor.

24 Haziran içinde bir uyarısı var:

“Oylarımıza sahip çıkacağız, sandıklarımıza sahip çıkacağız. Serhat bölgesi, Botan bölgesinde partimizin yoğunlukta oy aldığı yerleri kendi güçlerinin bulunduğu yere taşıyorlar. Bunun karşılığında çalınabilecek her oyu telafi etmek için burada batıda daha fazla çalışmamız, daha fazla oy almamız lazım. 24 Haziranda dikkatli olmayız sandıkları sabaha kadar terk etmemeliyiz. Sandıklar tamamen açılıp seçim sonuçları açıklanıncaya kadar hiçbir arkadaşımız asla yerini terk etmemelidir. Oylarımıza, sandığımıza sahip çıkmalıyız.”

“Merkeziyetçi, tekçi anlayışa kadınlar dur diyecek”

Halkların Demokratik Kongresi(HDK) içinden doğan HDP, birçok ilerici devrimci gücün, toplumun farklı katmanlarından ve inançlarından emekçilerin bir partisi olarak mücadelesini sürdürüyor.

Gelinen aşamada HDP seçimlerin kilit partisi durumunda. Bu durum HDP’nin mevcut statükoyu, gerici-faşist ittifakları etkisiz hale getiren duruşu ve mücadelesinden kaynaklanıyor. Dilek, HDP’nin alacağı her oy ve kazanımı için şunları söylüyor:

“HDP’nin aldığı her oy, her başarısı halkların kazanımıdır. Tekçiliğe karşı çoğulcu, demokratik, barışçıl bir meclis ortaya çıkabiliriz. Tüm renklerin orada olmasını istiyoruz.

Merkeziyetçi, tekçi anlayışa kadınlar dur diyecek. Halkları birbirine düşmanlaştıran, kutuplaştıran, ötekileştiren bir zihniyete aslında dur denilmiş olacak.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu