GüncelMakaleler

ANALİZ | Teknolojik Kapitalizm Ve Küresel Etkileri (1)

"Tekniğin veya teknolojinin kullanımı ve sosyal üretime aktarımı, toplumsal gelişmeleri etkilediği kadar toplumsal özgürlük eksenli bir mücadele sürdüren sosyal, sendikal, siyasal hareketleri ve devrimci partileri de her zaman yakından ilgilendirmiş ve etkilemiştir"

Günümüz kapitalizminin üretim, piyasa ve bölüşüm ilişkilerinde çok önemli teknolojik değişimler olmakta. Teknolojik değişimlerin toplumsal ve sosyal ilişkilere yansıma kapasitesi tarihte hiç bu kadar hızlı, yoğun ve yaygın gelişmedi!

Başlıca teknolojik devinimler:

Teknolojinin günlük yaşamdaki gelişimi, değişimi, dönüşümü bile artık takip etmesi zor bir hızda seyrediyor. Dolayısıyla sosyal ve günlük yaşamın her alanında, her gün yeni teknik biçimlerle veya yeni teknolojik yöntemlerle karşılaşır olduk.

Öyle ki; toplumsal yaşamın değişen üretim, bölüşüm ve iletişim alanlarında bu yeni teknikleri takip ettiğimiz ya da edemediğimiz ölçüde, varlık gösterebilir veya gösteremez olduk.

Yapay zeka programları veya yazılımları, yapay zeka ile çalışan robotlar veya araçlar, big data veri tabanları veya kayıt sistemleri, modern kopyalama yöntemleri, özellikle güvenlik güçlerine hizmet eden mutlak denetim ve takibat yazılımları; e- devlet uygulamaları,  şirketler arası rekabetten kaynaklı özel istihbarat ve güvenlik sistemlerinin yazılımları ve bunların algoritmaları her şeyimizi denetler oldu. Kapitalist ülkelerde toplumsal yaşamda denetlenmeyen hiç bir alan neredeyse kalmadı, kalmıyor. Kullandığımız modern iletişim araçlarındaki yazılım programları üzerinden sürekli birileri bizi gözetliyor, dinliyor veya takip ediyor.

Kullandığımız ‘akıllı’ telefonlar, sabit ya da portatif bilgisayarlar üzerinden bunları üreten özel şirketler, bu sanal ağlardaki başka platformlar  veya devlet güvenlik birimleri bizleri bizden daha iyi tanır duruma geldiler.

Özel şirketler ise bu araçlardaki veri tabanı kayıt sistemleri, anlık takip teknikleri  ve algoritmalar üzerinden özel ve davranış bilgilerimize anında erişebiliyor, verdiğimiz izinler veya bıraktığımız izler yoluyla, bunları kullanıyor ve pazarlıyorlar. Kablosuz iletişim sistemleri, son yıllarda geliştirilen 5G ağları, 4.0  endüstri üretim modeli veya teknikleri, daha etkin üretme, depolama, iletme, yansıtma veya enerji kullanımı teknikleri gibi yüzlerce alanda, binlerce yenilik, baş döndüren bir hızla ve akılları donduran bir etkiyle çoğalmaktadır.

Özellikle bilgisayar, internet, akıllı telefonlar, dijital platformlar ve bilişim teknolojisine dayalı ilişki ağları, modern medya sistemleri ortaya çıktığından, daha doğrusu bunlar üretim ve sosyal yaşam alanlarına hızla uyarlanır olduğundan beri, değişimim hızı katlandı. Bu yeni tekniklerin sistematiğini veya kullanımını öğrenemeyenler artık dışlanır oldu. Hatta bu kesimler çokça övülen ‘sosyal asansör’ basamaklarını aşamaz oldular. Dolayısıyla da, sistem içinde yaşam standartlarını yükseltme veya ‘sınıf atlama fırsatlarını’ yığınlar halinde kaçırır oldu insanlar.

Aslında onlara bu sözde fırsatları kaçırtan şey teknik veya teknoloji değil, tersine o teknolojinin üretim ve pazarlama değerlerini ellerinde bulunduran bir avuç burjuva elit kesimin dindirilmeyen sermaye açlığıdır. Kapitalizm bütün meslek alanlarındaki profesyonalite, alt uzmanlıklar, yeni teknikler/teknolojiler geliştirme pratiği üzerinden; bir taraftan daha az ama daha yetkinleşmiş emek sayesinde kapitalist üretkenliği devasa boyutlarda artırırken diğer taraftan da mal, meta, ham madde, bilgi, hizmet üretimini de ‘yeni ihtiyaçlar’ yaratarak, dehşet boyutlarda çoğaltmaktadır.

Ancak bu öğretilmiş profesyonalite içinde kendi alanında uzman olan insanlar dahi başka bir alanda giderek yol bulamaz veya afallar duruma gelmekteler. Çünkü sosyalizm ve komünizm Karl Marks’ın öngördüğü gibi; insanların politeknik ve çok yönlü eğitimini esas alırken, kapitalizm dayattığı mono-teknik eğitimle, uzman insanları dahi sınırlı ve tek yönlü eğitime zorlamaktadır. Ancak ilgi gösteren ve gerçeklere eleştirel yaklaşan uzman insanlar da bahsi geçen ve gerekli olan çok yönlü eğitimi bireysel eğitim yoluyla sağlayabilirler. Ancak bu bireysel eğitimin emek, zaman ve masraf harcını herkes çoğunlukla bireysel karşılamaktadır.

Sermayenin etkin ve azami birikim aracı olarak teknik/teknoloji

Egemenler her türlü teknik, teknolojik ve bilimsel bilgiyi en önemli meta pazarlama ve sermaye birikim aracı haline getirmek için çok daha kızgın ve devasa bir pazar hakimiyeti ve rekabet savaşı içindeler.

En ileri bilgi ticaret sistemi haline geliyor, bu ticaret  sistemi yeni savaş yöntemleri veya alanları halini alıyor. Artık uluslararası arenada ‘ticaret savaştır’ diye kitaplar yazılmaya, analizler yapılmaya ve sistem ideologları tarafından açıktan eleştiriler piyasaya sürülmeye başlandı bile. ‘Turbo kapitalizm’, ‘tekno kapitalizm’, ‘digital kapitalizm’ gibi kavramlar üzerinden toplumsal ve tarihsel süreçler  yüzeysel bir biçimde yorumlanıyor, emperyalizmin çürüyen, asalaklaşan ve paraziter kapitalizm olduğu inkar yine ediliyor.

Tekniğin toplumsal üretim ve bölüşüm ilişkileri bağlamında eski ve yeni biçimleriyle şekil alan aktüel kullanımı, paylaşımı, iletişimi, etkileşimi, ulaşımı ve piyasadaki pazarlama değeri hep gündem olmuştur. Bu gibi konular üzerine insanlık hep tartışır olmuştur ve bunda sonra da bu sonsuz tartışma sürgit devam edecektir. Ancak yeni teknikler veya teknolojilerin toplumsal üretime ve sosyal yaşama aktarımı, üretici güçleri de etkilediği, geliştirdiği kadar üretim ilişkileri açısından da önemli bir gelişme ve değişme dinamiği olarak işlev görmektedir. Bu dinamik var oldukça kapitalizmin kendini yeniden aşılayabilmesi krizler sonrası bile mümkün olabilmektedir.

Kapitalist üretim ilişkileri ve teknik/teknoloji

Tekniğin veya teknolojinin bu gerçek rolü sınıfların varlığı ve mücadelesi ortaya çıktığından beri de geçerlidir. Kapitalizm koşullarında ise toplumsal üretim ile bireysel gasp arasındaki, özel ile toplumsal mülkiyet arasındaki çelişki giderek büyüyor.  Ne var ki  toplumsal üretim ve toplumsal bölüşüm ilişkileri ile teknoloji arasındaki nedensellik eski toplumlardan daha farklı olarak, çok yönlü işliyor ve böylece teknoloji insanları sömürme, eşitsizleme ve baskılama politikalarında multible(çoklu) bir karakter kazanıyor. Modern kapitalizm ya da  emperyalizm koşullarında üretim ilişkilerinin güncel geçerli temel dinamiklerinden birini teknoloji oluşturuyor. Diğer yandan teknolojik devinimler- devrimler de hem üretici güçleri ve hem de üretim ilişkilerini tedricen ama süreğenlik içinde değiştiriyor, geliştiriyor veya başkalaştırıyor.

Toplumsal teknolojik üretim veya yoğunlaşmış üretkenlik artık beden veya kol emeğini aşarak daha çok zihinsel ve ruhsal emek odaklı gelişme gösteriyor ve bugün daha çok hizmet sektörlerinde yoğunlaşıyor. Sosyal yaşam alanlarında da her türlü yeni tekniklerin daha fazla kullanımı sayesinde sosyalizasyona dair yeni bir soru(n) olarak da karşımıza çıkıyor. Artık öyle bir durum aldı ki bu gelişme; ilkokul çocukları hatta bebeklerin bile teknolojik iletişim araçlarıyla haşır neşir oldukları bir süreçteyiz.

İnsanların özellikle teknik bilgilerini sürekli geliştirmesi isteniyor. Özellikle çalışan insanların ömür boyu eğitim alması, alamıyorsa mesleki ve toplumsal yaşamdan dışlanma tehlikesiyle karşılaşacağı uyarıları iş yerlerinde çok yapılıyor.

Nano ve mikro teknolojilerin toplumsal üretim ve sosyal yaşam alanlarına kadar indirilmesi, sürekli yeni yeni pazar ve rekabet alanlarının açılması, bio-kimyevi, bio-genetik alanlardaki atılımlar bu devasa değişimlere başka bariz örneklerdir. Dahası artık tıbbi müdahalelerin önemli oranda yapay zekalı makineler ve robotlar üzerinden yapılması, uzay teknolojisinin hızla gelişmesi, dijital ilişkiler üzerinden insanların mutlak denetiminin dehşet boyutlara erişmesi gibi nesnel gelişmeleri göz ardı etmek mümkün değil. Bu değişim toplumsal kurumları, bireyleri, çalışan emekçileri, üreten işçileri ve herkesi bir şekilde tekniği, teknolojiyi daha fazla öğrenmeye, kullanmaya, eleştirel tartışmaya veya bu gelişmeler içinde yön bulmaya itmektedir.

Sosyal insan ilişkileri ve teknik/teknoloji

İnsanlık ve toplumsal formasyonlar var olduğundan beri teknik, insan topluluklarının baş gündemleri arasındadır. Öyle ki teknolojik buluşlar ve gelişmeler sosyal bir varlık olan insan yaşamını bir çok nokta da daha da kolaylaştırmıştır. Ancak aynı teknik veya teknolojik gelişme, sosyal yaşama uyarlanan her alanda, sürekli yeni nesnel durumlar ve çelişkiler de ortaya çıkarmıştır.

Sosyal bir varlık olan insanın çalışma, barınma, beslenme, korunma, güvenceli ve sağlıklı yaşama beklentileri veya koşulları sürekli değişim gösteriyor.  İnsanların asgari veya belirli bir düzeyde eğitim ve öğretimden geçme koşulları, bilimsel araştırma- incelemede bulunma ya da  bir yerlere rahat ulaşma veya seyahat yapma gibi başlıca ihtiyaçları da sürekli değişiyor. İşte bu değişimler, sosyal ve toplumsal, politik ve kültürel gelişmelerle bağlantılı olduğu kadar süreklilik gösteren teknik ve teknolojik atılımlarla da bağlantılı düşünülmelidir.

İnsanlık tarihinde teknik veya teknolojinin önemi birileri tarafından ya küçümsenmiş, bazı kesimlerce hiç önemsenmemiş ya da bir başkalarınca hep abartılmıştır. Tekniğin müptelası olmak kadar tekniği kullanmaktan kaçınma davranışları, ona karşı ilgisiz olma tutumları, bir çok insanı, sosyal kurumları, özel şirketleri veya iktidara yön veren hükumetleri veya politik partileri bir şekilde hep etkilemiştir.

Egemen güçlerin stratejik ve teknik üstünlükleri karşısında afallama eğilimi gösteren devrimci muhalifler olduğu kadar,  tekniğin bilinçli ve uzman kullanımından imtina etme, verimsiz yöntemlere gereğinden fazla tutunma yaklaşımları da yine insani eğilimler arasında olmuştur. Ne var ki, tekniğin müptelası olmadan, onu rasyonel bir yöntem olarak insan, toplum, sosyal kurumlaşma ve doğa yararına kullanmak önemlidir. Teknik ve teknolojik yöntemleri, çok yönlü bilgi ile donanmış olarak eleştirel ve üretken bir şekilde özümseyerek kullanabilmek, doğru ve devrimci bir yönelimdir.

Tekniğin veya teknolojinin kullanımı ve sosyal üretime aktarımı, toplumsal gelişmeleri etkilediği kadar toplumsal özgürlük eksenli bir mücadele sürdüren sosyal, sendikal, siyasal hareketleri ve devrimci partileri de her zaman yakından ilgilendirmiş ve etkilemiştir.

Bazı tesadüfler, gözlemler, deneyimler, bilinçli araştırma ve incelemeler, bilimsel devrimler yoluyla elde edilen en yeni ve en ileri teknik kullanımı kapitalizm koşullarında, insan güvenliği, toplum  refahı ve doğanın korunması için değil de aslında sadece sermaye birikimi ve egemenliğinin pekişmesi için kullanılmaktadır.

Ama bu en ileri teknik kullanımı, artık sadece egemenlerin bir rekabet ve pazar sorunu olmaktan çıkmıştır. Gelinen aşamada, sosyal yaşamda kullanıma giren yeni teknikler (bilgisayar, internet, intranet, smartphone, yapay zekalı robotlar ve makineler, dijital sistemler) sayesinde, teknolojik hareket artık bütün toplumu etkileyen, değiştiren, ilgilendiren bir sorun haline gelmiştir. Sosyal özgürlük hareketleri ve devrimci muhalefet güçleri olarak tekniği ve teknolojiyi, çok yönlü poli-teknik eğitim anlayışıyla takip etmeliyiz. Teknolojinin toplumsal yaşamdaki önemini ve etkisini elbette eleştirel yaklaşarak özümsemeliyiz. Ancak eleştirel ve üretken bir teknik bilinci ile donanmalı bu bilinci sosyal kurtuluş mücadelemizde kitle ilişkilerimizi etkileyen, değiştiren ve geliştiren yeni yöntemlerle pekiştirmeliyiz.

(Devam edecek)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu