Güncel

YORUM | Koronavirüs ve “sosyal” mesafeye dair

"Bugünler bir şekilde geride kalacak!Ancak ezilenlerin hakları, kazanımları, mücadelelerine dair elde ne kalır ya da OHAL vb uygulamaların saldırılarını nasıl püskürteceğimize dair kafa yormak, çözüm yolları bulmak acil ihtiyaç olarak durmaktadır"

Ocak 2020 itibariyle tüm dünya ve mart başından sonra ise Türkiye açısından başa çıkmakta etkin bir yolun bulunamadığı ve ne kadar süreceği hakkında kimsenin ciddi bir öngörüde bulunamadığı bir salgının etkisi altında.

Yeni koronavirüs pandemisinin ekonomik yansımaları makroekonominin çözebileceği ya da hafifletebileceği sıradan bir problem olarak anlaşılmamalıdır. Ancak hakkında onlarca senaryo ya da politik okuma yapıla dursun, bir çok söylenen şeyin başında olduğumuz bilinmeli.

Koronavirüsün (Covid-19) nereden, nasıl çıktığı, tam olarak nasıl bir organizma olduğuna dair sorunsalı çözmek için bazı senaryo ve değerlendirmeler için biraz erken denilebilir.

Burada esas olan virüsün açığa çıkaracağı sonuçlardır. Çünkü ezilenler açısından nasıl bir sonuç doğuracağı önemli bir noktada duracaktır. Koronanın önemli oranda hayatlarımızı, alışkanlıklarımızı değiştireceği ise şimdiden kendini bir parça belli etmiştir. Ekonomik, sosyal, psikolojik, siyasi bir çok başlıkta önemli değişimlerin olacağı, kapitalizmin yapısal krizine dair çeşitli çıkmazların ise derinleştireceği ortadadır.

Sosyal” mesafe, koronafobi gibi başlıklar üzerinden yığınlar üzerinde çeşitli davranış değişiklikleri ile siyasi ve psikolojik anlamda da önemli değişimlere kapı aralayacağı başka bir gerçektir. “Sosyal mesafe” insanların şimdiden birbirinden epey uzaklaşmasına, aralarına önemli oranda mesafe koymasına neden olmuştur.

Başından belirtelim virüsün bulaşmamasının en önemli ayağı olan “sosyal mesafeyi” korumaya karşı değiliz, tartışmaya açmak istediğimiz şey ise “sosyal mesafe” ile özellikle ezilenler arasında oluşturulmak istenen dayanışmanın yok edilmesidir.

Fiziksel mesafeyi koruyalım ama dayanışma içinde olmayı sürdürelim…

Emperyalist-Kapitalist sistemin başta ezilenler olmak üzere kitleler arasında bireyselliği ön plana çıkardığı, dayanışmanın arasına duvarlar örmek istediği bilinen bir gerçekken, korona bahanesi ile bunun en tabi, meşru bir gerekçe haline getirilme tehlikesi önümüzde durmaktadır.

Örneğin ülkemizde iktidarın sağlık bakanı başından bu yana her şey “kontrol” altındaymış izlemi vermektedir.

Bakan sağlık sisteminin acınası durumu, hastanelerin içinde bulunduğu yetersiz, eksik durum ortadayken nasıl tedbirler aldıklarını, hangi hastanede ne tür önlemler alındığına dair herhangi bir şey söylemeden ve büyük oranda gerçeği, yaşamını yitirenleri, vakaları vs saklayarak, insanlara evlerinde kalma çağrısı yapmaktadır. Yani devlet hiçbir önlem almadan, en kolay ve en “ucuz” yöntem olarak “Evdekal” diyerek işin içinden çıkmaktadır.

İşçi ve emekçiler toplu taşımalarda ve iş yerlerinde kötü çalışma koşullarında çalışmaya devam ederken, ücretli izin verilmezken “Evdekal” ya da “sosyal mesafe” çağrısı nasıl karşılık bulsun. Ya da her gün bir çok kadın evlerinde en yakını tarafından şiddete maruz bırakılırken, katledilirken evlerin kadınlar açısından en güvenli alanlar olmadığı gerçeğini hatırlamak gerekiyor.

Evde kalan kadın için emek sömürüsünün boyutlanacağı ise başka bir mesele olarak hatırlamamız gereken bir gerçek. Yine on binlerce tutsak hapishanelerde korkunç koşullarda, insan onuruna yakışmayacak şekilde toplu tutulurken sosyal mesafe nasıl korunacak. 3 binden fazla çocuk hapishanelerde yine bu koşullarda nasıl sosyal mesafeyi koruyacak? Ve binlerce evsiz sokakta yaşarken “Evdekal” çağrısının bir anlamı var mıdır?

Sosyal” mesafe çağrıları başta işçi ve emekçiler olmak üzere toplumsal gerçeğe uygun değildir. Evet sosyal mesafeyi koruyalım! Ancak devlet, mevcut iktidar alması gereken ve bugüne kadar almadığı onlarca önlemin üstünden “Evdekal”, “sosyal mesafeyi” koru diyerek atlayamaz. Zaten yaygarası koparılan “sosyal mesafe” bencilse kendi yaşamından sorumlu ol, sadece kendini koru, dayanışmayı umursama algısı yaratılarak yapılmakta. Bir şekilde ezilenlerin dayanışması, yanyanalığı yok edilmek istenmektedir.

Diğer taraftan ne kadar süreceği belli olmayan koronavirüs(Covid-19) ile beraber hayatımıza “koronafobi” diye adlandırabileceğimiz yeni bir hastalık girdi. Bu fobiler kişide kaçınma davranışlarını ortaya çıkarıyor ve hayatını önemli ölçüde etkiliyor. Yine bu dönemde daha da aratacak olan “mizofobi” denilen mikrop korkusu hastalığına dikkat etmek gerekiyor. Fobiler insanı sosyal olarak kısıtlayan rahatsızlıklardır. Korkulacak bir nesne olsa bile orantısız bir biçimde korku hissetmesi. Fobiler stresi kontrol edilemeyen bir biçime sokuyor ve panik haline getiriyor. Tabi bunlara dair çok daha geniş yazılar ele alınabilir ancak şimdilik değinerek geçelim.

Biz yeniden koronavirüs sonucu “sosyal” mesafe ve evde kalmak meselesine dönelim. Bugünler bir şekilde geride kalacak!Ancak ezilenlerin hakları, kazanımları, mücadelelerine dair elde ne kalır ya da OHAL vb uygulamaların saldırılarını nasıl püskürteceğimize dair kafa yormak, çözüm yolları bulmak acil ihtiyaç olarak durmaktadır.

Elbetteki her kriz ezilenler açısından yeni bir çözümü, yeni dayanışma yöntemlerini beraberinde getirecektir. Sağlık çalışanları ve Newroz kutlamaları için sosyal medya üzerinden yapılan eylemler bunların ilk adımları. Daha nice yeni yol ve yöntem için başta kadınlar olmak üzere yaratıcı çözüm yolları bulmak zorundayız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu