Dünya

ATİF’ten Avrupa Parlamento seçimleri değerlendirmesi: Irkçı partiler güçlenerek çıktı

Almanya Türkiye İşçiler Federasyonu  (ATİF): Irkçı partiler güçlenerek çıktı, Bu nedenle günümüzdeki bu faşist-ırkçı dalgaya karşı geniş kitlesel anti-faşist birliklerin kurulması ve şimdiden sokaklarda yerini alması elzemdir"

Almanya Türkiye İşçiler Federasyonu  (ATİF) Avrupa Parlamento Seçimlerine dair bir değerlendirmesi yaparak,  “ırkçı partiler güçlenerek çıktı, Bu nedenle günümüzdeki bu faşist-ırkçı dalgaya karşı geniş kitlesel anti-faşist birliklerin kurulması ve şimdiden sokaklarda yerini alması elzemdir” dedi.

Açıklamada ilk olarak ”28 AB ülkesinde toplam 427 milyon seçmene sahip Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosuna 751 vekilini seçmek için 23-26 Mayıs tarihleri arasında sandık başına gitti. AB vatandaşlarının oy kullandığı, seçimlerde mevcut tablo değişmiş bulunuyor. A. Parlamentosuna 751 yeni milletvekilli seçilirken, merkez sağ ve “sol-sosyal demokrat” partiler ciddi oy kaybına uğrada. Ancak, çevre ve iklim değişikliği tehdidinin sıkça konuşulduğu bu dönemde, Avrupa’daki Yeşil partiler oy ve sandalye sayılarını artırarak başarılı çıktılar” denildi.

Açıklamanın devamında, “AP seçimlerinde çıkan sonuçlara göre sandalye dağılımı da şöyle gerçekleşmiş bulunuyor. 751 sandalyeli Avrupa Parlamentosu’nda muhafazakâr Avrupa Halk Partisi (EVP) grubu 173, Avrupa Sosyal Demokrat Parti (S&D) 147, Liberaller 102, Yeşiller 71, sağcı Avrupa Muhafazakarları ve Reformcuları (EKR) grubu 58, Milletler ve Özgürlükler Avrupası (ENF) 57, sağ-milliyetçi Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Avrupası (EFDD) grubu 56, Avrupa Solu ve Kuzey Yeşilleri (GUE/NGL) 42 milletvekili kazandı. Diğerleri ise hiçbir gruba üye olmayan partilerden seçilen vekillerden oluştu.

Bu sonuca göre EVP 42, S&D grubu 20 milletvekili kaybetti. Liberaller ise geçen döneme göre 35 milletvekili kazandı. Bu tablodan bakıldığında, Avrupa Parlamentosunda, ırkçı-faşist partilerden 171 milletvekilli seçilmiş bulunuyor. Ve İki büyük grup olan sağcı muhafazakâr EVP ve S&D toplam 310 milletvekili kazandı, salt çoğunluk olan 376’nin çok altında kaldılar. Bu nedenle, alınacak önemli kararlarda, iki partinin başka partilerle koalisyon kurması zorunlu olmaktadır. Bu mevcut tablodan bakıldığında, ırkçı-faşist partilerinden seçilen 171 milletvekilinin, alınacak kararlarda belirleyici rol oynayacağı açığa çıkmıştır” denildi.

ATİF değerlendirmesine şu şekilde devam etti;

“Almanya ise, AP’ye 96 milletvekili gönderdiği seçimlerde, ilk defa yüzde 5’lik baraj sistemi uygulanmadı. Eyaletlere göre; listenin 15-16-17 sıralarında yer alan, MLPD Almanya genelinde 20 adayla katılarak, 18 bin 270 oy aldı. 2014’de katılımın yüzde 42’lerde olduğu AP seçimlerine bu yıl yüzde 50,1 yükseldi.

Koalisyon hükümeti ortakları Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD)’nin de, hezimetiyle sonuçlandı. Beş yıl öncesinde göre her iki parti yaklaşık yüzde 10’ar oy kaybetti. Çıkan sonuçlara göre; CDU yüzde 28, SPD yüzde 15 oy aldı.

Almanya’da Seçimlerin asıl galibi ise, AB genelinde olduğu gibi, Yeşiller Partisi oldu. Beş yıl öncesine göre oylarını yüzde 10 artırarak yüzde 20’ye çıkaran Yeşiller, AP’ye 21 milletvekili gönderdi. Önceki seçimlerde yüzde 7,4 oy alan Sol Parti ise, yüzde 2 oy kaybı yaşayarak yüzde 5,4 oy aldı. A. Parlamentosuna ancak 5 milletvekili gönderebildi. Irkçı milliyetçi Almanya için Alternatif (AfD) ise, oylarını yüzde 3,8 artırarak aldığı yüzde 10,9 oyla, A.Parlamentosuna 11 milletvekili gönderdi.

“Anti-faşist birliklerin kurulması ve şimdiden sokaklarda yerini alması elzemdir”

Fransa’da ise; Marine Le Pen’in, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisini küçük bir farkla geçerek en çok oyu alan parti olurken, İtalya’da koalisyon ortağı İçişleri Bakanı Salvini’nin Lega Partisi de en çok oyu alan parti oldu.

Salvini, Le Pen ve Macaristan’ın sağcı lideri Orban ile birlikte AP içerisinde, Avrupa Birliği karşıtı bir blok kuracaklarını şimdiden açıklamış bulunuyor. Zaten Irkçı-faşist partiler Avrupa Birliği karşıtlığı, politikalarıyla, son 5 yıla damga vuran ve çok konuşulan konuların başında geliyordu. Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde de durum bu eksende olduğu için, emperyalist sistemin diğer iktidar partileri, seçimlerde güçlü Avrupa argümanını öne çıkararak, seçim temalarını bu propaganda üzerinde yaptılar.

Tüm bu gelişmelere baktığımızda, hiçbir dönem AB halklarının çıkarına ve yararına çalışmayan ve tamamen emperyalist bir birlik olan Avrupa ülkeleri, mevcut durumda aşırı sağ ve ırkçı partilerin, AB kurumlarında güç kazanmaları, klikler arası çatışmayı derinleşecektir.

Diğer yandan Avrupa kıtasında ırkçılık gündemdeki yerini koruyarak daha da azgınlaşacaktır. Önümüzdeki dönem içinde demokratik hak ve özgürlükler giderek yok edilecek, işçi ve emekçilere saldırılar yoğunlaşacaktır. Bu nedenle günümüzdeki bu faşist-ırkçı dalgaya karşı geniş kitlesel anti-faşist birliklerin kurulması ve şimdiden sokaklarda yerini alması elzemdir.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu