Güncel

Kendimize Bakmak…

Bir faaliyetçide olması gereken en önemli özelliklerinden biri insani yanlarının ağır basmasıdır. İnsani yan olarak savaşta salt duygusallık değil örgüt içerisinde yoldaşlık ilişkilerinde duyarlılık, paylaşım olarak anlaşılması gerekir. İnsani yanları olmayan bir birey devrimciliği özde değil sözde uygular. İnsani duygularımız, paylaşımlarımız yoksa devrimci duruşumuzda ilerleme sağlanamaz geriye doğru gideriz. Devletin uyguladığı politikalar, yaptığı katliamlar, hayat şartları, hoşnutsuzluk, hak arama mücadelesinde sistemin uyguladığı zor, insanları devrimci olmaya, devrimci yaşamaya iter. Biz savaşa gönüllü olarak insani duygularımızın da etkisiyle katılıyoruz. Devrimci yaşamın temeli insani duygular barındırır. Devrimcilik sadece kendini düşünme değil kendin de dâhil çevrendekilerin, toplumun çıkarlarını düşünmedir. Özgürlük zorunluluğun bilincine varmaksa bizde bu zorunlulukla kitlelerin çıkarlarını kendi çıkarlarıyla bütünleştirip onların kurtuluş yolunu devrimci yaşamı zorluklarıyla beraber benimseyerek ileri adım atmakla olur. Devrimciliğin özünde insani duygular vardır. İnsani duygularımız bizi insani olmayan duygulara karşı savaşa iter.

Savaşa katılmış bir birey her şeyden önce iyi bir savaşçı olabilmek için savaşın yasalarını öğrenmeli, halktan ve örgütten öğrenmesini bilmeli ve bu şekilleniş içerisinde kendini ve örgütü ileriye doğru taşıma çabası içerisinde olmalıdır.

Bir yoldaşı eleştirirken de aklımızda yoldaşın o anki ruh halini göz önüne almalıyız. Düşünmeden apar topar eleştiri sunmak yoldaş üzerinde yıpratıcı etkide olabilir. Eleştiri sunarken acımasız olmamız gerekir, doğru. Ama karşımızdakinin o anki ruh halini anlamak, çözümlemek, doğru tarzda eleştirmek gerekir. Eleştiri kişiye değil, kişinin anlayışına olmalıdır. Bu aynı zamanda bir devrimcide olması gereken kültürdür.

İnsanı insanın sömürdüğü bu düzenden koparak devrim davasına atılan adımlarda insani ilişkilerimiz daha güçlü olmalıdır. Devrimciliği bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz bu yolda her ne şekilde ve neden olursa olsun insan olduğumuzu unutmamız gerekir.

“Aslolan … dünyayı değiştirmektir” (Marks). Eskiyi yıkmak, yerine yeniyi koymayı yaşam tarzı haline getirmek istiyorsak yeniliğe açık olmak gerekir. Biz dünyayı değiştirme iddiasındaysak, öncelikle kendimizi değiştirmeli, değişime açık olmalıyız. Kendimizi değiştiremiyorsak dünyayı değiştirme iddiasında bulunmanın ayakları havada kalmaktadır.

İnsani duygularımızın zayıf olması yoldaşlık ilişkilerimizin de zayıf olması demektir. Yaşamımızda açığa çıkan sorunların bir kısmında insani duygular zemin bulur. Lümpen bir yaşam tarzından, zengin bir aileden, gençlikten, semtten ve ya köylü olarak savaşa katılmış olabiliriz. Sistemin bizim üzerimizde yarattığı küçük burjuva-feodal kültürün izleriyle hangi yaşam tarzından gelirsek gelelim sınıf çelişkileri savaş alanında kendini yaşatıyor. Bir savaşçı da doğallığında olmaması gereken birçok özellik ortaya çıkıyor. Küçümseme, üstten yaklaşım, güvensizlik, sekter yaklaşımlar, bencillik sıkça yaşadığımız sorunlardır. Bunların temelinde yoldaşlık ilişkilerinin bozulması yatmaktadır. Küçümseriz, çünkü kendimizi beğeniriz; üstten yaklaşırız çünkü kendimizi beğeniriz; sekter yaklaşırız, çünkü durumlar karşısında anlamak, anlatmak daha bir zordur, çözümsüz kaldığımızda başvururuz. Güvensizlik duyarız, çünkü kendimize ait bir güvenimiz yoktur; karşımızdakinde güven sorgulamasına gideriz. Bencilizdir, çünkü her şeyde kendimizi esas alır, kendimizi düşünürüz.  Bir savaşçı da olmaması gereken bu olumsuz örnekleri çoğaltabiliriz. Devrimci olmak, sadece özgürlük mücadelesine atılmak değildir. Kendimizi teraziye koyup proleter olan ve olmayan yanlarımızı tartmalıyız. Proleter olmayan yanlarımıza ağır darbeler indirip söküp atmalıyız. Proleter olmak, özdisiplin ister. Kendinden taviz vermen gerekir. Biz ise burnumuzdan kıl aldırmak istemiyoruz. Canımız yanar ama karşımızdakinin burnundan kıl almak hoşumuza gider. Kendine dokunmayan bir savaşçı gelişemez. Eksikliklerimizi görmemiz, iyi bir gözlemci olmaktan geçer. Gözlemlerimiz zayıf, cılız olursa kendimize yönelimimizde böyle olur. Proleter sınıfın özelliklerini benimsemeli, savaşın yasalarına göre şekillenerek uygulamalıyız. Ancak bu şekilde savaşta çelikleşebiliriz.

Bir Partizan

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu