Bugün yanı başımızda yaşanan devlet destekli savaşta en çok kadınlar ve çocuklar acı yaşamaktadır. Bilindiği üzere, devletin silah yardımıyla beslediği çeteler masum çocuklara ve kadınlara saldırmaktadır. Çetelerin din adı altında kafa kestiği, çocuk katlettiği, kadınlara tecavüz edip zincirleyen, satan, öldüren bir zihniyeti destekleyen devlet, iktidarda olduğu süre boyunca her defasında kadınlara, kadın bedenine saldırmaktadır. Tüm olanaklarıyla utanıp çekinmeden kadınların adına karar verip, kadının kaç çocuk doğuracağına, kiminle aynı evi paylaşacağına, kürtaj yapıp yapmayacağına, ne giyinip ne giyinmeyeceğine hatta nasıl güleceğimize bile karışıp, bunlara tahammül edemeyen bir devlet var. Neredeyse kadınların yarısının sırf cinsiyetinden ötürü fiziksel şiddete maruz kaldığı ülkemizde dünya genelinde yaşanan savaş ve ekonomik krizle birlikte her geçen gün kadınlar daha da fazla şiddete maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddetin asıl nedeni, erkeğin kadın üzerindeki her türlü egemenliğini meşru kılan ataerkil sistemdir.
Biz kadınlar yaşamın her anındayız. Doğalında, evimizde, işimizde, sokağımızda, mahallemizde yani bulunduğumuz her yerde daha güçlü, ayakları üzerinde durabilen, kendini daha iyi ifade edebilen, örgütlenen ve örgütleyen bir noktada durup gücümüze güç katmalıyız! Zincirlerimizden kurtulmak için ettiğimiz mücadele, sisteme karşı mücadele etmekten geçer. Değişimin ve dönüşümün asıl adıdır “KADIN” olmak.
1 Mayıs Mahallesinden bir YDK’lı
