H. Merkezi: 15 Nisan 2015’te, 4 ülkede Almanya merkezli yapılan operasyonlarda tutuklanan ve duruşmaları hala süren ATİK davasından yargılanan tutsaklardan Müslüm Elma, bir mesaj yollayarak 20 Eylül günü ölümsüzleşen Güzel Ana’yı andı. Mektup şu şekilde:
“Ömrünün uzun yıllarını ezilen halkların haklı ve meşru mücadelesine katkı sunmaya adayan, onların özgür geleceğini, kendi geleceği sayan, Güzel Anamızın-yoldaşımızın yaşamla vedalaştığını, hapishane hücrelerinde öğrendik. Biliyoruz, hapishane kapıları Güzel Anamızın yalnız katıldığı direniş mevzileri değildi; aynı zamanda sıkça yürüdüğü yollardan biriydi. O gerçek dostlarını ve düşmanlarını bu yürüyüşte tanıdı. Yürüdükçe tanıdı, tanıdıkça demokratik hak ve özgürlükler mücadelesine sarıldıkça sarıldı.
Yoldaşlar, siper yoldaşları; Güzel Anamız, ilerici insanlığın güzel hayallerini hep yüreğinde taşıdı. Yüreği çarptıkça yürüdü hayallerinin peşinde. Onun yaşam yolculuğunda yoktu son durak; zulmün olduğu her yerde, sağırlaşmış kulaklara duyurmak için sesini, haykırdıkça haykırdı. Diyebiliriz ki o, suskun yüreklerin isyanı ve doğanın sunduğu güzelliğin kendisiydi.
Ey kavganın Güzel Ana’sı, sizi sonsuzluğa uğurlarken, bir kez daha diyoruz ki; tüm olumsuzluklara, zorluklara rağmen hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek için bu yoldan yürünecektir. Direniş mevzilerini yeni genç oğullarımız ve kızlarımız alacaktır. Yoldaş Analar, baskıların sürdüğü hapishane kapılarına dayanacaktır. Direniş alanlarında özgür geleceğin şiarlarını haykıracaktır. Direniş mevzilerinde toprağa düşen oğullarınız, kızlarınız kavga türküleriyle sonsuzluğa uğurlanacaktır. Ve sen kavganın Güzel Ana’sı, tüm bu direnişlerin-yürüyüşlerin ön saflarında her daima sevgiyle, saygıyla anılacaksın.
Biliyoruz, siz bize sıkılı yumruğunuzu, gülüşünüzü, haksızlığa-hukuksuzluğa karşı sokaklardaki protestolu duruşunuzu, dostlarımızın haklı direnişlerine tereddütsüzce katılışınızı miras bıraktınız. Yoldaşınız, genç oğullarınız ve kızlarınız olarak bu mirası sahipleneceğiz. Buna uygun devrimci bir yaşam tarzını ahlaki ve vicdani bir görev sayarız.
Devriminin baş eğmez direnişçi anaları kavgamızda yaşıyor-yaşayacaktır.”
