Makaleler

Bakanın insanlıkla imtihanı

14 Nisan günü lenf kanseri hastası üniversite öğrencisi Dilek Özçelik, hastalığının tedavisi için gerekli olan ilaçları alamamasından kaynaklı Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’dan bu konuda yardımcı olmasını istiyor. Bakan büyük bir babacanlık örneği göstermesi gerektiğinin bilincinde Özçelik’in cebine bir miktar para sıkıştırarak düşürmemesini öğütlüyor ve verdiği paranın da çok olduğunu da vurgulamayı unutmuyor. Pratik bir çözüm getirdiğini düşünerek, başka yapacak bir şey olmadığını da belirtip yoluna devam ediyor…

Baştan şunu belirtmekte fayda var, rantsal dönüşümün kâhyası Bayraktar’dan böyle bir durumda insani bir hareket beklemek gaflet olurdu. Özelde anlam bu ikin diyebiliriz ki en genel anlamda; halk düşmanı, asalak sömürücülerden ve onların uşaklarından insani bir hareket beklemek gaflet olur.

“Kentsel Dönüşüm” adı altında rantsal dönüşüm, SSGSS ile sağlığın özelleştirmesi, Torba Yasa… listenin pekte kısa olmadığı söylenebilir. AKP demek en temel hakların dahi rant alanına çevrilmesi demek. Eğitim, sağlık, barınma, ulaşım, temel gıda… zam demek aynı zamanda. Bunun sadece AKP döneminde olduğunu iddia etmiyoruz, ama halk düşmanı politikaların en yaratıcı uygulayıcılarından biri olduğu söylenebilir.

Yaratıcı uygulayıcılık meselesinde sık rastlanan bir örnek verebiliriz. Kışın belli bölgelerde dağıtılan yardım kömürleri; kendisinden kaynaklı işsiz olan, onun belirlediği asgari ücretle ‘geçinen’, onun yaptığı zamdan kaynaklı elektriği, suyu, doğalgazı olmayan bir ailenin zor durumuna adeta koşarak yetişip kömür verebiliyor. Sonra bu dünyada eşi benzeri rastlanması mümkün olmayan halkçı, yardım sever hareketlerini tabii dünyada eşi benzeri olmayan bir biçimde propaganda edebiliyor.

Medya gerçekleşen olayı ‘şaşkınlıkla’ karşıladı ama gerçekleşen olay ülkemizde emekçilerin hiçte yabancı olmadığı bir durumdur. AKP’nin insani yaklaşımı öyle ki ölen madencilerin arkasından güzel öldüler diyebiliyor. 34 insanı katledip özürlük bir durum olmadığını söyleyebiliyor, Antep’te iş cinayetinde ölen işçi sayısını 5 mi 8 mi her neyse diye tarif edebiliyor, kendisine yakınan köylüye ‘ananı da al git’ gibi karşılık verebiliyor.

“Esas olan kızın tedavi olmasıdır”

Böyle bir gerçeklik içerisinde Erdoğan Bayraktar’dan farklı bir davranış da beklenemezdi. Şaşırtıcı bir olay gibi sunulmasına karşın bu nedenle başından sonuna şaşırtıcılıktan uzak.

Tekrar olaya dönmek gerekirse Bayraktar’ın Dilek Özçelik derdini anlatmasına karşın, oradan para istendiği sonucunu çıkartması, ardından böbürlenerek çok para verdiğini söylemesi ve devamında sorunsuz, sıkıntısız yürümesi… kuşkusuz Özçelik gerekli cevabı vermese bakan bu ‘insani’ davranışını propaganda etmekten dahi çekinmezdi.

Bayraktar olaydan sonra birkaç uzmandan destek alarak, uzun tartışmalar yaparak bu durumda söylenmesi gereken bir cümle peşine düşüyor ve sonra o ezberlediği cümleyi hızlı bir şekilde duyuruyor; “Esas olan kızın tedavi olmasıdır”. Akıl hocaları da insanlıktan bihaber olunca ortaya böyle bir sonuç çıkıyor. Yüzünün kızarması gerektiğinden dahi habersiz, en temel insani duygulara dahi yabancı bir ‘insan’.

 Bir ÖG okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu