GüncelManşet

RÖPORTAJ | “Yeni KHK ile işçilerin yüzde 50’si işsiz kalacak!”

İstanbul: AKP iktidarının 2015 seçimleri öncesi dile getirdiği “taşeronu kaldıracağız” söyleminin gerçeği de yatsıda ortaya çıktı. Kamuda çalışan 1 milyona yakın işçinin koşullarını belirleyen taşeron sistemi son yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname ile birlikte oldubittiye getirilerek işçilerin mağduriyeti bir kat daha da artırıldı. Örgütlenme alanı olarak vasıf gerektirmeyen temizlik işçilerinin örgütlendiği Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Pehlivan bu durumu “Biz temizlik işçisiyiz. Vasıf yok, şart yok, mesleği yok, okulu yok” şeklinde yorumlayarak “Bizim çalışanlarımızın yüzde 30’u kadın ve belli bir yaşın üstünde. Tamam, yaş muafiyeti var. Bunun yüzde 30’una yakınının da okuma yazması yok” dedi. Ve böylece KHK ile birlikte yaşanacak ihlale dair endişesini de dile getirmiş oldu.

KHK’nın açıklanması ile birlikte işçilerle birlikte bilgilendirme toplantılarına başladıklarını belirten Pehlivan, KHK’nın 3 ay içerisinde yürürlüğe girmesi öncesi 90 günlük bir zaman kazanmak için imzalatılmak istenen sulhnamenin yerine kendi hazırladıkları dilekçelerin imzalanması için işçilere uyarıda bulunduklarını vurguladı. Pehlivan ile yayımlanan 696 sayılı KHK’ye ilişkin yaptığımız söyleşinin devamı şu şekilde:

 

İşsizlik artacak!

– “Taşeronu kaldıracağız” diyenler OHAL’i fırsat bilerek yayımladıkları son KHK ile bunu yasalaştırdı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

– Biliyorsunuz son çıkan 696 sayılı KHK’nin en önemli maddesi taşeronlara kadro mevzusuzuydu. Çalışanlar için en önemli başlık buydu. Bizim DİSK olarak zamanında da söylediğimiz ve umduğumuz gibi kadro mevzusu bizi tatmin etmedi. 900 bin kişiden bahsettiler ama 450 bini yasa çıkar çıkmaz kapsam dışında kaldı. Belediyeler ve KİT’lerde çalışanlar bu düzenlemeden faydalanmıyor. Kendi iştiraklerinde ya da kendi kuracakları alt firmalara eklenecekler çünkü. Sadece baştaki mevcut şirketi kaldırıyorlar ama taşeron sistemi aynen devam ediyor. Bu haliyle gerek kamuda ve KİT’lerde gerekse belediyelerde şu anda çalışan birçok arkadaşımız işsiz kalacak endişesi taşıyoruz. O da nereden çıkıyor, şuradan çıkıyor;  evet her ne kadar kimse “işsiz kalmayacak”, “hakları kaybolmayacak” filan denilse de bunları üst üste koyduğumuzda maalesef böyle olmayacağını deneyimlerimizden biliyoruz.

– Nasıl olacak peki?

– 1 Ocak itibariyle geçişler başlayacak, resmi olarak üç ay içinde de tamamlanacak. Birincisi bizim taşeron çalışanlarımızın çoğu kamudakiler, bizi ilgilendirenlerin çoğu üniversite, hastane ve belediyeler. Özellikle bizim örgütlü olduğumuz yerlerden bahsedeyim. Bizim çalışanlarımızın yüzde 30’u kadın ve belli bir yaşın üstünde. Tamam, yaş muafiyeti var. Bunun da yüzde 30’una yakınının okuma yazması yok. İkincisi, yine bunların yüzde 30’u emekli olmuş, ikinci defa çalışanlar. En büyük hayal kırıklığı burada başlayacaktır. Ki ülkemizde emeklilerin hali ortadadır. Şimdi ise emekli olup da kamuda ya da taşeronda çalışan herkes bu kapsamın dışında kalacak.

– KHK ile taşeron işçilerin sözlü ya da uygulamalı sınava tabi olacağı da belirtiliyor. Genel-İş olarak bunu nasıl yorumluyorsunuz?

taşeron– “Sınav yok” diyorlar. Sınavla kimse elenmeyecek diyorlar. Ama ısrarla iki tane sınav koyuyorlar. Sözlü ve yazılı! Bu işveren uhdesinde yapılacak. Sistemini de şeklini de işveren yapacak. Gerekirse sözlü, gerekirse uygulamalı yapacak gerekirse de mülakatla yapacak, bunu işveren karar verecek. Yani bu yasa çıktığında mevcut çalışanların en az yüzde 50’si işsiz kalacak. Ayrıca OHAL’de itiraz hakkın yok, mahkeme hakkın da yok. Hepsinden öte OHAL kalktıktan sonra hakkımızı kullanacağız, diyemeyeceksin. Sulhname imzalatıyor.

– Bu ne demek?

– Taşeron çalışan işçiye her ihalenin sonunda firma bunu imzalatıyor. “Benim hiçbir alacağım yoktur” diye her şirket işçiye imzalatıyordu zaten, bu sefer bunu devlet yapacak. Bugünkü çalıştığını şirketten devrolurken ne kadar alacağı varsa, ne kadar çalışmışsa kıdem hakkından vazgeçmen isteniyor.

Bu yasa taşeronluğu, mevcut sistemi arattıracak bir yasadır. Bir sistemdir.

İkinci, üçüncü mağduriyetler yaratılacak

– Sendikal örgütlenmenizde vasıf aranmıyor. Peki, üyeleriniz bu durumdan nasıl etkileniyor?

– Hastanelerde çalışan üyelerimiz 657’ye göre çalışıyor. KİT’lerde kadroya geçecekler emniyet, eğitim, sağlık öncelikli duruma göre geçecek. Öncelikle kimi alacak? Vasfı olanları tabi. Hasta bakıcıyı. Sıhhiyeciyi ya da hemşireyi alacak. Biz zaten bunların dışındayız. Biz temizlik işçisiyiz. Vasıf aranma, şartı yok, mesleği yok, okulu yok… Gerçekten büyük endişe içindeyiz. Kamuda örgütlü olduğumuz özellikle DİSK’in örgütlü olduğu yerlerde çok ciddi sıkıntılar olacağını bilerek, hesaplanarak yapıldığını tahmin ediyoruz bu düzenlemenin. Zaten ekranlarda izlerken görmüşsünüzdür, şimdiden Hak-İş ile Türk-İş taban kavgasına düştü bile.

– Sizce bu madde neden KHK ile getirildi?

– Bunun hem ekonomik, siyasi hem de sendikal nedenleri var. Biz de bu hesabın içindeyiz. Birincisi, taşeron sistemini kendileri çıkardı, kendileri geliştirdi ve yaydılar. Ne zaman ki bir kambur olmaya başladı,  içinden çıkılmaz hale geldi sorun oldu. Şu anda 1900’lü yıllara geri dönmüş oluyoruz. Geçici mevsimlik işçi dediğimiz sisteme dönmüş oluyoruz örneğin. Sadece ismi değişti. İkincisi aradaki kişiler değişecek ama bir mağduriyet sözde giderilirken tekrar bir ikinci, üçüncü mağduriyet yaratılacak.

– Asgari ücret tartışmaları da var…

– DİSK olarak biz her yıl asgari ücrete dair gündemi sıcak tutmaya, kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyoruz. Tüm engellere rağmen hem de, biliyorsunuz basın, TV’ler bu tartışmaları vermiyor. Devlet bizi muhatap almıyor. Ama bizim muhataplarımız zaten işçiler olduğu için biz de yönümüz işçiye çeviriyoruz. Devletin muhatap olduğu sendikalar mevcut, devlet de çıkardığı yasalarla onları birbirine düşürmüş durumda. Biz eksiğini, yanlışını her konumda, her fırsatta haykırarak alanlarda, sokaklarda bağıra bağıra bunu söylüyoruz. DİSK olarak asgari ücreti 2.300 TL belirledik fakat KHK çıkarken haberim yok diyen sendika başkanlarının, maalesef kol kola aynı masa başında başka bir şey tasarladıklarını biliyoruz.

– Devlet parayı taşerona veriyor…

– Diyorlar ki batarız. Hayır, zaten o para devletin kasasından çıkıyor. Nasıl çıkıyor? Taşerona veriyor. Bir taşeronun en düşük bugün ücreti 1.700 lira. Peki, bu aradaki firma taş mı yiyor? Firma her kişi üzerinden para kazanıyor. Kişi başına 100 lira bile kazansa, bin tane, iki bin tane işçi çalıştırsa, gerisini siz düşünün… Şirket bir de KDV alıyor… Geçen sene asgari ücreti artırdılar, devlet işçiye 100 lira destek verdi, işverene ise 200 lira. Benden alıyorsun, kesiyorsun 100 lirayı ona veriyorsun, üstüne 200 lira veriyorsun. Taşeron firmaların işçiyi alma, çıkarmada hiçbir yetkileri yok sadece resmiyette kâğıt üzerinde bordrolandırıyorlar. Çalıştırdığı firmadan ya da kamu kurumundan para hesaplarına yatırıyor, bir gün sonra da işçiye aktarıyorlar. Almak satmak her türlü işlem üst işverene, şirkete kamuya ait, yani yetki onlarda.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu