Makaleler

Biliyorsan paylaş, gördüysen yaz

1 Mayıs çalışmalarının yoğunlaştığı günlerden bu yana düşünüyorum. Gazetemiz Özgür Gelecek’in okurları doğal muhabirliği, başka bir ifade ile gönüllü muhabirliği tartışmalı, incelemeli. Bu düşünce bende 2012 1 Mayıs çalışmalarının yoğunlaştığı ve Sarıgazi’den Gülsuyu’na, İzmir Mehtap Mahallesi’nden Menemen’e, Amed’den Dersim’e birçok yerelden gelen çalışmaları aktaran haberlerin yoğunluğuyla oluştu. Ardından gelen 18 Mayıs süreci ve “Umudu Tohumca büyütüyoruz” şöleninde açığa çıkan potansiyel, yakalanan ivme aslında Özgür Gelecek okurlarının istediği zaman yaptığını-yazdığını gösteriyordu.

En yakın şölen çalışmalarından bahsedecek olursak çeşitli semtlerden, illerden hatta o illerin mahallerinden gelen haberler, bu haberlerle daha bir canlanan, hareketlenen, zenginleşen sitemiz beni çok heyecanlandırdı. Beni heyecanlandırdığı gibi birçok okurumuzu da heyecanlandırmıştır diye düşünüyorum.

Artık çalışmalara daha aktif katılan, katıldığı bu çalışmayı da haber yapan, tüm ÖG okurlarıyla paylaşma isteği duyan bir kitlemiz oluşuyor ya da oluşmalı. Üstelik salt şölen çalışmaları da değil, toplumsal tüm olaylar, yapılan her pratik haber olmaya başladı. Hatta aralara şiirler sıkıştırılıp, haberin sonuna da umuda dair düşlerimiz sloganlaştırıldı. Bazı haberlerde “Tohumla umudu büyüttük”, bazılarında ise “Umutla Tohumu filizlendirdik”. Aslında salt yaptığımız pratiği değil heyecanımızı ve umuda dair düşlerimizi de paylaşmak istedik.

Farkında olarak ya da olmayarak yaptığımız doğal muhabirlik bizim heyecanımızı, umuda dair düşlerimizi paylaşmanın yanısıra politik ve örgütsel anlamda da birçok şey kattı bize. Her şeyden önce gazetemize objektif ve geniş haber ağının sağlanması, gazetemizin beslenmesi ve doğal muhabirlerimizin kendilerini geliştirmesi açısından oldukça önemli katkı sundu.

Birincisi; gazetemizin kendi okurlarından, kitlelerden beslenmesi her zaman önemli olmuştur. Beslemek salt ekonomik katkı sunmak anlamında değil elbette, onu okumak, okutmak, eleştirmek, değiştirme, dönüştürme, geliştirme çabasında olmak, yazılar yazıp, haberler, fotoğraflar, video göndermek…

Girişilecek bu pratik gazetemizi de, onun kitlelerle olan bağını da güçlendirecek ve nihayetinde onlardan gerçek manada beslenmenin yolunu açacaktır.

İkincisi; geliştirilecek olan doğal muhabirlik örgütlülüğümüzü daha görünür kılacak, gazetemizin objektif haber ağını genişletecektir. Örneğin Bağcılar’da yapılan bir eylemi, bir etkinliği, yoldan geçerken karşılaştığımız bir olayı veya sorun-eksiklik olarak gördüğümüz bir konuyu, en iyi “biz” anlatırız. Yani o an orada olan, o heyecanı, o coşkuyu, o atmosferi yaşayan, onun yakıcılığını hisseden “biz”, bu her zaman, her konuda da böyle olmuştur. Bir kadın sorununu en iyi kadın, bir Kürt sorununu en iyi bir Kürt anlatır. Çünkü onu tüm çelişkileriyle gözlemleyen, hisseden, yaşayan odur.

Doğal muhabirliğin katacağı bir diğer şey ise şüphesizdir ki doğal muhabire sunacağı katkılardır. Bir kere bugün çevresindeki olayları, girdiği pratiği haber yapma kaygısı taşıyan doğal muhabir önümüzdeki süreçte, hayata daha örgütlü bakmayı, çevreyi, yaşadığı toplumu gözlemlemeyi, gözlemleri ışığında müdahaleyi, müdahale ışığında tecrübeyi, tecrübeler ışığında daha da politikleşmeyi ve elbette bunların ışığında örgütlülüğü sahiplenmeyi, onu beslemeyi başaracaktır.

11 Kasım şölen çalışmaları sırasında hep 12 Kasım ve onu takip eden günlerdir asıl olan dedik, şimdi şölende ivme kazandırdığımız doğal muhabirlik olgusunun geliştirip güçlendirilmesi gerekiyor. Bunun için teşvik etmeye ve edilen teşvike cevap olmaya ihtiyacımız var. İşte o zaman 12 Kasım ve onu takip eden günler için kazanımlardan birisini başarmış oluruz.

(Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu