MakalelerPusula

“Birlik-eleştiri-birlik” üzerine

Söz konusu içe dönük ideolojik mücadele olduğu zaman, çoğu kez, Mao Zedung’un çelişkilere ya da hatalara yaklaşım konusuna ilişkin yol gösterici vurgularını referans gösterir ve genel doğruları peş peşe sıralarız. Oysa bir teorinin, politikanın, düşüncenin ya da yöntemin hangi düzeyde kavrandığı veya bilince çıkartıldığı aynı zamanda pratik bir sorundur. Kavranılan şeyin kavranış düzeyinin yegane göstergesi somut yaşam alanlarıdır; basit ya da karmaşık pratik seyrin kendisidir. Teorik temelde dile getirilenler doğru olabilir ama aslolan amacı gerçekleştirme zemininde veya seyrinde bu doğruların nasıl ve hangi düzeyde cisimleştirilebildiğidir.

İdeolojik mücadele, sınıf mücadelesinin en önemli alanlarından biridir ve son derece önemlidir. Çelikten bir iradenin oluşturulması, deneyimlerin kazanıma dönüştürülerek birikim haline getirilmesi ve kendi yaşadıklarını taşıyabilmenin ve birikiminde çoğalabilmenin öz dinamikleriyle ilkeli ve kararlı bir yolun ve yolculuğun somutlanması için, içe dönük ideolojik mücadelenin meşru zeminde ve disiplin ölçüleri içerisinde hayata geçirilmesi de bir o kadar zorunludur. “Birlik-eleştiri-birlik” olarak formüle edilen yöntemin gerçek anlamda kavranması ve bir eylem kılavuzu gibi kullanılabilmesinin çoğu zaman daha olumlu ve yapıcı bir ortamın, zeminin ve ilişkilerin şekillenmesini beraberinde getirdiği bilinmektedir. Bu yüzden bir kez daha Mao Zedung’un şu vurgusunu hatırlamak ve yaşanan sorunlu zamana ışık tutması için üzerine düşünmekte fayda vardır; “Halk arasındaki çelişkileri çözmek için ortaya attığımız bu demokratik yöntemi 1942’de ‘birlik-eleştiri-birlik’ formülü ile özetlemiştik. Bu formül birlikten hareket ederek eleştirme ya da tartışma yoluyla çelişkileri çözme ve yeni bir temel üzerinde yeni bir birliğe ulaşmak anlamını taşır. Deneyimlerimiz; halk arasındaki çelişkilerin çözülmesinin doğru yönteminin bu olduğunu göstermiştir…

1942’deki hataların düzeltilmesi kampanyasında bu yöntemi kullandık. Birkaç yıl sonra, 1945’te, Çin Komünist Partisi, yedinci ulusal kurultayını yaptığı zaman, birlik işte bu yoldan kurulmuş ve halk devriminin zaferi güvenlik altına alınmıştı. Önemli olan ‘birlik’ isteğiyle işe başlamaktır. Bu özel birlik arzusu olmaksızın çatışma başladı mı, iş kolayca çığrından çıkabilir. Bu ‘kıran kırana’ mücadele formülüyle aynı kapıya çıkmaz mı? Bu noktaya gelince ortada parti birliği diye bir şey kalmaz. İşte bu deneyimler bizi, ‘birlik-eleştiri-birlik’ formülüne götürdü.” (Mao, Pratik ve Çelişki Üzerine, Sy 161-162, Epos, 2008)

Çelişkiler, sorunlar, hatalar ya da karmaşık haller, akmakta olan yaşam ve mücadele seyrinde bir şekilde karşılaşılan ve iç içe olunan dinamik unsurlardır. Bir nevi olağan seyrin olağan denilebilecek yansımaları da denilebilir. Komünist devrimciler bu gerçeğin idrakında olduğu kadar kendi pratik süreçleriyle de az çok deneyimlenerek daha somut yönleriyle görür ve kavrayış derinliği açısından da önemli fırsatlar edinirler. Çünkü farklı bakış açıları kazanırlar. Buna rağmen, her durumda doğru yöntemin yeni içerik ve biçimle ortaya konulması ve bu yöntemin elden bırakılmaması ve kararlı bir şekilde bu yöntemde ısrar edilmesinde istikrarlı bir düşünce ve davranış çizgisinin şekillendirilemediği de açıktır. Bunun birçok nedeni olabilir.

Yine de, her ne çelişki, sorun ya da hata olursa olsun devrimi amaç edinmiş irade, birlik odaklı düşünerek çözüm aramalıdır. Tartışma, eleştiri ve değerlendirme bu amacı içermek zorundadır. Birlik amacı olmadan bu çerçevede atılacak her adım çözüm gücünden ve iradesinden yoksun kalır. Mao Zedung’un “birlik-eleştiri-birlik” yöntemi için “… yeni bir birliğe ulaşmak anlamını taşır” demesi bu yüzden önemlidir. Mevcut birlik düzeyine yeni ve daha ileri bir içerik verebilmek zaten bir yapının var olabilmesinin ön koşuludur. Ayrıca her yönlü niteliksel gelişim kaçınılmaz olarak birlik gerçekliğini de etkiler, etkileyecektir. Mevcut niteliğin yeni bir içerikle beslenmesi, güçlendirilmesi asli amacın gereğidir aynı zamanda. Birliği amaçlamayan eleştiri ya da eleştiriden yoksun “birlik” söylemi, sorunlara çözüm üretemez. Amacı gerçekleştirme yolunu açamaz ve dinamiklere yaşamsal dokunuşta bulunamaz. Aksine yeni sorunlar için daha sıkıntılı zeminin olgunlaşmasına neden olur.

İşte bu yüzden, “Bu özel birlik arzusu olmaksızın…” der Mao Zedung ve devamında parti birliğinin kalmayacağına işaret eder. Birlik bir amaç olmalıdır ama bu da tek başına yeterli değildir. Daha ileri bir niteliğe taşınması da amaç edinilmek zorundadır. Eleştiri ve tartışma ortamı gerçek anlamda birlik merkezli bir niteliğe kavuşturulmalıdır. Nasıl ki birlik, eleştiri ve tartışmayı içermek zorundaysa; eleştiri, tartışma ya da bir bütün ideolojik mücadele de birliği amaç edinmek zorundadır. İlkeli, disiplinli ve meşru zeminde yürütülecek her ideolojik mücadele mevcut niteliği ileri taşımanın yanı sıra “kadroların niteliğini” de etkiler, değişime zorlar ve eğitilmelerine olanak sunar. Birlik amacının ve önceliğinin olmadığı her söylem, pratik olarak kendi kendini mahkum eder. Düşünce ve davranış bütünselliğine dair genel görünüm kaçınılmaz olarak pratiğe yansır. Pratik çok daha yakıcı ve kavratıcı bir gerçekliktir. Her şeydeki özü ve biçimi açığa çıkartır. Söylemde değil, güvenilir ve içtenlikli düşünce ve eylem çizgisinin tutarlı yansımasına hayat veren, gerçek anlamda birlik amacı içinde var olmaya çalışan iradenin dillendirdiği birlik ruhuna ihtiyaç duyulmaktadır. Bir kez daha “birlik-eleştiri-birlik” diyebilmeli, daha ileri bir birlik için…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu