Makaleler

“Büyük tarihsel problemler ancak devrimci şiddetle çözülür.” (Lenin)

Hiçbir büyük ciddi toplumsal problem yoktur ki devrimci şiddet dışında başka bir yöntemle çözülsün. Tarihin tanıklığı ve toplumların gelişim yasaları bu tezin doğruluğunu ve haklılığını defalarca ispatlamış, ispatlamaya devam edecektir. Devrimci şiddet, bugün de toplumsal sorunların çözüm gücüdür. Genel olarak dünyada özelde ülkemizde çözüm gücü olan devrimci şiddetin örgütlenmesinin biricik yolu askeri örgütlenmelerdir. Yani halkın silahlı kuvvetlerin örgütlenmesidir. Günümüzde aldığı biçim ise gerillanın örgütlenmesidir.

Ülkemizde büyük ciddi toplumsal sorunların önemli bir yerinde “Kürt ulusunun özgürlük” meselesi gelmektedir. Keza işçi sınıfının sömürü ve baskıdan kurtulması, ezilen kadınların özgürleşmesi, ülkenin faşizm ve feodalizm zincirlerinden kurtarılarak demokratikleşmesi, inanç ve özgürlükler sorununun çözümü gerekmektedir. Bütün bu temel ve büyük toplumsal sorunlar bütün ağırlığıyla önümüzde durmaktadır. Ülkemizin tüm temel sorunlarının çözümü konusunda kırıntı değil “tam özgürlük-tam demokrasi-tam hak eşitliği ” ilkesi uygulanmak istendiğinde karşımıza devasa büyüklükte aşılması gereken faşizm-feodalizm-emperyalizm engelleri ve parçalanması gereken her türlü gericilik sorunu gelmektedir. Başarılması gereken büyük ve ciddi devrimci görevler gelmektedir. Ortaya çıkışı ve yaşanmasının tarihi kökleri bir hayli eskiye dayanan bütün bu ağır ve ciddi sorunların çözümünde devrimci şiddetin örgütlenmesinden başka bir yol yoktur, ara bir çözüm yolu yoktur.

Peki, bu nasıl olacaktır? Devletten onun düzen partilerinden, parlamentosundan, anayasal değişiklik hayallerine kapılarak aldatıcı çözüm beklentilerine girerek mi sorunlar çözülüp ortadan kalkacaktır? TC’nin yüzyıllık tarihi boyunca çözülmeden kalan, aksine giderek daha ağırlaşarak, kangrenleşen bu temel sorunların zorlu mücadeleler, büyük bedeller-sınırsız fedakarlıklar isteyen özgürlük ve kurtuluş savaşımı yürütülmeden çözüleceğine inanmak gerçekçi olabilir mi? Tarihin izini sürdüğümüzde gerçekliğe doğru birçok açıdan bakıp devrimin dilini öğrenmeye, konuşmaya çalıştığımızda başka bir çözüm yolu ve alternatifin olmadığını görmek gerekir.

Önümüzde kuşku götürmez ve son derece önemli bir gerçek var. Devrimci ordunun yaratılması yaygınlaştırılıp geliştirilmesi görevi… Bunun için daha enerjik adımlar, daha sonuç alıcı çaba ve her şeyden önemlisi büyük bir ciddiyet isteyen bir devrimci çalışma gerekir. Devrimci ordunun yaratılma sürecinde sağlam bir çekirdekle işe başlamak gerekir. Bu ihtiyaç, bütün ülke devrimleri için yaşamsal bir ihtiyaçtır. Farklı ülke gerçekliğine ve savaş stratejilerine sahip olmalarına karşın Rus ve Çin devrimleri “devrimci ordunun bir çekirdeğini” yaratmayla yola koyulmuştur. “Potemkin” zırhlısı yenilmez bir devrim toprağı olarak kalmıştır. Ve akıbeti ne olursa olsun, artık önümüzde kuşku götürmez ve son derece önemli bir gerçek var. DEVRİMCİ ORDUNUN bir çekirdeğini oluşturma girişimi. (Lenin, Cilt 3, S. 293)

İster uzun süreli halk savaşı yani şehirleri kırlardan kuşatma stratejisini izleyen yarı-sömürge-sömürge ülkelerde olsun ister Rusya gibi kapitalist ülkelerde “genel silahlı halk ayaklanması” stratejisi sürdüren yürüten ülkelerde olsun devrimci savaş bir saldırı savaşı olduğu gerçekliği kavranarak yürünür. “Marx’ın, ayaklanmanın bir sanat ve bu sanatın ana kuralının büyük bir cesaret ve kararlılıkla yürütülen saldırı olduğu yolundaki derin önermenin çarpıcı biçimde, aralık ayaklanması doğrulamıştır.” (Lenin, cilt 3, S. 332)

Keza bir dönem yarı-sömürge, yarı-feodal bir ülke olan Çin’de olduğu gibi “Devrimin ya da devrimci savaşın bir saldırı savaşı olduğu” görüşü doğrudur. Devrimci savaşın temel vazgeçilmez ilkesi “kendi gücünü korumak düşmanı imha etmek için elinden geleni yapmaktır” yani saldırıdır. Saldırı savaşını temel bir ilke olarak uygulamaktır. En belirgin taktik olan “saldırı-çatışma-geri çekilmedir”. Devrimci savaş uzlaşmazlık temelinde -çatışma-düşmanla karşı karşıya gelerek onu yok etmedir. Düşmanı imha ve yok etmedir. Bu ilke asla unutulmadan ihmal edilip gevşetilmeden örgütlenme-mücadele etme durumudur. Düşmanı imha etmede “insan-savaşçı” unsuru tayin edicidir. Düşmanı yok etmek basit sıradan bir düşünce ve zayıf bir istekle gerçekleştirilemez. Demokratik halk devrimini gerçek kılmak için amaca yüksek bir bağlılık gerekir. Bu yüce ve soylu amacın gerçekleşmesi için büyük bir fedakarlık yapmak gerekir. Sisteme ait olan onu yaşatan anımsatan yaşamdan ve alışkanlıklardan köklü ve bütünlüklü kopuş başarılamadan fedakarlık anlam kazanamaz. Kopuş için güçlü bir istek ve bitmez tükenmez bir çaba, örgütlü mücadele gerekir.

Hem “normal, alışıldık, ezber, sıradan” vb. ölçülerde kalarak yaşamak hem de iyi bir devrimci militan olmak durumu yaşandığında devrimin görevleri başarıyla yerine getirilemez. Sisteme ait alışkanlıklar edinilen özelliklerdir, ölçülerdir. Etkileyici gücü fazladır. Vazgeçmek-kopmak her zaman kolay olmamaktadır. Değişim, mücadele etmeyi büyük çaba vermeyi gerektiriyor. Kişilikte köklü dönüşüm devrimci temel de yeniden şekillenmeyle düşmana karşı saldırıda feda ruhu kuşanılır. Düşmana kin ve öfke duyulmadan onu imha etme bilinci feda ruhu kuşanılmadan etkili ve koparıcı darbeler vurulamaz. (Bir Partizan)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu