Güncel

HDK, HDP ve BMG’den kimyasala karşı eylem çağrısı

HDK, HDP ve BMG Taksim’de 6 Kasım’da “Kimyasal Silahlara Karşı İnsanlık Yürüyüşü” başlığıyla düzenleyecekleri eyleme çağrı yaptı.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Birleşik Mücadele Güçleri (BMG), 6 Kasım’da Taksim’de gerçekleştirecekleri “Kimyasal Silahlara Karşı İnsanlık Yürüyüşü”ne ilişkin HDP İstanbul il binasında açıklama yaptı.

Basın toplantısına, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, BMG bileşenleri, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

Basın açıklamasını okuyan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Türkiye’nin Güney Kürdistan’a dönük saldırısının 2021’den bu yana aralıksız devam ettiğini ve bu saldırılarda bölgedeki bütün yaşamın zarar gördüğünü söyledi. Türk devletinin bu saldırılarda kimyasal silah kullandığına dair ortaya çıkan görüntülerin toplumda büyük bir infial yarattığını vurgulayan Kemalbay, kimyasal silah kullanımının istisnasız bir biçimde savaş ve insanlık suçu olduğunu kaydetti.

İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmadığını belirten Kemalbay, kimyasal silah kullanıldığına dair ciddi bulgular ve kanıtlar olduğunu söyledi, “Ortaya çıkan görüntüler; Türkiye’nin, Cenevre Konvansiyonu gibi kendisinin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı hareket ettiğini göstermektedir” dedi.

“6 Kasım günü Taksim’de savaşa karşı barış, ölüme karşı yaşam yürüyüşünü gerçekleştireceğiz.”

AKP-MHP iktidarının bu suçlamaları reddettiği gibi inceleme yapılmasını isteyen bilim insanlarını, siyasetçileri, aydın ve gazetecileri hedef gösterdiğine dikkat çeken Kemalbay, “Eğer iktidar sözcülerinin dediği gibi böyle bir durum yoksa, görüntü ve bulgular çarpıtma ve yalansa yapılması gereken yekten inkar etmek değil, bölgeye bağımsız heyetlerin gönderilmesini sağlamaktır. Kimyasal silah kullanıldığına ilişkin bulguların süratle incelenmesi ve bağımsız heyetlerce rapor edilmesi gerekmektedir” çağrısında bulundu.

Bölgede inceleme yapmak isteyen bağımsız uzman heyetlerin KDP tarafından engellendiğini hatırlatan Kemalbay, bölgesel yönetimin heyetlerin güvenliğini sağlayarak incelemelere izin vermesi gerektiğini vurguladı.

Kemalbay, “Bu akıllara durgunluk veren korkunç savaş ve insanlık suçuna kimse ortak olmamalıdır” diyerek, Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (OPCW), Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Avrupa Birliği’ne harekete geçme çağrısı yaptı.

Kemalbay, “Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin izin vermemesi de haklı bir kaygı ve öfkeye yol açmaktadır. Bölgesel yönetimin heyetlerin güvenliğini sağlayarak incelemelere izin vermesi gerekmektedir. Bu akıllara durgunluk veren korkunç savaş ve insanlık suçuna kimse ortak olmamalıdır. OPCW başta olmak üzere BM, WHO, AB sorumlu kurum ve kuruluşların harekete geçmesi gerekmektedir. Aksi durum, bölge halklarında endişeyi büyütecek, daha büyük katliamların kapısını aralayacaktır. Gün susma günü değil, insanlığı savunma ve savaşa karşı ses çıkarma günüdür. Ölümden değil yaşamdan yana olan tüm kurum, yapı, siyasi parti, sivil toplum kuruluşunu, halkımızı ve her vicdanlı yurttaşı harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu temelde 6 Kasım günü Taksim’de savaşa karşı barış, ölüme karşı yaşam yürüyüşünü gerçekleştireceğiz. Bu haklı yürüyüşümüze tüm halkımızı ve demokrasi güçlerini katılmaya davet ediyoruz. Toplumun istediği sadece ve sadece gerçeklerin açığa çıkmasıdır. Sesiz kalarak bu suça asla ortak olmayacağız. Gerçekler açığa çıkana kadar sesimizi çıkartmaya ve hakikati aramaya devam edeceğimizi büyük bir kararlılıkla bir kez daha ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“İşçiler, emekçiler, devrimciler, sosyalistler, yurtseverler olduğu müddetçe mücadele sürecek”

HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek ise, kimyasal silah kullanıldığına dair görüntülerin yayınlanmasından sonra iktidarın adeta bir suçun üstünü örtmek gibi bir gayret içerisine girdiğini, bu pratik adımın ise kimyasal silah iddialarına ilişkin açıklamalar yapan ve ardından alelacele gözaltına alındıktan sonra tutuklanan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın durumunda gördüklerini belirten Çiçek, iktidarın kimyasal silah iddialarına ilişkin açıklama yapan herkesi faşist bir tutumla cezalandırdığını dile getirdi.

“Kürt halkının özgürlük mücadelesini tasfiye etmeye çalışanlar Türkiye halklarının, emekçilerinin demokrasi ve özgürlük mücadelesini teslim alamayacaklar” şeklinde konuşan Çiçek, demokrasi ve özgürlükten yana herkesin iktidarın faşist, inkarcı tutumuna karşı omuz omuza mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.

Çiçek, bu ülkede işçiler, emekçiler, devrimciler, sosyalistler, yurtseverler olduğu müddetçe mücadelenin süreceğini vurgulayarak, herkesi 6 Kasım’da kimyasal silah kullanımına karşı yapılacak yürüyüşe çağırdı.

BMG adına konuşan Mürvet Küçük ise, kimyasal silah iddiaların artık bir iddia olmadığını belirterek, “Son dönemde ortaya sayısız kanıt konuldu. 2 HPG gerillasının görüntülerine baktığımızda bunun doğruluğunu görebiliyoruz. Çünkü görüntülerde yer alan gerillaların tepkileri, kimyasal silah kullanımı sonrasında ortaya çıkan semptomları taşımaktadır” ifadelerini kullandı. Kürt halkına dönük bu saldırıların tamamen teslim amaçlı olduğuna dikkat çeken Küçük, “Bu saldırılarla Türkiye toplumunun en örgütsel halkı olan Kürt halkını teslim almaya çalışıyorlar. Bu süreçte Türk halklının da Kürt halkıyla kader ortaklığı ve bir birliktelik içerisinde olması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Kürt halkının Ortadoğu ve Türkiye’de en örgütlü toplumsal kesimi temsil ettiğini vurgulayan Küçük, bunun güvencesinin de ezilmeye çalışılan gerilla olduğunu söyledi. Kürt özgürlük mücadelesine dönük savaş politikalarının Türk halkı ve emekçileri için de ciddi bir kaybı ortaya koyduğunu söyleyen Küçük, iş cinayetlerinin bilançosunun savaş bilançosuyla yarıştığına dikkat çekti.

Küçük, şöyle devam etti: “Türk işçilerinin, emekçilerin güvencesi de bugün mevcut ceberut faşist sisteme karşı örgütlü gücü, aydınlanmayı, toplumsal bilinci ifade eden, buna karşı bir direniş odağı oluşturan Kürt halkının o imha edilmeye çalışılan gücünü korumasına destek olmaktır. Türk ve Kürt halkının kader birliği var. Biz Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesine, birleşik mücadelesine inancımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Bu saldırıları ortak mücadelemizle püskürteceğimizin altını çiziyoruz.”

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu