Kadın

“Cinsel Saldırı Suçları Yasası”na Beşler’in cesareti ile karşı dur!

Beşler’imizi uğurladığımız bugünlerde kendimizi bir sorgulamadan geçirmemiz şart elbette. Beşi de birbirinden değerli, beşi de önder, beşi de erkek egemen dünyanın tekerine çomak sokan bu kadınları önder olarak görmek, mücadelemizin köşetaşları olarak ele almak öyle kolay bir iş değildir. Her daim tetikte olmayı, sorgulamayı, pratiğe girişmeyi, kadının özgürlük mücadelesini harlamayı ve ona önderlik etmeyi gerektirir. Derya ile zorlukları ısrarla aşmayı, Fatma’yla sosyal şovenizmle harlanan erkekliğe karşı durmayı, Gülizar’la toplumsal cinsiyet rollerini reddetmeyi, Nurşen’le erkek dünyasının duvarlarını yumruğumuzla çatlatmayı, Sefagül’le kadınların tarihini yazmayı her daim öğrenmeli, öğretmeliyiz.

Peki, bunu nasıl yapacağız? Beşler’imize sürekli övgüler dizerek mi? Onların kadın kimliğiyle kurumda yarattığı yarılmaya sürekli gıpta ile bakarak mı? Kuşkusuz bunları yapacağız. 5 Kızıl Karanfil’imizi hak ettikleri şekilde mücadelemizin başköşesine yerleştireceğiz. Ama Beşler’in de, bizim de istediğimiz şey, yalnızca bu değil! Kadın emeğinin sömürüsüne Derya’nın da bilinciyle karşı çıktığımızda, kadın ve nefret cinayetleri ile bilumum kadına ve LGBTİ’lere yönelik şiddete Gülizar kadar öfke duyduğumuzda, Kürt kadın olmanın tüm bunların yanı sıra eziyete çevrilmesine Fatma kadar ateş topu olarak karşılık verdiğimizde, kadın düşmanlarının karşısında Nurşen kararlılığıyla çıktığımızda ve de en önemlisi Sefagül olup kadın özgürlük mücadelesini sözden “eylem”e geçirdiğimizde, gerçek anlamda Beşler’i anmış ve yaşatmış olacağız.

Şimdi önümüze bakma zamanı! Beşler’imizin cenazesinden kaynaklı 7-8 Haziran’dan 21-22 Haziran’a ertelediğimiz kadın buluşmasına en iyi şekilde hazırlanmalıyız. Uzun süredir yaşadığımız sorunları (iletişim, kurumsallaşma vd.) aşmak için önemli bir adım olan bu buluşmayı, Beşler’e atfediyoruz. Hazırlıklarımız ve almayı hedeflediğimiz verimin de buna uygun bir enerji ile olması gerekiyor. Bu kadın buluşmamızda iki temel konuyu ele almıştık: İlki, “kadın beyanı esastır” ilkesi; ikincisi ise “kurumsallaşma”…

Seçtiğimiz konuların ne kadar önemli ve güncel olduğunu son günlerde tartışılan ve bir kısmı Meclis’ten geçen “Cinsel Saldırı Suçları Yasa Tasarısı”, daha doğrusu kadın ve çocuğa yönelik cinsel saldırılara karşı görece ceza artırımı getirerek boyanan torba yasadan da görmekteyiz. Bu torba yasanın, devletin son günlerde çocuklara yönelik suçlarla ilgili göz boyama taktiğinin bir sonucu olduğunu söylemeye gerek yok. Ancak bu yasa tasarısının fos olduğunu, sadece cinsel saldırıya uğrayan kadın ve çocuğun beyanını esas alan bir düzenlemeye yer vermemesinden bile anlayabiliriz.

Kadın kurumlarının “Sözde ceza artırımı, özde cezasızlık” diyerek karşı çıktığı bu yasa tasarısını bizlerin de iyice incelemesi gerekir. Çünkü bu yasa ile daha önce taciz ve tecavüzü birlikte içeren çocuklara yönelik cinsel istismar suçu, “taciz” ve “tecavüz” olarak ayrıştırılıyor ve “taciz” söz konusu olduğunda ceza indirimine gidiliyor. Kadın ve çocuk beyanını zaten esas almayan erkek adalet sisteminde daha önce var olan suça maruz kalanları ruhsal ve bedensel açıdan zarar görüp görmediklerine dair araştırmalar, yeni kanun ile yasadan çıkartılıyor. Yani kadın ve çocukların beyanına inanmayan devlet, cinsel suçlara maruz kalanlara artık ruhsal ve bedensel olarak araştırma süreci vermeyecek!

Diğer yandan cinsel suç işleyenlere “tıbbi müdahalelerin” olabileceğine dair eklenen maddelerle cinsel suç işleyenlere “suçlu” değil, “hasta” muamelesi yapılacak ve bu da yeni ceza indirimlerine neden olacak. Kadın ve de özellikle de çocukların cinsel saldırıları kavrama, bunun bilincine varma, bunu ifade etme, paylaşma ve son olarak da bununla ilgili adli mercilere şikayette bulunmasının zorluğu bilinmesine rağmen; bu yasayla şikayet süresi 6 ayla sınırlandırılıyor.

Kadın düşmanlığının nadir örneklerini sergileyen erkek egemen devlete karşı verilecek mücadelenin adıdır Beşler… 21-22 Haziran’a yürürken yüzümüzü kadın mücadelesine dönmeli ve bu kadın düşmanlıklarına Beşler’in cesareti ile karşı çıkmalıyız! Hem de tüm gücümüzle…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu