Makaleler

Dış politikanın emekçiler cephesinden okunması

13 yıllık iktidarı 7 Haziran seçimleri ile devrilen AKP iktidarı; artık sürdürülemez olan dış politikasında adeta yaralı hayvan gibi son bir çırpınışla toplumu “terörize” ediyor. En son Suruç’ta yaşanan-yaşatılan katliamla 32 devrimci hayatını kaybetti. Bu katliam birçok açıdan okunabilir. Erdoğan’da cisimleşen egemenler, eski devlet reflekslerini devreye sokup, 7 Haziran’ın yenilgisini bu tür katliamlarla kazanca dönüştürmenin peşindedir. Diğer bir açıdan ise kapitalist emperyalist sistemin, bölgede Kürt ulusunun kazanımlarını yok etmek amacıyla ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikasının bir sonucudur. Yine son iki yıldır devam eden “çözüm süreci” başından beri Uusal Hareketin tasfiyesini ve teslimiyetini amaçlamakla beraber Kürt halkı için çözüm umudu taşımaktadır. Bu umut seçimde HDP’ye güveni artırırken AKP’ ye yenilgiyi tattırmıştır.
Bir tragedya  olarak sahnelenen Suruç katliamının hemen ardından adeta zihinleri bulandırırcasına sözde kendi beslemesi DAİŞ ‘e operasyon adı altında başta Ulusal Hareket olmak üzere devrimci ve demokrat kurumlara baskı yapıldı/yapılıyor. Bir algı operatörü olan medya da görevini layıkıyla yerine getirdi.
Burada altı çizilmesi gereken en önemli nokta; egemenlerin savaş çığırtkanlıklarının altında yatan ve özünde toplumun, tüm emekçileri nasıl manipüle edildiğidir. Son bir yılda ekonomideki gerileme, işçi sınıfının grev, işgal ve direnişleri ile karşılanmıştır. İşçi cinayetleri ve taşeron çalıştırma sistemi gittikçe artmıştır. Metal sektöründe, çoğu uluslararası tekeller olan fabrikalardaki işçi grevleri sermaye iktidarını oldukça sarsmıştır. Bu sektörlerdeki direnişler, AKP hükümetini efendileri karşısında zor duruma sokmuştur. Buradan yola çıkarak savaş politikalarının bir diğer yönünün de işçi ve emekçiler arasında şoven milliyetçi duyguların artırılmasına dönük olduğunu görülmesi gerekmektedir. 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda yükselen işçi hareketlerini manipüle etmek amacıyla ülkelerin, içeride pompaladıkları milliyetçilik politikalarının savaşın egemenler açısından başka bir kazanım olduğu görülebilir. Başta Kürt ulusuna yönelik olmak üzere tüm ezilen halklara yönelik ırkçı şoven politikaların son dönemde artması tesadüf olarak değerlendirilemez. Çeşitli milliyetlerden işçi ve emekçiler, bu zehirle adeta uyuşturulmuş ve enternasyonal özne olma özelliğinden uzaklaşmıştır. Bu tür yapay ayrımlarla işçi ve emekçilerin hak mücadeleleri bir bölünme durumu yaşamaktadırlar. Son dönemde mevsimlik işçiler ve Suriyeli göçmen işçilere yapılan saldırılar buna örnek gösterilebilir.
Suruç katliamından sonra yapılan baskınlarda yüzlerce devrimci, demokrat ve yurtsever emekçi gözaltına alınmış, birçoğu tutuklanmıştır. Baskın yapılan yerlerden biri de Eğitim-Sen genel merkezidir. Tarihi baskı, zulüm, işkencelerle ve bunlara karşı fiili mücadelelerle geçmiş bir sendikaya yapılan baskı, kuşkusuz kamuoyu nezdinde yaratılmak istenen algının bir parçasıdır. AFAD tarafından kimlikleri bilinen hatta polisin bile haberdar olduğu Kobanêli yaralıların terörist gibi gösterilmesi algının ne kadar planlı olduğunu gözler önüne sermektedir. Hele de bu durumun 3 Ağustos’ta başlayacak olan kamu emekçilerinin toplu sözleşme dönemine denk getirilmesi komploya yer bırakmayacak kadar yaşamsaldır. Yandaş sendikalara yol vererek emekçileri bölen iktidar zihniyeti, burada da benzer bir oyunu sahneye koymuştur.
Tüm bu savaş politikalarından, katliamlardan, baskılardan kurtulmanın tek yolu işçi ve emekçilerin topyekûn mücadelesidir. İşçi ve emekçiler tüm ezilen halklarla bir arada yaşama iradesini gösterdiği oranda kendi mücadelesine sahip çıkacaktır. Yaratılan milliyetçi-şoven dalganın panzehiri sınıfın enternasyonal yönelimidir. Unutulmamalı ki; içerdeki dalgayı sakinleştirmek isteyen egemenler, yarattıkları düşmanlarla işçileri hak arama mücadelesinde gruplara ayırmaktadır. Bugün her zamankinden daha fazla mücadeleye, daha fazla sokağa ihtiyacımız vardır. Bu, her DDSB’linin görevidir. 7 Haziran’da ortaya çıkan birlikte mücadele etme iradesinin önemini kavrayarak araç ve yöntemlerimizi gözden geçirmeliyiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu