Güncel

‘Delillerin karartılması devletin parmağını gösterir’

Şenyaşar ailesinin avukatı Gökhan Dayık, davaya ilişkin konuştu

Şenyaşar Ailesi’ne dönük saldırıyla ilgili Malatya’daki davadan çıkan kararların “algı yaratmaya dönük” olduğunu söyleyen aile avukatı Gökhan Dayık, hastanede yaşananlara dair 3 yıldır gizli yürütülen soruşturma dosyasında kamera görüntülerinin bulunmadığı yönünde yansıyan kimi bilgilere ilişkin, “Delillerin karartılması devletin bizzat bu işte parmağının olduğunu gösterir” dedi.

Urfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının Şenyaşar Ailesi’ne ait işyerine saldırısı ile başlayıp, yaralıların kaldırıldığı Suruç Devlet Hastanesi’nde devam eden olaylarla ilgili yargılamada geçtiğimiz 2 Nisan günü karar çıktı. Yaşanan olaylarda baba Hacı Esvet, çocukları Adil ve Celal Şenyaşar ile birlikte AKP’li vekilin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız yaşamını yitirmişti. Şenyaşar ailesi avukatlarının itirazlarına rağmen, işyerinde ve hastanede yaşananlar olmak üzere iki ayrı soruşturmaya konu edinen olayların işyeri kısmı ile ilgili Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13 kişi hakkında iddianame hazırlanmış, Urfa 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava daha sonra “güvenlik” gerekçesiyle Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde taşınmıştı.

Davanın görülen 7’inci duruşmasında saldırılarda babası ve iki kardeşini yitirip, kendisi de yaralı olarak kurtulan tutuklu Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl 9 ay hapis cezası ile 600 TL adli para cezası verildi. Dosyanın diğer tutuklu sanığı olan AKP’li vekilin kardeşi Enver Yıldız’a da müebbet hapis cezası verilip, bu ceza “ağır tahrik” indirimi uygulanarak 18 yıl hapse çevrildi.

Yaşanan olayların hastane kısmı ile ilgili “gizlilik” kararı konulan soruşturma ise, 2 yıl 10 aydır sonuçlanmış değil. Mahkemeden çıkan bu kararı adil bulmayan Şenyaşar Ailesi, diğer soruşturmanın bir an önce sonuçlanması için 28 gündür Urfa Adliyesi önünde “adalet” arayışında.

Mahkemeden çıkan kararla kendileri için yeni bir sürecin başladığını belirten Şenyaşar Ailesi avukatı Gökhan Dayık ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Urfa Şubesi Başkanı Ali Arslan bugüne kadar yaşananlara dair detayları Mezopotamya Ajansı’ndan Lezgin Tekay’a anlattı.

Soruşturmanın ikiye ayrılması yanlıştı

Yargılaması yapılan dosyanın esasını etkileyecek birçok taleplerinin reddedildiğini dile getirerek sözlerine başlayan Şenyaşar Ailesi avukatı Gökhan Dayık, mahkemenin eksik karar verdiğini belirtti.

Av. Dayık, nedenini ise “Soruşturma aşaması ikiye ayrılarak dava açıldı. Onun üzerinden bir hüküm kuruldu. Ama baktığımızda olay işyerinde başlayıp hastanede devam eden bir olaydı. Bunun ayrılması verilecek hükmü de etkileyecekti. Bu nedenle biz başından beri bu soruşturmanın ikiye ayrılmasının yanlış olduğunu, bunun bir bütün olarak yürütülmesi ve davanın bu şekilde sürdürülmesi gerektiğini söyledik” sözleriyle açıkladı.

Olayın başından bu yana adil bir yargılama yapıldığı duygusunun dosya avukatlarında oluşmadığını ifade eden Av. Dayık, “Çünkü bizler bu süreçte ülkenin Cumhurbaşkanı’nın ve İçişleri Bakanı’nın müvekkillerimizi terörize edecek şekilde açıklamalar yaptıklarına şahit olduk. Bu ortamda yargının adil bir yargılama yapması zaten düşünülemez” diye konuştu.

Başsavcı ‘siyasi baskı var’ dedi

Dava soruşturma aşamasındayken görüştükleri Urfa Cumhuriyet Başsavcısı’nın kendilerine ‘Üzerimde siyasi baskı var. Bana zaman tanıyın, ben elimden geleni yapıyorum, delilleri topluyorum’ dediğini paylaşan Dayık, “Bu sözler adil yargılamanın olmadığının kanıtıdır” dedi.

Av. Dayık, mahkeme heyetinin verdiği cezalar ve uyguladığı indirimlerin gerekçelerine ilişkin ise şunları ifade etti: “Mahkeme, ‘olayın kim tarafından başlatıldığı tam tespit edilemedi’ diyerek, her iki tarafa da ağır tahrik indirimi yaptı. Oysaki kamera görüntülerinde açık bir şekilde görünüyor. Olayı başlatanların vekilin ve akrabalarının olduğu açık bir şekilde görülmesine rağmen, o durumun net olmadığından bahisle bu indirimi yaptı. Tabi bizce bu indirimin yapılmaması gerekiyordu. Sonuçta bizim müvekkilimizin işyerinde bir saldırı oluyor ve kalabalık bir topluluk, müvekkilimizin ailesi orada öldürülüyor.”

Cezalarla algı yaratıldı

Yargılanan Yıldız Ailesi’ne mensup diğer aile fertlerine verilen cezalar üzerinde de duran Dayık, “Verilen cezaların hepsi sırf ‘bir ceza verdik’ demektir. İşte biz adaleti sağladık demek için verilmiş cezalar. Bu verilen cezaların çoğunun da bir yatarı yok. Benim fikrime göre; ‘Biz adil bir yargılama yaptık. Her iki tarafa da ceza verdik. Burada yargılanan 10 kişi vardı, hepsine de ceza verdik’ demek için verildi. Bu algı için yapıldı” diye konuştu.

Yine hastanede yaşanan olaylarla ilgili soruşturmada 2 yıl 10 aydır iddianamenin hazırlanmamış olmasının kendilerinde ciddi endişeler yarattığını kaydeden Dayık, bu endişelerini şöyle dile getirdi: “Şimdi gizli bir şekilde devam eden soruşturmada hangi evraklar bu süreçte eklenmiştir, hangi deliller toplanmıştır ya da gereği yapılmış mıdır hiçbir fikrimiz yok. Bu nedenle bir savunma gerçekleştiremiyoruz ve sürekli bekleme pozisyonunda kalıyoruz. Biz buna karşı zaten birçok defa itirazda bulunduk. En son geçen hafta yine başvurduk, reddedildi. Buna istinaden o karara itiraz edip oradan da bir netice alamazsak Anayasa Mahkemesi’ne başvurmayı düşünüyoruz.”

Davadan bir karar çıktı tabi bu davanın bittiği anlamına gelmiyor

İşyerinde yaşanan olaylarla alakalı bütün evrakların dosyaya eklendiğinin söylenemeyeceğini vurgulayan Dayık, “2,5 yıl sonra bir tanık beyanı dosyaya girdi. Bunun gibi birçok evrak vardır belki. Biz gizlilik kararı devam ederken soruşturma dosyasının içeriğini görmediğimizden kaynaklı yorum yapamıyoruz ama mantıken bir soruşturma dosyası ayrılmışsa, içeriğiyle ilgili olan kısımların diğer dosyada kalma ihtimali yüksektir” diye konuştu.

Av. Dayık, gizlilik kararının devam etmesinin kendilerinde dosyanın ‘faili meçhul’ bırakılmak istendiği hissiyatına yol açtığını da dile getirdi.

Hastanede yaşananlara dair soruşturmada kamera görüntülerinin bulunmadığı yönünde yansıyan kimi bilgiler üzerinde duran Dayık, “Bu delillerin karartılması devletin bizzat bu işte parmağının olduğunu gösterir. İktidar gücünü elinde tutan kişilerce delillerin yok edildiği, en azından bunların gözetiminde iktidar gücüyle yapıldığının kanıtıdır. Yargılama aşamasında da bunu bizzat bizler gözlemledik” ifadelerini kullandı. Dayık, son olarak “Müvekkilimiz hakkında aile fertlerinden 3 kişiyi kaybetmesine rağmen 37 yıl 9 ay hapis cezası ile 600 TL adli para cezasına hükmedildi. Diğer tutuklu Enver Yıldız 18 yıl hapis cezası aldı. Bu asgari bir hukuk bilgisine sahip insanlarda bile burada bir adalet çıkmadığı hissini uyandırıyor. Davadan bir karar çıktı tabi bu davanın bittiği anlamına gelmiyor” dedi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu