GüncelLGBTİ+Makaleler

GÜNCEL | “Kadın Düşmanı Politikalara Karşı Kadın Hareketi Ne Yapacak” Sorusuna Bazı Yanıtlar

"Her ne kadar kadın mücadelesi seçimlere sığdırılamaz demiş olsak da pratik faaliyetin ve zamanın kısıtlı olmasından kaynaklı tartışmalar yoğunlaştırılıp bir harekete dönüşemedi."

Kadın hareketinin özneleri seçim sonrası açığa çıkan tabloyu değiştirmek için yaz başında başlattığı tartışmalara devam ediyor. Seçim öncesi Kadınlar Birlikte Güçlü (KGB) tarafından “Bizim mücadelemiz sandığa ve seçime sığmaz” mottosuyla başlayan tartışmalarını sürdürüyor.

Deprem ve esas olarak da seçim gündemiyle ara verilen, verilmek zorunda kalınan tartışmaya KBG devam ediyor. Seçimden hemen sonra biraraya gelip, dağılan tabloyu kadınlar cephesinden toparlamak için yeni bir tartışma dizisi başlatılmıştı. Yaz başından bu yana devam eden ancak yazın dağınıklığı ile bu tarihlere bırakılan tartışmalar kadın hareketi cephesinden önemli bir yerde duruyor. Dediğimiz gibi başlayan bu tartışmalar seçim öncesi çeşitli buluşmalarla başlamıştı. Ancak seçimdeki “kurtuluş” havasının pek çok kadını ve kadın örgütünü etkilemesiyle veya seçime dair farklı bakış açıları nedeniyle zorunlu bir ara verilmişti. Her ne kadar kadın mücadelesi seçimlere sığdırılamaz demiş olsak da pratik faaliyetin ve zamanın kısıtlı olmasından kaynaklı tartışmalar yoğunlaştırılıp bir harekete dönüşemedi.

Şimdi tartışmalar yeniden hız kazanmış, mevcut tıkanıklığı kadın hareketinin aşması için canhıraş uğraş verilmekte. 14 Mayıs seçimlerine dönecek olursak, kabul etmek gerekir ki; AKP-MHP ve yedeklerindeki gericilerin, seçimle “rıza üretmenin” “keyfi” ile başta LGBTİ+lara ve kadınlara olmak üzere saldırıları arttı. Tabi Mehmet Şimşek liderliğindeki ekonomi “yönetiminin” derin yoksullastırıcı hedefi ile saldırıların bir araya gelmesi, toplumunun zapturat altına alınmasını beraberinde getirdi. Toplumsal mücadelenin, devrimci, yurtsever özneler başta olmak üzere mücadele dinamiklerinin gerilediği bir tablo durumu özetlemektedir. Bu gerileme hala en dinamik kesim olan kadınlar açısından geçerlidir.

Mücadelenin toplamındaki mevcut tıkanmadan kadın hareketi azade değildir. Kimi eylemler yapmış olsa da birçok kez tartışmasına rağmen henüz yolunu tam oluşturamamıştır ve kadın hareketi bu tıkanmanın sonuçlarını yaşamaktadır.

Diğer taraftan derin ekonomik kriz, yoksullaşma, zam cenderesi, işçi sınıfının “Belirli Süreli İş Sözleşmesi”, sendikal haklarının polisin ve patronların ağır saldırıları ile engellenmeye çalışılmasına karşılık geniş emekçi kesimlerinde, kadın ve LGBTİ+larda çok ciddi bir rahatsızlık vardır. Kadın hareketi veya özelde KBG bunu görmektedir. Bu canhıraş çalışma, biraraya gelme, çeşitli davalara çağrı, AKP-MHP’nin saldırılara karşı neler yapılabileceğine dair tartışmaları sürdürürken, açıklamalar yaparak cevap olmaya çalışıyor.

“Kutsal aile” safı ile kutuplaştırma siyaseti

LGBTİ+lar ve kadınlar her anlamda devletin ilk hedefinde her zamanki gibi. “Aileyi güçlendirmek, toplumsal değerleri korumak” amacıyla düzenlenen Aile Çalıştayları’nın; İstanbul Sözleşmesi’ne, Nafaka Hakkına, 6284’e yönelik saldırıların, LGBTİ+ düşmanlığının ardından gelmesi tesadüf değildir. En fazla ses çıkaran ve direngen olan LGBTİ+lar ve kadınların tüm hakları gasp edilerek sindirilmeleri hedeflenmektedir. Aile Çalıştayları tam da ataerkinin planlı ve sistematik saldırılarının bir parçasıdır.

Daha ilk okulda “Aile toplumun en küçük yapısıdır” şeklindeki öğreti ile önemine değinir ve kutsama ta burada başlar. Buradan bakacak olursak erkek egemen devlet için gerçekten de öyledir, en küçük yapı üzerinden toplum kontrol altına alınır ve kadına yönelik her türlü şiddetin ve kadın emeğinin görünmezleştirildiği, yok sayıldığı ve acımazsızca sömürüldüğü “en küçük yapı” ile toplumun, işçi sınıfının kontrolü başlatılır. Toplumun yarısı zaten “aile” ve onun reisi üzerinden sömürülmekte, her türlü baskı politikasının uygulandığı yer olarak seçilmektedir.

Bugün Aile Çalıştayları, AKP açısından “isabetli” bir politik hamle olmaktadır. Kutsanan aile üzerinden ekonomik kriz, yoksulluk örtülürken, toplumun kutuplaştırılması sağlanmaktadır. Onu bozan herşey hedefe konularak bu kutuplaştırmanın kolayca yapılması sağlanmak istenecektir. 81 ilde müdürlüğü, koordinasyonunda gerçekleştirilen Aile Çalıştayları gizli yapılarak, burjuva muhalefet partilerden bile saklanarak karşı seslerin çıkma ihtimali yok edilmek isteniyor. Çünkü buradan çıkacak LGBTİ+ düşmanlığı başta olmak üzere kadın düşmanı politikalar “kutsal aile ve buna saldırılar” savı ile daha kolay planlanacaktır.

AKP’nin aile çalıştayları neye hizmet etmektedir?”

Genel seçimlerin ardından hemen yerel çalışmalara başlanacağını söyleyen R.T.Erdoğan’ın sözlerini emir olarak yerine birçok mahallede ev çalışması ile getirilmeye yaz başında başlanmıştı. Ev ve birebir çalışma açısından devrimcilere “taş çıkaran” AKP iktidarı, Nafaka hakkına yönelik saldırı, 6284. yasanın kaldırılması tehdit ve hazırlıklarını sürdürürken yoksullaşan halkı “ailenin parçalanmasına izin vermeyeceğiz” diyerek konsilide etmektedir.

Ve tabiki yerel seçimler için bu argümanla güçlü bir alan yaratmanın peşindedir. Gizli saklı yapılması, yandaş barolar dışında herhangi bir baroya dahi haber vermemesi, hiçbir kadın örgütünün haberinin olmaması başka nasıl izah edilebilir?

Ancak kimi kadın örgütü cephesinden, AKP’nin “aileyi kimse parçalayamaz” sözleri ve çalışmalarının karşılık bulduğu bir ortamda “aileyi yıkacağız” minvalinde gelişebilecek keskinlikte bir çalışmanın “kutsal aile” duvarına çarpma kaygısı haklıdır. Tersinden “ailenin demokratikleştirilmesi” politikası mevcut durumda mümkün değildir dahası ataerkinin yapıtaşı “uzlaşma” tehlikesi üzerine de düşünmek gerekiyor. Dolayısıyla doğru bir şiar ve doğru bir politika ile buna karşı birlikte mücadele etmek, kadınlara kalın zincirler vuran, LGBTİ+ların varlığını tehdit eden ataerkinin “yapı taşı” ile uzlaşmamak tartışmanın diğer tarafında olmak için önemlidir.

Kadınlara ulaşmak için birebir temas önemli

İçinde kadına yönelik şiddet sarmalını büyüten, kadın emeğinin sömürüsünü derinleştiren, ikili cinsiyet sistemini inşa eden bu yapı hedefe alınmalıdır. Ancak mevcut ekonomik kriz ve bu krizin en fazla vurduğu kadınlara “aile lanetlidir” üzerinden değil de “aile dediğimiz yer şükrettirildiğimiz, şiddete, sömürüye boyun eğdirildiğimiz bir yer”, “bizi sınırlara hapseden, yalnızlaştıran bir yapıdır” gibi bir yerden bir dil kullanarak kadın hareketi ortaklaşıp yol alabilmelidir. Yani ekonomik kriz ve bunun sonucu olarak kadın yoksulluğu, hayat pahalılığı, zamlar üzerinden yaklaşmak, var olan düşmanlaştırıcı politikalarla da mücadele ederek ve belki iki başlıkğı birleştirip ortak bir mücadele hattında birlikte yol alabiliriz. Ve doğru bulduğumuz ancak çok da ısrarlı ve istikrarlı yapamadığımız birebir temas ile ancak derdimizi doğru anlatabiliriz.

Ajitasyon/propaganda için belli karşılığı olsa da basın açıklamaları, imza kampanyaları kadınlarla birebir temastaki kadar etkili değildir. Bunun kadın hareketi farkında aslında, o nedenle pazarlar, atölyeler daima uğrak yerimiz olmuştur ancak istikrarlı ve sistemli bir çalışma ile örgütlenebiliriz.

Türkiye kadın hareketi için söylediklerimizin bir parçası olan kadın hareketimiz için de geçerlidir. Onlarca kadınla temasımız var ancak derli toplu bir hale getirmek için daha sistemli ve daha örgütlü bir çalışma bizim için de elzemdir. Bu vb. bir çalışma kadın öncü gücümüzün attığı adımlara paralel bir konumlanışı da beraberinde getirecektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu