Güncel

Sıkıştıkça “dokunuyorlar”!/Zimanê Azadî

Kürt ulusal sorunu birçok açıdan burjuva siyasetin turnusol kağıdı olmaya devam ediyor.

Bu turnusol kağıdının kendisini gösterdiği son olay BDP milletvekillerinin PKK’lilerle kucaklaşması oldu. Bu görüntüler üzerine herkes gerçek kimliğini ortaya koydu.

Liberallerin, Türk şovenizminin bayrağını nasıl dalgalandırdıklarını “’90’lara asla dönmeyiz” diyenlerin, 9 BDP milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasına öncülük yaptıklarını yani gerçek yüzlerini görmüş olduk.

Bu görüntülerle birlikte bir kez daha milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması tartışmasına da girmiş olduk.

Saldırılar artıyor

AKP, Kürt sorununa ilişkin “çözümü” olan teslimiyet ve ulusal haklardan vazgeçilmesini Kürt Ulusal Hareketi ve Kürt siyasetine dayatmıştır. Bu dayatma kabul edilmeyip, direnişle karşılaşınca da saldırmaya başlamış ve saldırıları her geçen gün tırmandırmıştır.

Partisinin üyelerinin, il başkan ve yardımcılarının PKK tarafından kaçırılmasından şikayetçi olan başbakan legal alandaki Kürt siyasetçilerinin tutuklanıp yıllarca hapiste tutulmasını her durumda savunmuştur.

BDP’nin binlerce üyesi, devletin Kürt ulusal sorununu çözme adına geliştirilen saldırı konsepti kapsamında gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. İl ve ilçe örgütlenmeleri, gençlik ve kadın kolları çalışamaz hale getirilmek istenmiş, her vesileyle örgütlenmelerine saldırılmıştır.

Devletin medet umduğu bu saldırıların Kürt halkının özverisiyle önemli ölçüde bertaraf edildiği söylenebilir. Nitekim bu saldırılara rağmen BDP, 12 Haziran seçimlerinden tabanını genişletmiş, oy oranını yükseltmiş ve 36 milletvekilini meclise göndermiş olarak çıkmayı başarmıştır. Fakat devlet, halk nezdindeki bu başarısızlıklarına rağmen saldırılarını daha da tırmandırmıştır.

Daha geçtiğimiz hafta BDP Bingöl il binası polis gözetiminde bir grup ırkçının saldırısına maruz kalmış, Elazığ ilçe yöneticisi ise ağır bir şekilde darp edilmiştir. Yine geçtiğimiz hafta Mersin’de BDP yönetici ve üyelerine yönelik operasyonda onlarca Kürt siyasetçi ve emekçi gözaltına alınarak tutuklanmıştır.

Bundan öncesinde de Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin gasp edilmesi, 5 BDP’li vekilin rehin olarak tutulmaya devam edilmesi, KCK operasyonları kapsamında Wan Belediye Başkanı’nın da aralarında bulunduğu birçok BDP’li belediyeye operasyon yapılması, Kürt siyasetçilerine yönelik saldırıların durmayacağını göstermekteydi.

Nihayetinde milletvekillerine yönelik fiili saldırılar yapılmaya başlandı. Sevahir Bayındır’ın aylarca hastanede tedavi görmesine neden olan saldırı, Aysel Tuğluk’un hedef alındığı bir gaz bombası kovanının Wan il yöneticisine isabet etmesi ve bu yöneticinin hayatını yitirmesi, milletvekili seçilen BDP’liler hakkındaki yargılamaların devam ettirilmesi, savcılık fezlekelerinin genel kurula getirilmesi tehdit ve tartışmaları, 14 Temmuz Amed mitinginin yasaklanması ve sonrasında Pervin Buldan’ın ayağından hedef gözetilerek gaz bombası ile vurulması, aylarca tedavi görmesini gerektirecek şekilde yaralanması, Gültan Kışanak’ın yerlerde sürüklenmesi olayları ve son olarak Sebahat Tuncel’e 8 yıl 9 ay hapis cezası verilmesi bu saldırılardan sadece en öne çıkanları.

“Dokunulmazlık”

tahammülsüzlüğü

Yani devlet, BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını fiilen zaten tanımamaktadır. Sadece henüz ülke içine ve uluslararası kamuoyuna “Demokratik kanallar açık, demokratik mücadelenin önünde engel yok” görüntüsü verebilmek için milletvekilliği sıfatını ellerinden alıp, tutuklanmalarının önünü açmış değildir.

Fakat gelişen süreç ve tüm saldırılardan Kürt siyasetinin güçlenerek çıkması ve saldırı dışında başka bir alternatif üretilememesi nedeniyle AKP demokratiklik aldatmacası için kaldırmadığı milletvekilliği dokunulmazlığına dahi tahammül edemez hale gelmiştir.

Nitekim BDP’lilerin PKK’lilerle kucaklaşmalarının çok öncesinde de BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması dillendirilmekteydi. PKK’lilerle kucaklaşma, AKP’nin zaten adım adım ilerlettiği bir sürecin son aşamasında gerçekleşmiştir.

Bu yüzden AKP için bu kucaklaşmanın BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırma amacına bahane ve meşruiyet yaratması dışında bir anlamı yoktur. Süreci bütünüyle görmeyenler, dokunulmazlık tartışmasını PKK’lilerle kucaklaşma ile açıklayanlar yanılırlar.

Tüm bu saldırı sürecinde başbakanın temel söylemi “ya Kandil ya meclis” eksenindeydi. Kürt halkının ve siyasi hareketinin 30 yılı aşan siyasi mücadelesini “hem o, hem diğeri” üzerine şekillendirdiği bilinen bir gerçek. Buna rağmen “ya o, ya bu” dayatmasını temcit pilavı gibi sürekli Kürt halkının önüne sürmek, boş demagojik bir söylemi farklı şekillerde sürekli olarak yinelemek çözüm üretmeyecektir.

“Terörle arana mesafe koy”, “terörü kınamazsan görüşmeyiz”, “ya meclis ya Kandil” vb. söylemlerin hepsi AKP’nin Kürt siyasetini kendi belirlediği rotaya çekme çabasıdır. Ne kadar boş bir çaba olduğu da pratikle sabittir.

Onların tek “çözümü” saldırıdır

Değil 30 yıl, kaç yıl geçerse geçsin, halktan yana bir çözümü olmayanların üretecekleri tek çözüm saldırı olacaktır. Onlar savaş, kara propaganda, yalan ve ölüm kusacaklardır. 30 yılı aşkındır yaptıkları bu. Onların tarihlerini tekrarlamaktan başka çözümleri de yok. Fakat Kürt ulusal mücadelesi, 30 yıl öncesine oranla oldukça ilerlemiş ve önemli kazanımlar elde etmiştir.

Bir kez daha yoğun saldırılarla karşı karşıya olan Kürt Ulusal Hareketi bu saldırıları da boşa çıkaracak ve gelişimini devam ettirecektir. BDP’lilerin meclisten atılması tehdidiyle ilgili olarak “Atsınlar da görelim. Biz halk olarak kimseye muhtaç değiliz. Savaşı çirkefleştiren, her türlü etik değeri ayaklar altına alarak sürdüren karşı tarafın zihniyet yapısıdır. Bu konuda halkımızın göstermiş olduğu büyük kararlılık vardır, direniş vardır” açıklamasında bulunan Murat Karayılan böyle bir durumda “HPG’nin de Kürdistan’da AKP’nin tüm siyasetçi ve parlamenterlerini tutuklama hakkının doğacağı” uyarısında bulunuyor. (Bknz: 18.09.2012 tarihli Özgür Gündem gazetesi) Bu kararlı duruşun devam etmesi halinde kaybedenin ulusal inkar ve imha politikasının sürdürücüleri olacağı açıktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu