GüncelMakaleler

ANALİZ | Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Kuruluşu (2/2)

Ayaklanma Gürcü ve Ermeni Bolşevikler önderliğinde hızla yayılmış ve devrim nihai zaferle sonuçlanmıştır. Azerbaycan’da da gerici Musavatlar alaşağı edilir ve orada da Sovyet iktidarı yeniden tesis edilir.

Ermenilerin soykırım öncesi toprakları iki fetihçi devletin ilhakı altındaydı. Biri tarafından soykırımla yok edildiler.

Diğer ilhakçı devlet Rusya idi. Çarlık Rusyası 1774 yılında Osmanlılarla yaptığı savaşı kazanır ve Küçük Kaynarca Anlaşması ile Ermeni topraklarının bir bölümünü kendi sınırlarına dahil eder.

Ayrıca 1828 tarihinde İran’la yaptıkları savaşı da kazanarak, İran sınırlarındaki Ermeni topraklarının önemli bölümünü de Türkmençayır Anlaşması ile kendi tahakkümleri altına alırlar. Böylece Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu dışında, bir başka ilhakçı ve monarşist bir devletin, Çarlık Rusyası’nın hükmü altına girerler.

Çarlık Rusyası da Osmanlı devleti gibi birçok ülkenin topraklarını işgal etmiş ve ortaçağın karakterini taşıyan bir devlettir. Ekim Devrimi öncesi Rusya böyle bir devletti.

  1. yüzyılın başlarında bilindiği gibi Rusya’da önemli gelişmeler olur. Komünist ve devrimci hareketler oluşur ve Çarlık yönetimine karşı mücadele verilir. Bu mücadelede ciddi saflaşmalar ve ayrışmalar olur. Bunlar içerisinde en göze batan Bolşevik-Menşevik saflaşmasıdır. Bolşevik Partisi önderliğinde 17 Ekim Devrimi olur ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurulur.

SSCB, emperyalistler arası paylaşım savaşının devam ettiği koşullarda kurulur. Burjuvazi tarih sahnesine çıktığından bu yana ilk kez iktidarı kaybetmiştir. Bu durum tüm emperyalist devletleri ve onlara bağımlı gerici güçleri ürkütür.

Devrimin hemen akabinde Sovyetler Birliği’ne saldırıya geçerler. İlk saldırıyı yapan 1. Paylaşım Savaşı’nın Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun oluşturduğu İttifak Devletleri blokudur. 1918’in başlarında Sovyetler Birliği’ne saldırıya geçerler ve birçok yeri işgal ederler.

Bu saldırının olduğu dönem Sovyet Devrimi yeni olmuş, sosyalizmin inşasına daha geçilememiş, önceki çökmüş sistemin yıkıntıları ve tahribatları daha giderilememiş, askeri ordu daha oluşturulamamıştır. Kısacası devrim sonrası devralınan bir enkaz söz konusudur.

Bunun üzerine Sovyetler Birliği yönetimi Almanya ile barış anlaşması yapar. 1918’in şubat ayında sonuçlanan Brest-Litovsk Anlaşması sonucu Rusya sınırları içinde yer alan Polonya, Letonya, Estonya, Beyaz Rusya Almanya sınırlarına dahil edilir.

Ukrayna ise Almanya’nın vasalı olarak kabul edilir. Kafkasya’da ise Kars, Ardahan, Artvin ve Batum Osmanlı Devleti’ne verilir. Ancak bu anlaşmayla yetinmezler ve anlaşma dışında bazı yerleri daha işgal etmek isterler. Ancak Almanya ve müttefikleri 1918’in sonlarında paylaşım savaşını kaybettiklerinde işgal ettikleri topraklar, rakipleri olan Antant devletleri ittifakı içinde yer alan İngiltere, Fransa, Japonya ve Amerika devletleri tarafından işgal edilir.

Görüldüğü gibi 17 Ekim Devrimi sonrası Sovyetler Birliği tüm emperyalist haydutların saldırısına uğramıştır. Ki bu duruma ilgili, Ermeni sorununa daha ileride değineceğiz. Ancak şu kadarını belirtelim: Kuzey tarafında Polonya dışında işgal edilen ülkeler verilen mücadele sonucu Sovyetler Birliği sınırları içinde kalacaktır. Kafkasya’da Kars, Ardahan, Artvin Türkiye sınırları içinde kalırken, işgal edilen diğer Ermeni toprakları, Azerbaycan ve Gürcistan toprakları Sovyetler Birliği içinde kalacaktır.

Kısacası Brest-Litovsk “soluk alma molası” olmuştur.  Kafkaslar’la ve özellikle Ermenistan’la ilgili bölümlere daha detaylı değineceğiz.

Emperyalist Çıkarlarla Birleşen Osmanlı’nın Yayılmacı Politikası

Almanya’nın müttefiki Osmanlı Devleti Brest-Litovsk Anlaşması’yla yetinmez. İmza attıkları anlaşmayı ihlal ederler.

Amaçları Balkanlar’da ve Afrika’da kaybettikleri toprakların boşluğunu, Kafkasya ve Orta-Asya işgalleriyle doldurmaktır. Bu Pan-Turanizm (Pan-Türkizm, Pan-İslamizm) doktrinidir. Müttefikleri Almanya’nın direktifiyle ve desteğiyle hareket ederler ve Kafkasya’ya asker çıkarırlar. Bunu Azerbaycan ve Gürcistan işgalleriyle gerçekleştirirler.

Amaçları Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’ı Sovyetler Birliği’nden koparmak ve kendi güdümleri altına almaktır.

“Trans-Kafkasya’yı Sovyet-Rusya’dan kopardılar; Gürcü ve Azeri milliyetçiliğinin isteği üzerine buraya Alman ve Türk birlikleri gönderdiler ve Bakü ile Tiflis’te istedikleri gibi at koşturmaya başladılar. Dona boyunda Sovyet iktidarına karşı bir isyan çıkartmış olan General Kraznov’a açıkça olmamakla birlikte, bol miktarda silah ve erzak sağladılar.” (Stalin, Eserler, cilt 15, s. 260)

Ayrıca anti-Ermeni yapıları Kafkasya’daki Ermenistan’a saldırtmak ve kendi tahakkümleri altına almak bir diğer nedendir. Ve Turanizm ütopyalarının ana hedeflerinden biriydi bu. Ancak Taşnaklar ile ilk başlarda ilişki kuramazlar.

Taşnaklar 1915 soykırımı nedeniyle Azeri Musavatlar ve Gürcü Menşevikler ve Sosyalist Devrimciler gibi Türk devletine yanaşmaz. Gerçi Taşnaklar o dönem siyasi arenaya ilk çıktıklarındaki gibi ulusal devrimci vasıflara sahip değillerdir. Uzlaşmacı, teslimiyetçi ve anti-komünist bir yapıya bürünmüşlerdir.

Azerbaycan’da Batum Anlaşması’yla Musavatlar üzerinden “Azerbaycan Cumhuriyeti” ve Menşevikler üzerinden “Gürcistan Cumhuriyeti” ilan edilir. Bu cumhuriyetler, Sovyetler Birliği dışında kurulan ve Osmanlı Devleti’ne bağlı vassal cumhuriyetlerdir.

İTC, Kafkas Ermenilerine de kendi yörüngelerinde “cumhuriyet” ilan etmeleri direktifi verir. Bunun için 29 Mayıs 1918 tarihine kadar süre tanır. Bu bir tehdittir. Bu teklif Taşnaklara yapılmıştır. Bolşevik Ermenilerin tavrı bellidir.

Yapılan anlaşmayı ihlal eden ve gerici emellere sahip bir devlet ile Bolşeviklerin hiçbir ortak paydası yoktur. Nitekim Bolşevik Ermeniler, Almanya’nın ve Osmanlı Devleti’nin Brest-Litovsk Anlaşması’nı ihlal eden bu saldırılarını kabul etmediklerini belirtirler.

Taşnaklar, İTC tehditlerine tavır alamazlar. Bunun sonucu “Ermenistan Cumhuriyeti” ilan edilir. Bu “cumhuriyet” Türk ve Alman devletinin ültimatomu sonucudur ve Batum Anlaşması’yla kabul edilir.

Bu anlaşmaya göre 29 bin 500 kilometrekare olan Ermenistan topraklarının 9 bin kilometrekaresi “bağımsız”dır. Geri kalan topraklar doğrudan Osmanlı sınırlarına dahil edilmektedir. 9 bin kilometrekare de İTC denetiminde olacaktır.

Taşnak delegeleri 28 Mayıs 1918’de gittikleri Batum’da bu anlaşmayı imzalarlar.

Ancak Erivan’da toplanan halk bu karara karşı tavır alır. Sardarabad, Karakilise, Baş-Abaran’a yapılan saldırılara karşı halk bir araya gelir ve direniş kararı alırlar:

“Halk Erivan tiyatrosunu hınca hınç doldurmuştu. (Sonraları parlamento oldu) Bunların yüzde doksanını kadınlar oluşturuyordu. Bazıları ümitsizliğe kapılıp ağlamaktadır. İşte o sırada hatiplik yeteneğinden yoksun fakat çelikten yüreğiyle güçlü Aram sahneye çıkar ve elini masaya vurarak bağırır; ‘bir adım geri çekilmek yok.’ Aslan başını sallayarak ve kararlı adımlarla küçük sahnede hareket ederek sözünü Ermeni analarına yöneltir.

Eğer Ermeni anaları kendi çocuklarını feda etmezlerse hepimizin hem hayatı hem de onuru yok olacaktır. Ermeni kadının kendi anlamının büyüklüğünü fark edip kendi kutsal görevini yerine getirme zamanı gelmiştir.’

Sahneye birbirine karışmış saçlarıyla bir ihtiyar kadın çıkar ve sözünü Aram’a yönelterek; ‘Üç oğlum var, üçü de vatan için kurban olsun. Daha fazlasına sahip olmadığım için üzgünüm’ diye konuşmada bulunur.” (Antranik Çelebyan, Antranik Paşa, s. 268)

Ermeniler 24-29 Mayıs tarihlerinde General Silikyan komutasında Sardarabad’da İTC kuvvetlerini yenilgiye uğratır, Gümrü tepelerine kadar püskürtürler. Onların Ermenistan’ın daha iç alanlarına girme emellerini boşa çıkarırlar.

Böylece Sardarabad Direnişi ile Ermenistan’ın tümden işgali ve Osmanlı sınırlarına dahil etme hedeflerini içeren Batum Anlaşması yenilgiye uğratılır.

Burada iki tavır vardır: Biri Ermenistan’ın ilhakı ve Ermenilerin tümden yok edilmesini hedefleyen Batum Anlaşması’na karşı teslimiyetçi tavır… Diğeri ise bu ilhak ve saldırıya karşı direniş, düşmanı geri püskürtme ve yenilgiye uğratma… Osmanlı Devleti’nin bu saldırısı yenilgiye uğratılır.

Bu arada Türk devleti, 1918’in Nisan ayının sonlarında Bakü’ye saldırır. Bakü’de bulunan Bolşevikler, Menşevikler, Sosyalist Devrimciler, Sol Taşnaklar tarafından oluşan Istepan Şahumyan önderliğindeki Komün bu saldırıları direnişle karşılar.

Bu direniş üç ay sürer. Ağustos ayında İngiltere’nin de Kafkaslar’a girmesi ve Bakü’ye gelmesi üzerine Komün dağılır. Bolşevikler dışındaki güçler artık İngiltere yanında yer alırlar.

Osmanlı Devleti Kafkasya’da bulunduğu süre içerisinde 30 bin Ermeni’yi katleder. 1918’in Ekim ayında İttifak Devletleri’nin 1. Paylaşım Savaşı’nı kaybetmesi sonucu, Almanya, Avusturya, Osmanlı İmparatorluğu Rusya’yı terk ederler.

Bunun üzerine Sovyetler Brest-Litovsk Anlaşması’nı feshederler ve alınan kararları iptal ederler. Ancak onların yerini Sovyetler Birliği topraklarına giren Antant Devletleri kampında yer alan İngiltere, Fransa, Amerika, Japonya devletleri alır.

Antant Devletleri tüm Rusya’ya asker çıkarttılar, işgal ettiler, gerici ve anti-komünist Beyaz Muhafız birlikleriyle ilişkiye geçerek onların ayaklanmalarını desteklediler. Gerici hükümetler kurdular, kulakların ve burjuva unsurların desteğini de alarak, çarlık döneminin gerici generalleri ile askeri güçler oluşturdular. Sovyetlere karşı topyekün savaş açtılar.

“Kuzey Kafkasya’da General Kornilov, General Alekseyev ve General Denikin, İngiliz ve Fransızların desteği ile Beyaz Muhafız “Gönüllü Ordusu”nu kurdular, Kazak üst sınıflarını ayaklandırdılar ve Sovyetler’e karşı sefer açtılar.” (Stalin, Eserler cilt 15, s. 259)

Bunun sonucu Kafkasya’da -aynı Almanlar ve Osmanlılar gibi- taşeron hükümetler kurdular. Onlar da Gürcistan’da Menşevikleri, Azerbaycan’da Musavatları, Ermenistan’da Taşnakları iş başına getirdiler. Bu arada karşı devrimin içte ve dıştan saldırısı sonucu Kafkasya’da da Sovyet iktidarını devirdiler.

Ve Sovyet kadrolarını etkisiz kılmak için saldırı furyası başlattılar. Amaç Bolşevikleri tam yıkmak ve etkisiz hale getirmekti…

Bunun sonucunda Sovyet kadroları illegal konuma düştüler. 17 Ekim Devrimi’nde aktif rol alan Kafkasya sorumlusu Istapan Şahumyan ve yoldaşları, İngiliz Albay komutasında hareket eden Musavatlar tarafından 16 Eylül 1918 tarihinde tutsak alınırlar. Azeri, Gürcü ve Ermeni milliyetine mensup 26 komünist idam edilirler.

1915 Ermeni Soykırımı sonrası Ermenistan’a giden ve Bolşevik-Taşnak saflaşmasında Istepan Şahumyan ile kurduğu ilişki sonucu Bolşevikler yanında yer alan Antranik Paşa da İngilizler tarafından tehdit edilir ve Ermenistan’ı terke zorlanır.

Kısacası yerli ve yabancı karşı-devrim güçleri Sovyet Devrimi’ni hedef alan topyekün bir saldırı furyası yürütürler.

Ermenistan Sovyeti’nin Kuruluşu

Ama Bolşevikler bu karşı-devrim saldırısına boyun eğmezler. Tüm Rusya’da yeniden örgütlenmeye gidilir. Lenin ve Sovyet Hükümeti “Sosyalist anavatan tehlikede!” ve “Her şey cephe için!” şiarıyla halkı savunmaya ve verilecek savaşta yer almaya çağırırlar.

Bu doğrultuda örgütlenmeye gidilir. Bunun sonucu bir milyondan fazla işçi ve köylü kızıl ordu saflarına katılır. Bu örgütlenmeye Kafkasya ve Ermenistan’da da gidilir. Kafkasya’da Istepan Şahumyan’dan boşalan sorumluluğa Gürcü komünist Orjonikidze atanır.

Kafkasya ve Ermenistan örgütlenmesi yeniden oluşturulur. Kızıl Ordu örgütlenmesine Kafkasya’da da gidilir. Yoksul Ermeni köylüleri ve işçilerin devrim saflarında örgütlenmesine önem verilir.

Tabi ki, Menşevikler, Sosyalist Devrimciler, Musavatlar ve Taşnaklar da Kafkasya’da örgütlenmeye gitmişlerdir. Ancak bu güçlerin arkasında emperyalistler vardır.

1918’in sonlarına doğru İngilizler bazı Ermeni topraklarını Gürcistan sınırlarına dahil eden bir uygulamaya giderler. Lori yöresindeki Ermeni köyleri buna karşı çıkar. Köylüler karşılarında Menşevikleri bulurlar. Ancak Lori köylüleri direnişlerinde kararlıdırlar.

Bu işgale ilk başlarda Taşnaklar da karşı çıkar. Bunun sonucu bir ara Menşevikler ile Taşnaklar arasında çatışmalar yaşanır. İki müttefik gücü karşı karşıya getiren pazar sorunudur. Ancak araya giren İngilizler çatışmayı durdurur. Ve bu güçleri kendi kulvarında tutar ve kendi minvalinde kullanır.

Ancak Ermeni Bolşevikler Ermeni köylülerine yapılan haksızlığı ve saldırılara karşı tavır alırlar. Emperyalistleri ve sömürüye dayalı emellerini mahkum ederek köylülerin mücadelesine önderlik ederler. Bu önderliği sınıf perspektifiyle yaparlar. Ermeni ve Gürcü köylülerinin ve proletaryanın ortak çıkarlarını savunurlar.

Lori köylülerinin direnişi üzerine Antant Devletleri barış konferansı kararı alır. 1919 yılının ocak ayında yapılan bu konferans ile Lori yöresi “tarafsız” bölge ilan edilir. Lori yöresi ve Borçalu, Alaverdi, Uzunlar, Vorontsov bölgelerindeki 41 köy “tarafsız” bölgeye dahil edilir. Borçalu bölgesinin sanayi alanları da bu bölgeye yerleştirilir.

Bölgeye sorumlu vali olarak İngiliz generali atanır. Ayrıca bölge görevlileri de Menşevik ve Taşnaklar tarafından atanan komiserler olacaktır. Ancak yönetim İngiliz valisi üzerinden yapılacaktır.

Ancak Lori köylüleri Ermenistan Komünist Partisi (Bolşevik) önderliğinde direnişi devam ettirirler. 1920 sonlarında iyice gelişen bu direniş, 1921’in Şubat ayında tam bir patlamaya dönüşür ve onların zaferleriyle sonuçlanır.

Bunun sonucu Menşevikler ve İngilizler yenilgiye uğratıldı. Ve Lori bölgesi Ermenistan Cumhuriyeti içinde yer almıştır. Bu yöredeki ayaklanmaya değinen Lenin şunları söylemiştir:

“ ‘Ayaklanmanın, Gürcistan’la Ermenistan arasında bulunan ve Ermenistan’a ait olan, ancak Antant emperyalistlerinin rızasıyla Gürcistan tarafından işgal edilen nötr bölgede olduğunu biliyoruz’ diyen Lenin sözlerinin devamında; ‘Ne var ki, Ermeni köylüler, anlaşma sorununu böyle görmediler ve işler korkunç bir ayaklanmaya dönüştü. Ayaklanma Şubat başlarında patlak verdi, hayret verici bir çabuklukla yayıldı, Yalnızca Ermeniler değil Gürcüler de katıldılar ayaklanmaya.’ ” (Lenin, Ulusal Sorun ve Ulusal Kurtuluş Savaşları, s. 358-359)

Ayaklanma Gürcü ve Ermeni Bolşevikler önderliğinde hızla yayılmış ve devrim nihai zaferle sonuçlanmıştır. Azerbaycan’da da gerici Musavatlar alaşağı edilir ve orada da Sovyet iktidarı yeniden tesis edilir.

Böylece Kızılordu tüm Sovyet topraklarında nasıl ki emperyalistleri, Beyaz Muhafız Hükümetlerini, Kazakları, kulakları ve gerici Rus generallerini yenilgiye uğrattı; Kafkasya’da da komünistler ve önderliğindeki Kızılordu, Antant emperyalistlerini ve taşeron hükümetleri yenilgiye uğratmışlardır.

Bu zaferler sonucu hem Sovyetler’de hem de dünyada uluslararası konjonktür değişir. Öyle ki, önceki konjonktürde Kemalistlerle kurulan taktik ilişkiler de sonlandırılmıştır. İngiltere ve Fransa ile kurduğu ilişki ve onların desteği ile Kafkasya’ya giren Kemalistler, girdikleri Ermenistan sınırlarındaki Gümrü ve Zangezur şehirlerinden çıkartılır.

Ve bu şehirler fiili ve resmi olarak Ermenistan sınırlarına dahil edilir. Ayrıca Kemalistler Gürcistan sınırlarındaki Batum şehri ve Ahıska, Ahılkalık bölgelerinden de çıkartılır. Böylece Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği sınırları netleştirilir.

Yanı başlarındaki Osmanlı Devleti ve Kemalist TC sınırlarındaki Ermeniler yok olurken; Sovyet Ermenistan’ı ve Ermeniler varlıklarını devam ettirirler…

  1. yılında Ermeni Jenosidi’ni bir kez daha kınıyoruz!

Sovyet Ermenistanı’nı selamlıyoruz! (Bitti)

Yazının birinci bölümü: https://ozgurgelecek18.net/analiz-ermeni-soykirimi-ve-sovyet-ermenistani1-2/

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu