MakalelerPusula

Devrim bir ayaklanmadır, biliyor muyuz?

Son yıllarda özellikle genç devrimciler arasında yaygın olarak görülen bir olguya dikkat çekmemiz gerekiyor. Devrimci hareket saflarında yaşanan tasfiyecilik kendisini iş yapma(ma) üzerinden yaşanan kimi pratiklerde açık ediyor.

Bu konuda belirleyici olan saflara yeni katılan genç devrimcilerin eğitiminde yaşanan eksikliklerdir.

Bu durum devrimci saflarda -bilhassa da günlük pratik işlerin kotarılması sırasında- çeşitli eğilimlerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Örneğin sınıf mücadelesi içinde günlük kotarılması gereken işler söz konusu olduğunda yaşanan “bahane bulma”, “açıklamaya çalışma”, “demokrasicilik” gibi eğilimler. Bir bildirinin veya yayının dağıtımı, bir eşyanın bir yerden bir yere taşınması, bir yazının yazılması, bir randevuya gidilmesi…

Özcesi örgütün ve devrimin sınıf mücadelesi içinde kimi alanlarda gerçekleştirilmesi zorunlu görevlerin hayata geçirilmesi konusunda çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır.

Öncelikle şunu vurgulayalım; Mücadele açısından/bir komünist partisi açısından demokratik merkeziyetçilik ilkesi olmazsa olmazdır. Biliniyordur ama yine de hatırlatalım; sınıf mücadelesi içinde yanyana ortak bir zeminde yürüyenler, genel ya da özel gündemlerde önce “demokrasi”yi işletirler, ama karar alındıktan sonra “merkeziyetçilik” ağır basar.

Bu durum günlük pratik işlerde de böyledir. Yani tartışmalarımızı gerekli birimlerde vs. yürüttükten sonra asıl olan tartışmanın katılmasak bile sonucuna uygun hareket etmek, “iş”in yapılmasına yoğunlaşmak, önündeki engelleri kaldırmak için kafa yormak ve sonuca bağlamaktır.

Burada şunu vurgulayalım: Devrimci faaliyette zaman içinde kimi günlük pratik işler belli bir rutine bağlanır. Örneğin bir bildirinin ya da yayının dağıtılması gerekiyordur; bir eyleme zamanında ve materyallerimizle katılmak gerekiyordur; randevuya tam saatinde ve güvenli bir şekilde gidilmesi gerekiyordur vb. vb.

Bu pratikler faaliyetin olmazsa olmazlarıdır. Bahsini ettiklerimiz yıllara varan bir deneyimin devrimci çalışmaya yansımasıdır. Geçen sayıdaki köşemizde yer verdiğimiz güncel politikayı takip ve müdahale de bu kapsamda ele alınmalıdır.

Hangi alanda olursak olalım, hangi işimiz olursa olsun, ne kadar yoğun olursak olalım güncele müdahale ve alınan pratik görevler ertelenemez.

Örneğin devrimci faaliyetin olmazsa olmazı olan randevu ve bu randevuya güvenlikli gidilmesinin zorunluluğu tartışılmaz. Yukarıda da altını çizdiğimiz gibi tüm bu ilkeler uzun yılların bedelleri, ağır yaşanmışlıklarının sonucu ve gösterdiğidir. Eğer bunlar yapılmıyorsa bunun sebepleri tartışılır. Ama asla gerekçeleri değil.

Eleştiriler karşısında ortaya çıkan başka bir yöntem de “üslup sorunu” olarak karşımıza gelmektedir. Bu tür eleştiriler karşısında gerekçeler sıralanırken diğer yandan da eleştiri, öneri getirenin üslubu tartışılmaktadır.

Aslında bu durum da son yıllarda devrimci saflarda görülen bir şekillenişin yansımasıdır. Devrimciler arasında yaşanan polemiklerde kimi çevreler işin özüne değil lafzına bakıyor! Polemiklerde olmazsa olmaz kimi hitapları/cümleleri hemen bir üslup tartışmasına çeviriyorlar.

Bu tarz pratiklerle aslında yapılan eleştirinin, dikkat çekilen noktanın üstü örtülmeye, gizlenmeye çalışılıyor. Devrimci harekette de var olan bu durum saflarımızda benzer bir şekilde, günlük pratik işlerde dahi bir tarz sorunu olarak ortaya çıkıyor. Bu eğilim belki açıktan iş yapılmasının önüne geçmiyor ama kuşkusuz ki bizi yavaşlatıyor, ağırlaştırıyor, devrimin ve örgütün işlerini geciktiriyor.

Yapılması gereken/müdahale edilen işler, bir kişinin şahsi işleri/bölgenin-alanın kendi görevleri değildir. Bir bütün faaliyetimizin toplamına aittir. Böyle algılanmalı/kavranmalı ve buna uygun bir pratik konumlanış içinde olunmalıdır.

Kuşkusuz yararlı olacaktır ve aktarmamız gerekir, faaliyetçilerimizin bilmesi ve aklından çıkarmaması gerekir ki; tam da bu nedenle Başkan Mao’nun dediği gibi devrim; “bir ziyafet vermeye, yazı yazmaya, resim çizmeye ya da nakış işlemeye benzemez; o kadar zarif, o kadar sakin ve yumuşak, o kadar ılımlı, uysal, kibar ölçülü ve alicenap olamaz.

Devrim bir ayaklanmadır, bir sınıfın bir başka sınıfı devirdiği bir şiddet hareketidir.” (Mao, SE Cilt 1; S, 29)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu