Dünya

SÖYLEŞİ | Avrupa’da yükselen ırkçılığa karşı ATİK: Birlikte hareket etmek gerekiyor!

Yaptığımız söyleşide ATİK YDG Eşbaşkanı ve ATİK 25. Dönem Konsey  üyesi sorularımızı yanıtlarken, ATİK kampını değerlendirirken aynı zamanda Avrupa’da yükselen ırkçılığa dair görüş ve planlamalarını bizlerle paylaştı.

Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK)  tarafından örgütlenen 30. ATİK Gençlik Ve Tatil kampı sonrası Özgür Gelecek gazetesi olarak bir söyleşi yaptık. Yaptığımız söyleşide ATİK YDG Eşbaşkanı   ile ATİK 25. Dönem Konsey  üyesi sorularımızı yanıtladı ve  ATİK kampını değerlendirirken aynı zamanda Avrupa’da yükselen ırkçılığa dair görüş ve planlamalarını bizlerle paylaştı. Söyleşi şu şekilde;

Merhaba öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? ATİK olarak bu yıl da diğer yıllarda olduğu gibi gençlik ve tatil kampınızı gerçekleştirdiniz, gündeminiz neydi, amaçlanan hedefe ulaşıldı mı kısaca bahsedebilir misiniz?

Ben ATİK bileşeni Yeni Demokratik Gençlik aktivisti ve 15. dönem MYK’sının Eşbaşkanıyım. Evet geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılda coşkulu ve büyük özveri ile ATİK gençlik ve tatil kampının 30.sunu gerçekleştirdik.
Elbette bu yıl 30 yıllık tarihe yaraşır deneyim ve tecrübemize layık bir kamp örgütleme hedefimiz geçmiş yıllara oranla bir tık daha ileride idi. Kampımızı bu yıl İtalya’nın Livorno şehrinde yapma perspektifimiz aynı zamanda yerel mücadeleyle de temas kurmak ve Partizan savaşlarını da öğrenerek belki de onlarla iç içe geçerek geride bırakmak istedik.

Elbette Livorno’da gerçekleştirdiğimız 30. kampımızın birçok gündemi vardı. Tüm kamp katılımı ile ortaklaşan gündemler eşliğindeki çalışmaların yanı sıra kadınların ve gençlerin ayrı gündemleri vardı.
Ben biraz amaçlanan hedefe ulaşıldı mı sorusundan önce özellikle YDG olarak bizim hedefimizden bahsetmek istiyorum. Biz çalışmalarımızı büyük hedef ve kısa vadede örgütümüzü ileriye taşımayı hedefleme perspektifi ile iki şekilde bahsetmek istiyorum. Kamplarımızda hayal ettiğimiz özgür geleceği özgür dünyayı yaşatmak istiyoruz ve bunu da kolektif emeği çalışmaların özüne koyarak yaptık. Çünkü kamptaki çalışmalar yöneticilerin üzerinden değil de kişilerin içinde yer aldığı meclisler ve komisyonlar oluşturularak ortak emeği ve çaba ile yaratmak gibi bir hedef doğrultusunda hareket ettik.
Çalışma ilkemiz olarak söyleyebileceğimiz kolektif çalışmayı ATİK gençlik ve tatil kampında başardığımızı düşünüyorum.
Çocuk komisyonu, eğitim komisyonu, genç kadın komisyonu, sağlık komisyonu vb. komisyonlarla hem kendi alanlarındaki çalışmaları yürütüyor hem de kampın genel işleyişinin düzeni noktasında sorumluluk sahibiydiler.
Tüm çalışmalar ve aktiviteler üzerinden sorumluluk alan yoldaşlar yada komisyonlar sorumluluklarının bilinci ile hareket etti ve kampta kolektif ruh yakalandı. Biz ATİK olarak kampa katılım sayısından daha çok kampın verimli geçmesini önemsediğimiz için amacımıza ulaştığımızı düşünüyorum.

Kamp genel olarak nasıl geçti, tartışmalardan verim alabildiniz mi, katılım nasıldı? Kısaca bahseder misiniz?


Kampımıza katılım için sayı vermek gerekirse 3 haftalık süre boyunca 300 kişilik bir katılım oldu. Tek tek özgün çalışmalardan bahsederek çalışmaları anlatmak istiyorum.
Sadece kadınların ve gençlerin ayrı ayrı bir araya gelerek kendilerine özgün tartışmalar yürüttüğü çalışmalar oldu. Genç katılımla özel tartışmalar yürütmek için MYK tarafından her sabah eğitim çalışmalarının yanı sıra gençlerin kendi oluşturduğu gündemler eşliğinde eğitim çalışmaları yaptık.
Çalışmalarımızı eğitim çalışmaları ve kültür, sanat etkinlikleri olmak üzere iki şekilde ele aldık. Eğitim konuları olarak da seçilen konular toplumsal cinsiyet, doğa, iklim değişiklikleri, kolektivizm, kültür sanat vb konu başlıkları altında işlenerek kamp yaşamımızla da bağlar kurarak gerçekleşti.
Kültür sanat çalışmalarımızda her yıl olduğu gibi halk oyunları, müzik, tiyatro vb calışmaları gerçekleştirildi. Ve bu kültür sanat çalışmaları kampın etkinliklerinde kamp sakinlerine sunularak kolektif ruhla üretilen çalışmaların dışa vurumu olarak sunum yapıldı. Gençlerin katılımın yoğun olması çalışmaları ve sonucunu etkiledi. Gençlik çalışmalarının yanı sıra ATİK bileşeni YDG, Yeni Kadın’ında ve federasyonlarda çalışmalar yürüten yoldaşların katılım sağladığı çalışmalar da vardı. Bu yıl hem kendi kongrelerimizde (YDG, Yeni Kadın, Federasyonlar, dernekler) hem de konfederasyon kongremizde onayladığımız “Avrupa’da yükselen ırkçılık” temalı ortak bir panel örgütleyerek görevlerimiz üzerine tartışmalar yaptık.

Tartışmaların yanı sıra kamp çalışmalarımız bize aynı zamanda örgütlülüğümüzü değerlendirmemiz ve potansiyeli açığa çıkarmamız için olanak sağlayan bir çalışma. YDG’den bahsedecek olursak faaliyet alanlarımızdan birçok YDG’li arkadaşımız kampa katılıyor. Ve katılım sağlayan arkadaşlarla örgütlülüğümüzü nasıl ileriye taşırız tartışmaları da yapılıyor.
Örnek verecek olursak Kasım ayında YDG’nin Gençlik Kültür Sanat Festivali gerçekleşecek ve biz kampta buna dairde tartışmalar yürüttük. Sonuç olarak kamp dönüşünde de tüm faaliyet alanlarımızda çalışmalara dört elle sarılma potansiyelini açığa çıkarmaya çalıştık. YDG açısından baktığımızda verimli tartışmalar yürüttüğümüzü düşünüyoruz

Merhaba öncelikle kendinizden bahseder misiniz? Dünya’da ve Avrupa’da yükselen ırkçılığa dair ATİK ne düşünüyor, Güncel politik atmosfere dair neler söylemek istersiniz, kampta bu yönlü tartışmalarınızda neler öne çıktı?

Merhaba ben Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu 25. Dönem Konsey üyesiyim. Avrupa’da gelişen ırkçılık ve buna paralel faşizminde gelişmesi 25. ATİK Kongresinin perspektifi idi.
Saldırılar gün geçtikçe çoğalıyor, ırkçı veya faşist örgütlenmeler gün geçtikçe daha fazla örgütleniyor. Örgütlenen bu ırkçılık gerek legal partilerle (seçime katılarak) gerekse de illegal örgütlenmelerle silahlanmaya ya da radikal eylemler yapan bir kurumsallaşmaya doğru gidiyor. Gelişen bu dalga göçmen bir kitle örgütü olarak bizim yani ATİK’in elbette gündeminde olmak zorunda.
ATİK’in uzun yıllardır gündeminde olan bu ırkçılık hiç bir zaman bu kadar örgütlü bir yükseliş yaşamamıştır. Avrupa’da yükselen bu ırkçılık önümüzdeki süreçte de bizim göz önünde bulundurduğumuz bir sorun olarak ele alıp planlamalar yaptığımız bir süreç olacak. Gençlik ve tatil kampında genel çalışmaların yanı sıra dost örgüt AVEG-KON ile bir panel gerçekleştirdik ancak biliyoruz bu saldırı çok kapsamlı ele alınarak tüm kurumlarla ortak çalışmalar yürütülmesi gereken bir süreç olacak.

“Tüm anti faşist, anti emperyalist kurumlarla birlikte hareket etmek gerekiyor”

Buna paralel özellikle ırkçılığa karşı geliştirilen çalışmalarımız ve ele alış tarzımızı da tartışarak ele alacağımız bir süreç olacak. Yine çıkarılan polis yasalarının ırkçılığın gelişmesinden bağımsız olmadığı yükseltilmeye çalışılan ırkçılığın emperyalist devletlerin yararına olduğunu ve körükleyerek zemin hazırladığını biliyoruz. Hatta bu ırkçı örgütlenmelerin devlet mekanizmalarında polis yada askeri alanlarda örgütlendiği medyada izledik.
Tehdit dolu mesajları yada silahlı görüntüleri basına yansımasına rağmen görmezden gelinerek tam tersi basın ve medya aracılığı ile körüklenmeye çalışılıyor.
Bu kapsamlı geliştirilen ırkçılık ancak devrimci demokrat cephenin oluşması ve ortak çalışmalar yürütmesi ile püskürtülebilir.
Saldırıların ne kadar büyük olduğunun vurgusunu yapsak da Batı Avrupa’da faaliyet yürüten Türkiyeli ve Türkiye Kürdistanlı göçmen örgütler olarak sürecin ciddiyetinin yeterince kavramadığımızı düşünüyorum. Örneğin Almanya da bir belediye başkanın öldürülmesinin ardından kendi partisinin (Hristiyan demokrat partisi) dahi sahiplenmemesine kadar bir korku furyası estirilmeye çalışılıyor.
Bu saldırı ve baskı aygıtlarını çoğaltabiliriz. Bu sebeple yaşana bu saldırılara karşı ciddi bir tartışma süreci ile birlikte güçle karşı koyuşlar örgütlemeliyiz. En basit bir ırkçı saldırıya karşı dahi anında tepki geliştirmek ve sahiplenici yaklaşarak tüm anti faşist, anti emperyalist kurumlarla birlikte hareket edip üzerine gitmek gerekiyor.

ATİK önümüzdeki sürece dair neler düşünüyor, neler yapılması planlanıyor?

Önümüzdeki süreçte yukarıda da bahsettiğimiz gibi ırkçılık temalı çalışmaları kampanya şeklinde ele alıp faaliyetlerimizi devam ettireceğiz. Kampanya için çalışmalarımız, materyal hazırlıklarımız ve kampanyayı ele alış tarzımız, kampanyanın niteliği ile ilgili tartışma sürecindeyiz. Yine ATİK’i var eden işçi çalışmaları üzerinden de uzun süredir tartışıp kararlaştırılmasına rağmen tam anlamı ile hayata geçiremediğimiz sendikal çalışmamız var. Çünkü sınıf içinde örgütlenmek ve ATİK’in işçi sınıfı için de bir ihtiyaç olduğunu tekrardan gün yüzüne çıkarmayı hedefliyoruz.
Yine ATİK’e bağlı komisyon ve derneklerin kendi özgün çalışmalarının yanı sıra YDG, Yeni Kadın, konfederasyonumuz bileşeni federasyon ve ülke komitelerinin özel çalışmaları olacak. Konfederasyonumuza bağlı UPOTUDAK’ın da Yunanistan’da asılsız gerekçelerle tutuklu iki arkadaşımızın özgürlüklerine kavuşmaları için çeşitli çalışmaları olacak.
ATİK Haber Merkezi, Kültür Sanat komitesi çalışmalarına devam ederken ATİK için önemli bir adım olarak gördüğüm/üz Toplumsal Cinsiyet komisyonunun oluşturulması da gündemlerimiz arasında.
Toplumsal cinsiyet Yeni Kadın ve YDG’nin uzun zamandır kendi içinde tartıştığı bir mesele iken 25. Dönem Konseyimizin 1. toplantısında kurumsallaşması kararı alınarak tartışmaları ileriye taşıyacak bir adım atıldı. Tiyatro turnesi, anti-emperyalist bilinçle G7 toplantıları protestolarına katılım noktasında alınan bazı kararların yanı sıra Ortadoğu’da ki gelişmeler ve kazanılmış haklara karşı faşist Türk devletinin pençe harekatı adı altındaki saldırı ve işgali ATİK’in önemsediği gündemler arasında.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu