DünyaGüncelKadın

Sudan’da isyan var! Kadınlar yine en önde!

Sudan’da 30 yıldır iktidarda olan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir’in halkı sefalete sürükleyen ekonomi politikalarına ve halkın nefes almasına dahi imkan tanımayan sıkıyönetim sistemine karşı halkın isyanı sokakları boş bırakmıyor.

1989 yılında şeriat vaat eden bir darbeyle iktidara gelen Müslüman Kardeşler hareketinden El-Beşir’in 2020’de tekrar aday olabilmesinin önünü açan anayasa değişikliği hamlesi, halk açısından ekonomik alanda yaşanan yoksulluğun üzerine tuz biber oldu. [El-Beşir 2003’te Darfur’da Arap kabileleri silahlandırıp, Cancavid milislerine ve Afrikalı kabilelere yönelik katliam yaptırmaktan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde soykırım suçundan mahkum edilip arananlar listesinde bulunuyor. Dolayısıyla 2020’de tekrar devlet başkanı seçilmediği durumda UCM’ye teslim edilmesi söz konusu olacak.] Diğer yandan elli milyar borçlu bir ülke olan Sudan’da geçtiğimiz yılın Aralık ayında Ömer El-Beşir’in sübvansiyonları kaldırması, kamusal şirketleri özelleştirmesi, özelleştirmeler sonucu onbinlerce insanın işsiz kalması, artı ekmek, yakıt, tüp ve elektriğe gelen zamlar vs nedeniyle halk sokaklara dökülmüş, ordu ve polisin saldırılarıyla birçok Sudanlının yaşamını yitirmesine, hükümetin Twitter ve WhatsApp uygulamaları da dahil olmak üzere sosyal medyaya erişimi engellemesine vs karşın da, ülkenin sokakları durulmamıştı.
Başta “ekmek isyanı” olarak başlayan protestolarda sloganlar ve talepler de ekonomik temeldeyken, gösterilerin giderek yayılması ve ciddi bir kitleselliğe ulaşmasıyla birlikte talepler de giderek siyasallaşmış ve özgürlük, adalet, barış, rejim değişikliği ve “devrim” söylemleri dillendirilmeye başlanmıştı. Devlet güçlerinin saldırıları sonucunda Ocak ayı sonunda, 50’den fazla gösterici katledilmiş, yüzlercesi yaralanmış ve binlercesi tutuklanmıştı.
Protesto ve eylemlerin ülkenin hemen hemen bütün eyaletlerine yayılmasıyla, tüm diktatörler gibi El-Beşir de çareyi olağanüstü hal ilan etmekte bulmuş, 22 Şubat’ta ulusal mutabakat hükümeti ve 18 eyaletteki hükümetleri feshetmişti. Ancak olağanüstü hal da yetmeyince, muhalefete çağrı yaparak 2020’de tekrar seçilmesinin önünü açan anayasa değişikliğinden vazgeçtiğini duyurup uzlaşma aramış ancak buradan da istediğini elde edememişti. Ve tıpkı yakın dostu Erdoğan gibi “Sudan şerî ve bağımsız bir devlet olduğu için” hedef alındığı propagandası yapmaya çalıştı ama bu ajitasyonlar doyamayacak kadar gerçek bir açlık ve yoksulluk içinde bulunuyordu halk, dolayısıyla işe de yaramadı.
Nitekim, Aralık’ta başlayan protestolarla birlikte kısa sürede Sudan Profesyoneller Birliği, Sudan Çağırıyor, Ulusal Mutabakat Güçleri vb. çeşitli muhalefet örgütleri “Ulusal Değişim ve Yapılanma Eşgüdüm Komitesi İnisiyatifi” altında birleşerek “Özgürlük ve Değişim Deklarasyonu”nu yayımlamışlardı. Bu deklarasyonda, mevcut rejimin ekonomik, siyasi, bölgesel ve uluslarararası tecrit edilmişliği içinde, krize bir çözüm getiremeyeceği, bu krizin ancak yeni bir rejimle aşılabileceği ifade ediliyordu. Bunun için “Ekonomik ve toplumsal çöküşü önlemek için acilen, belli bir program ve öncelikler dahilinde çalışacak, uzmanlardan oluşan geçici bir egemen konsey ve hükümet” kurulması ve bu hükümetin barışı sağlayarak adil seçimleri düzenlemesi isteniyordu. El-Beşir ise geçici hükümet önerisine karşı duruyor.
Nisan ayının ilk günleriyle birlikte ise protestolar, El-Beşir’e bağlı özel birliklerin tüm saldırılarına karşın büyümeye devam ediyor.
İsyanın üçte ikisi kadınlar
Hem ekonomik çöküşün hem de sosyal baskının Sudan’da en çok kadınları vurduğu bir gerçek. Nitekim bu gerçeğin bir sonucu olarak, sokakta tüm saldırılara karşı devam eden isyanın, üçte ikisini de kadınlar oluşturuyor.
Sudan’da Kamu Düzeni Yasası’nın esas hedefi olan kadınlar, başörtüsü takmak zorundalar ve pantolon giymeleri yasak. Her yıl, sadece bu yasaya uygun olarak giyinmediği için 40.000 ile 50.000 arasında kadın, kamu düzeni polisi tarafından tutuklanmakta ve kırbaçlanmakta.
Ağır ataerkil yasa ve toplumsal şekillenişin mağduru olan kadınlar, sosyal medyadan ve haberlerden yansıyan görüntülerde de açıkça görülebileceği gibi isyanın özgürleştirici ruhunu kuşanmış durumdalar.
El Beşir de kadınları nasıl durduracağını bilmiyor olacak ki, bir yandan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle tüm tutuklu kadınların serbest bırakılması için emir veriyor, ancak ertesi gün, dokuz kadın göstericiye 20 kırbaç ve bir ay hapis cezası öngörüyordu.
Sonuç olarak, El-Beşir’in bu durduramadığı halk kitlelerinin öfkesi karşısında iyice köşeye sıkıştığı açık olarak görülüyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu