EkolojiGüncel

EKOLOJİ | Müsilaj Doğayı Öldüren Sermayenin Fotoğrafıdır

"Doğa bugün kapitalizmin saldırısı altında geri döndürülemez bir yöne doğru ilerlemektedir. Bugün doğamıza sahip çıkmak aynı zamanda sistemin tam karşısında konumlanmak anlamını taşımaktadır"

Kapitalizmin yegâne var olma koşulu, elde ettiği kârdır. Bu uğurda yapmayacağı şey yoktur. Gelinen aşamada kapitalizmin yarattığı tahribat sonucunda doğada geri döndürülemeyecek yıkımlar söz konusudur. Kapitalizmin doğaya hükmetme, onu sermaye birikiminin bir parçası haline getirme anlayışı yaşanılacak bir dünyanın yok olmasına neden olmaktadır.

Neo-liberal politikalarla birlikte her şeyin sermayenin kullanımına açılması hedefinin, ülkemizdeki uygulayıcısı AKP iktidarı bu konuda başarılı bir durumdadır. Sermayeye hizmet etmek noktasında kapasitesini azami noktada kullanan iktidar, son on yıllarda sermaye için kullanılmadık alan bırakmamıştır.

Var olan yasalara getirilen değişikliklerle birlikte onlarca alan sermayenin hizmetine açılmıştır. Bu alanların başında doğanın bütün sömürülebilecek yanları gelmektedir. Şehirler betonlara gömülmekte, dereler HES’lerle kurutulmakta, hava-su-toprak siyanürle, salınan kimyasal gazlarla, atıklarla kirletilmektedir.

Deniz salyası ya da diğer bilinen adı ile müsilaj, Marmara Denizi’nde yayılmaya devam ediyor. Marmara Denizi’nde daha önce 2007 yılında görülen müsilaj, o dönemde denizdeki şartlarında etkisi ile yüzeyden kaybolmuştu. Şimdi hızla artan, temizlenen yerde tekrar çıkan büyük bir alanı kaplayan müsilaj karşımızda durmaktadır. İlk olarak müsilajın doğal bir olay olduğu iktidar tarafından propaganda edilmeye çalışılsa da gerçekliğin böyle olmadığını bilim insanları araştırma sonuçları ile açıkladılar. Bilim insanları yapılan araştırmalarda müsilaj nedeni ile koleraya yol açan bakteri miktarının oldukça yüksek seviyeye ulaştığını ve denize girilmesinin bir an önce yasaklanması gerektiğini belirttiler.

Sorunu Yaratanlar Sorunu Çözemezler!

Özellikle son otuz yılda evsel endüstriyel atıklarla çökertilen Marmara Denizi artık eski ekosistemine döndürülemez hale geldi. Gündem denizi kaplayan müsilaja odaklansa da bilim insanları asıl meselenin değişen yok olan Marmara Denizi ekosistemi olduğunu belirtiyor. Müsilajın sadece bir sonuç olduğu, yıllarca atıklarla çöp havuzuna dönüştürülen Marmara Denizi’nin nasıl bu hale geldiğine odaklanmanın gerekli olduğu aşikâr. Müsilajın bu yıl ilk çıktığı andan itibaren görüntüsü insanlarda yarattığı tedirginlik ile birlikte iktidar cephesinin bu görüntü üzerinden ‘aşırı’ tepki vermesine neden oldu. Elbette bu aşırı tepkiden kastımız sorunu çözme anlamında değil. Müsilajın denizin yüzeyinde açığa çıkması ve denizin altının tüm kirliliklerini ortaya çıkarması ile birlikte dünya basınında çokça yer bulması iktidarı müsilaj temizleme açılışlarına itti.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ilan edilen Marmara Denizi Koruma Eylem Planı’ndan hemen sonra törenle müsilaj temizliğine başlandı. Sorunun özü ile ilgilenmeden sorunun sonucunu yani görünen kısmını temizlemeye çalışmak tamda iktidara has bir örnektir. Ne var ki sorunu yaratanların sorunu çözemeyeceği gibi müsilaj temizleme şovları da hemen ertesinde boşa düştü. Vidanjör ile koca denizi temizlemeye çalışmak müsilaja verdikleri aşırı tepkinin sonucu olarak karşımıza çıktı. Onlarca takım elbiselinin katıldığı törenlerde, hafızamızda kalan iki üç işçinin, girilmesi zararlı denilen denizde vidanjör ile müsilaj temizlemesi, temizliğin ne kadar göstermelik olduğunu bizlere göstermektedir.

Son on yıllarda Marmara Denizi’nin kıyı kesimde türeyen onlarca sanayi tesisinin atıklarının derin deşarj yöntemi ile hiçbir denetime tabi olmadan denize boşaltılması gelinen sorunun ana nedenini oluşturmaktadır.

Buna bir de Marmara Denizi ekosisteminin betonlarla kaplanıp adeta bir havuz duvarına dönüştürülmesi eklendiğinde, ekosistemin kendini yenileyemediğini söyleyebiliriz. Müsilaj bir sermaye gerçekliğini ortaya çıkarmıştır. Bu gerçeklik kârını azaltacak her uygulamadan sermaye sınıfının kaçınması ve kendisini zorlayacak uygulamaların kendisini temsil eden iktidar tarafından ortandan kaldırılmasıdır. Müsilaj doğayı öldüren sermayenin fotoğrafıdır. Bu fotoğrafın yarattığı rahatsızlık, eylem planları, esasta fotoğrafın görünen karesini kaldırmaya yöneliktir.

Kurulan koordinasyon bunun en net örneğidir. Erdoğan’ın imzasıyla kurulan Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyonu’nda bilim insanları, bilim kuruluşları bulunmazken, sermayenin irili ufaklı tüm temsilcileri yerlerini hemen almışlardır. Valiler, belediye başkanları, sanayi odası başkanları vb. gibi kuruluşlar toplanıp salt çoğunlukla karar alacaklar. Kirletenlerin Marmara Denizi’ni kurtarmak için kararlar alacak olması, bu karaların ne olacağının şimdiden belli olduğunu bizlere göstermektedir.

Sermaye kendi yarattığı sorunu yine kendini var etmek için kullanacaktır. Önümüzdeki günlerde alınan ihaleleri hep beraber konuşacağız. İktidar yine krizi fırsata çevirip yeni rant sahalarını bizlere deniz temizliği yapıyoruz adı altında pazarlamaya çalışacaktır.

Marmara Denizi Koruma Eylem Planı’nda var olan maddelere baktığımızda yıllardır kendi koydukları yasalarda var olan uygulamaları tekrar etmekten başka bir planları olmadığını görmekteyiz. Yıllardır uygulanmayan kuralların şimdi uygulanacağını beyan etmenin ne anlama geldiğini bilmekteyiz. 5 yıla yayılacak eylem planında yeni rant sahalarının açılacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Koordinasyonun içinde yer alan kurumların sermaye ağırlıklı olması bizlere bunu net bir şekilde ifade etmektedir.

Neo-liberal politikalarla birlikte sermaye birikimine paralel artan doğa talanı hızla devam etmektedir. Bu durum doğanın tüm alanlarına karşı acımasız bir saldırıyı getirmektedir. Son yıllarda öne çıkan sermaye gruplarına baktığımızda farklı sektörlerde olmasına rağmen doğada bulunan ranta dâhil olan gruplar olması tesadüf değildir. Bir yanda HES yapan, taş ocağı açan, altın arayan sermaye toprağı kirletirken, aynı sermaye gemi söküp, inşaat, yol köprü, hava limanı yapıp denizi kirletmektedir.

Şimdi ‘biz temizleyeceğiz’ deyip bir yandan kirlettikleri denizi, alacakları ihaleler ile temizlediklerini söylemekten geri durmayacaklardır.

Bilim insanlarının yıllara varan uyarılarını hiçe sayanlar, şimdi eylem planları ile göstermelik hedefler koymaktadırlar. Bilimsel bir yanı olmayan yine sermayeye hizmet edecek kurtarma planı ile sadece görüntüyü kurtarmaya çalışacaklar.

Kapitalizm bizlere hiçbir şey vaat etmediği gibi geleceğimizi çalmaktadır. Gelecekte var olacak imkânlarımızı bugünden geri döndürülemez bir şekilde elimizden almaya çalışmaktadır. Doğa bugün kapitalizmin saldırısı altında geri döndürülemez bir yöne doğru ilerlemektedir. Bugün doğamıza sahip çıkmak aynı zamanda sistemin tam karşısında konumlanmak anlamını taşımaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu