Güncel

Enerji’de rol hevesi, IŞİD ve bölgesel planlar

Son 30 yılın Enerji Savaşları olarak adlandırılan, özünde emperyalist talan ve yağma olan süreç,  Ortadoğu’nun ekonomik ve siyasi dengelerini altüst etmiş durumda. Adeta bir çelişkiler yığını haline gelen bölgede, dengelerin iyi okunması mevcut deneyim haznesini dolduracak ve sürece yön verecek bir içeriğe sahip. Ancak ne var ki sürecin takibatı anlamında ortaya konulacak tasarrufların yeterli olduğu da söylenemez. Özellikle Ortadoğu, emperyalizmin yeni savaş yöntemi olan Asimetrik İşgal’in deney tahtası konumuna gelmiştir.  Bölgedeki muhalif gerici çete grupları semirtilerek sürdürülen bu savaş, bölgesel istikrarsızlık oluşturmaktadır. Emperyalizmin son dönemde izlediği politika açık biçimde devletlerin istikrarsızlaştırılması ve ekonomik denge ve güçlerin emperyalist imtiyazlara göre dizayn edilmesidir.

Özellikle Suriye’de boy göstererek Alevi katliamları ile gündemleşen gerici çetelerin sadece semirtilmediği aynı zamanda diplomatik görüşmelerle birleştirildiğini görmek mümkün. ABD’nin küresel eğilimler raporunda aktardığı gibi Asimetrik İşgal’de bölgesel kuvvetlerin birleştirilmesini öngörmektedir. Öyle ki Suriye’de Esad’ı devirme hedefiyle Irak İslam Devleti ve El Nusra’nn birleşmesi ile oluşan IŞİD emperyalist politikaların bir ürünü olarak ortaya çıkan bir örgüttür.

Dini kılıflı emperyalist ekonomi politika

Musul’daki Konsolosluğun basılmasının ardından IŞİD’e dönük dünya ülkeleri kınama mesajları yayımladı; ABD bu örgütü listenin başına aldı. Ancak ne var ki açıklamaların tümü basiretsizliğini korumaktadır. Öyle ki Türkiye’nin böylesi bir durum karşısında elle tutulur bir açıklama yapmaması; hatta MİT eliyle oluşturulan bir yasa ile takas yolunu açmaya çalışması kuşku uyandırmaktadır.

IŞİD’in sadece İslami bir referans ile donanmış olduğu ve bölgede İslami halifeliği yerine getirme gayesi içinde olduğu bir gerçek. AKP ise böylesi bir politikayı desteklemektedir. Türkiye bu gerici örgütlerin maddi ve manevi destekçisidir. Asimetrik işgalin bir biçimi olarak devletlerin iç muhalefet ile istikrarsızlaştırılması süreci bugün Ortadoğu’da gezici bir terör örgütü olan IŞİD eliyle yürütülmektedir. Bu örgütün bölgede üstlendiği taşeronluk enerji kaynaklarında kimin söz sahibi olacağı ve olmak istediği sorusuna yanıt vermektedir.

Bölgedeki enerji kaynaklarına kimin hâkim olacağı sorusu ile IŞİD’in kim olduğu soruları sürece dair ciddi ipuçları sunmaktadır. Emperyalist yağma ve talanın işlediği Ortadoğu’daki en somut örnek bugün Libya’dır. Libya’nın işgali ile oluşan otoritesizlik bölgedeki gerici aşiretlerin, çetelerin bölgesel muktedirlikleri için at oynatma sahasına dönüşmüş durumda. Öte yandan bu istikrarsızlık hali, enerji kaynaklarının denetimi sorununu açığa çıkarmaktadır.

Dünyanın önde gelen petrol üreticilerinden olan Libya’da bugün petrol sahalarının aşiretlerin denetimindedir. Aşiretlerin kendi aralarındaki çatışmaları ise Exxon Mobil, Eni, Total, Shell, BP ve Gaz Prom emperyalist kuruluşların çatışması olarak okumak doğru olacaktır.

Bingazi’deki aşiret Lideri olan İbrahim El Jathran “Bölgesel savaşta petrol bölge halkını denetime almak için kullanılıyor. Ekonomik güç demek denetim demek” demektedir. (08.03.2014)

IŞİD’in bölgesel olarak güçlenmesi Libya’dan bağımsız değildir. Libya’daki otoriter boşluk gerici örgütler için adeta bir cennet. Uzun süredir aşiretlerin denetiminde olan petrol sahaları aşiretlerin ekonomik gücünü pekiştirmiştir. Belki çok tartışılmıyor ama bugün Libya adeta IŞİD yatağı haline gelmiş durumdadır. Libya’nın Kuzey ve Batı Afrika ve Suriye’ye silah ve militan akışı sağlayan bir merkez halini aldığını aşikâr. Zira IŞİD militanlarının büyük bir bölümünün de Afganistan ve Irak kökenli olduğunu görmek gayet kolay. Öte yandan İran’ın Ortadoğu’daki etkisini kırmak için KİK ülkeleri IŞİD’in palazlanmasını sonuna kadar desteklemektedir.

Türkiye: Ben yokmuşum gibi sık IŞİD

Türkiye’nin bölgesel olarak enerjide bir rol oynama gayreti içinde olduğu ortada. Son olarak Ortadoğu enerji forumuna katılan Taner Yıldız Türkiye’nin enerji yatırımlarının son yıllarda artış gösterdiğini belirtmiş ve devamında enerji depolama tesislerinin güçlendirildiğini belirtmişti. Ancak ne var ki Türkiye’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile olan ilişkileri neticesinde Irak Türkiye hattına petrol akışını kesmişti. Yaklaşık 5 aydır devam eden gerginlik son enerji forumunda giderilmiş gibi görünse de bu süreç tam olarak rayına oturmadı. Bu kesintinin Türkiye’ye zararı 2.5 milyon varil. Türkiye’nin böylesi bir zarar süreci içinde olduğu ve dolum tesislerinin negatif durumunun artık bir krize dönüştüğü süreçte IŞİD’in Türk Konsolosluğu’nu basması ve Türkiye’nin de buna dair elle tutulur hiçbir açıklama yapmaması kafalarda soru işareti bırakmaktadır.

Öyle ki Suriye’ye girme konusunda fırtınalar koparan Türk devleti, uzlaşılan veya planlanan bir politikanın sürecini örgütlemektedir. Öyle ki IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinin ardından Irak hükümeti tarafından kesilen petrol hatlarının açılması tesadüf olmasa gerek. Enerjide rol oynama hevesi içindeki Türkiye belli bir evrede rehineleri geri alacaktır. Ancak ne var ki bu ve zarfında işletilen süreç ve Türkiye’nin Ortadoğu’ya dair her söylemi kendini ve gayesini ele verecektir. 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu