GüncelYorum

YORUM | “Ali Maske Tak, Tak Ali Tak!”

Okul önlerinde şahit olduğumuz bu durumlar bize şunu gösteriyor: Ülkedeki iktidar erki bütün yönetme vasıflarını kaybetmiş ve bütün bu süreçlerin sorumlusu kendileri değillermiş gibi halkı suçlamaktadırlar.

Dönemsel süreçler kimi zaman insanlarda apolitik eğilimler gösterse de kimi zamanlar insanların politik meselelerde söz söyleme eğilimini de ortaya çıkarıyor.

İçerisinde bulunduğumuz pandemi dönemi ise insanların politik eğilimlerini yaşamın her alanında ortaya çıkardığı bir dönemdir. Özellikle yaşamın her alanında pandeminin etkisini hissettirmesi bu süreci daha da derinden ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır.

Bugünlerde eğitim ve öğretim döneminde kısmi zamanlı bir sistemle eğitimin hayata geçirilmeye çalışılması bizi okul önlerinde velilerin sohbetlerini dinleme, öğrencilerin yüzlerindeki ifadeyi anlama ve en önemlisi de eğitim emekçilerini dinleme imkânı sunmuştur.

Okul önüne doğru giderken öğrencilerin çıkışına az bir süre kala velilerin yoğunluğu giderek arttı. Hemen hemen hepsinin yüzünde buruk da olsa belirsiz bir sevinç vardı. Öğrencilerin yavaş yavaş çıkmaya başlamasıyla birlikte velilerin kapı önüne yığılması veliler ile öğretmenler arasında kısa süreli tartışmalara sahne oldu. Pandemi döneminde alışık olduğumuz olay burada da karşımıza çıktı. Velileri azarlayıp “biz çocuklarınızın sağlığınız için uğraşıyoruz “demeleri yok mu?

Aklıma ilk o an Cumhurbaşkanından tutun bakanlara kadar insanları azarlama süreçleri geliyor. Maalesef bürokrasinin tüm alanlarına sirayet etmiş bu “azarlama” tekniği bugün de karşımıza çıktı.

“Ayşe’nin kızının boşanmasından memleketi yönetemiyorlara”

Öğrenciler çıkarken özellikle veliler arasında öğretmenlerin “açın ortayı” demesine karşılık velilerden bazılarının “süreci yönetemeyen belli “diyerek haklı taleplerini ortaya koysa da çocuğunun öğretmeni karşısında tepkilerini istedikleri gibi koyamama zorunluğu da bulunmakta. Her şey böyle devam ederken öğrencilerin hemen hemen çoğunun velilerinin yanlarına gelmesiyle birlikte maskelerini çıkarmaları dikkatimi çekti. En önemlisi okuldan maskesiz olarak bir öğrencinin çıkması beni hayretlere düşürdü.

Öğrencinin velisinin yanına gelirken ağzını eliyle kapatmasının yanında babasının delirmiş gibi önce çantasını sonra ise beslenme çantasını karıştırıp maske arama sırasındaki yüz ifadesine dikkat ederken, ister istemez yanlarına gitmeye karar verdim.  Maskesiz nasıl çıkarıyorlar diye sorduğumda “bende anlamadım, televizyonlar da bol bol sıralarda maskeli fotoğrafları medyaya yansıtmak kolay, ama kızıma verecek bir maske yok “diye cevap verdi.

Daha sonra öğretmene bu durumun bildirmesi gerektiğini ifade ettiğimde, öğretmen ile veli arasındaki diyalog daha şaşırtıcıydı. Veli öğretmene kocaman okulda bir tane maske yok mu? sorusuna karşılık öğretmenin size whatsapptan durumu bildirdiğini söylemesi üzerine tekrar velinin yanına gitme gereği duydum.

Veliye “ihtiyaç listesi” adı altında istenen listede maske vardı, siz bunları verdiniz mi diye sorduğumda işte acı gerçek o zaman ortaya çıkıyor. Çünkü veli bu listede istenenleri okula verememiş (sebebini soramadım, çünkü yüzündeki ifadeyi çaresizliğine mi yorsam, ya da başka bir şeye mi karar veremedim). Pandemi süreci acı gerçeğiyle devam ederken sorunları çözmesi gerekenler her şeyi işin öznelerinin eline bıraksalar da bu durum tüm tedirginliğiyle böylece devam edecektir.

Eskiden okul önlerinde “Ayşe’nin kızı boşandı mı, benim oğlum böyle yapacak, akşama ne yemeği yapacaksın “sohbetleri yerini “süreci yönetemeyenler belli, suçlu olan bizler miyiz sohbetlerine bıraktı. Bundan kaynaklı okul önlerinde insanların sorunları dinlemeye ve anlamaya çaba sarf edersek işte o zaman çözüm noktasında onlar ile aynı yerde buluşabiliriz.

Daha sonra ise birkaç eğitim emekçisi ile sohbet etme fırsatı bulduğumuz da onların da içerisinde bulunduğu çaresizliği anlamış oluyorum. Süreci nasıl işleteceklerine dair soru sorduğumda tamamen bir belirsizlik durumunun söz konusu olduğunu ifade ettiler.

Özellikle son süreçte “öğretmenlerin maaşına “göz dikenlerin, öğretmenleri içerisine ittikleri vaziyete bakmaları gerekiyor. Çünkü okulda öğrenci ile ilgilenmelerinin yanında whatsapp üzerinden bilgilendirme yapma süreci takip etme gibi bir sorumluluk altına da itildiler. Öğrencileri normalde kapılarda velilere teslim etmesi gereken okul da görevli çalışanlar iken yine bu süreç de öğretmenlere bırakılmış durumdadır.

Okul önlerinde şahit olduğumuz bu durumlar bize şunu gösteriyor: Ülkedeki iktidar erki bütün yönetme vasıflarını kaybetmiş ve bütün bu süreçlerin sorumlusu kendileri değillermiş gibi halkı suçlamaktadırlar.

En kaba haliyle bu süreç rampa aşağı freni patlamış bir kamyon misaline dönüşmüştür ve maalesef ki son hızla aşağıda duran yoksul halk kitlerinin üzerine gitmektedir.

Peki bizi bu süreçten kurtaracak olan nedir? Bunun cevabı, halkın çelişkilerini yine halka yeni sorunlar çıkararak boğmaya çalışanlara karşı, ancak öreceğimiz dayanışma ağları kurtarabilir.

Yoksa bizi ezmeye gelen kamyon için her gün “şoförün suçu, yol bozuk, ışık yoktu “benzeri gerekçeler ile sürecin arkasındaki gerçek nedenini anlamamayız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu