Güncel

Faşizmin kan deposuna 25 asker taşındı

6 Eylül’de gece saat 21.00 sıralarında Afyonkarahisar’daki askeri mühimmat deposunda yaşanan kaza daha doğrusu kaza olarak ifade edilen patlamada 25 asker yaşamını yitirirken 4’ü asker 8 kişi ise yaralandı.

Cephanelikte meydana gelen patlama sonucu 25 askerin yaşamını yitirmesi ile beraber ortalığa saçılan el bombalarının yanı sıra derinlik kazandıran soruların varlığı da adeta beyinlerde bir şok etkisi yarattı. Askeri cephaneliklerin sayım işlerinin gece yapıldığı gerçeğine dayalı olarak sorulan sorulara ise cevap verilmedi. Öyle ki konuyla ilgili yapılan açıklamalar soru işaretlerini artıran ve birbirileriyle çelişen ifadelerle dolu. Haberin duyulmasının ardından önce asker ölümleriyle ilgili sayının farklı farklı olması bir yana “kaza” denilen patlamanın “bilinmeyen nedenlerden” kaynaklandığının söylenmesi olayın çok normalmiş gibi sıradanlaştırılması, kafalarda soru işareti bırakmayacak değil elbette.

Öte yandan yaşanan olaya ilişkin Başbakan Erdoğan’ın bölgeye gelip gelmeyeceği sorusa yanıt veren Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun  “Hayır efendim burada yapılacak bir şey yok. Şu anda Başbakan’ımızın ya da Genelkurmay Başkanı’mızın gelmesini gerektirecek bir durum yok. Duruma zaten buradaki arkadaşlar el attı” dedi. Patlamanın kazadan dolayı gerçekleştiğini söyleyen Eroğlu, “Kazanın nedenini araştırıyorlar, ama tamamen bir kaza neticesi, el bombasının yere düşmesi sonucu meydana gelen bir patlama. Pakistan’da Hindistan’da da oldu. Acı bir hadise, bir kaza neticesinde olan bir husus” şeklindeki açıklaması yaşanan ölümlerin sıradan ve bir o kadar da önemsiz olduğunu niteler türden. Öyle ki devletin “frontal hastalığından” kaynaklanan bu söylemler hiç te şaşırtıcı değil. Zira mevcut sistem zaten tarih boyunca kan üzerinden beslenen bir geleneğin temsilcisidir.

Yaşanılası ve bir o kadarda zor olanı yaşayanlarda aramak gerektiği üzerinden bakacak olursak Medyanın da konumu es geçilmeyecek türden. Yaşananlarla ilgili burjuva basının sadece devlet erkânına mikrofon tutması, ölen askerlerin ailelerine dahi yaklaşmaması, toplumsal gerçekliğin üzerine örtü çekme çabası, devlet aygıtının niteliğini de gözler önüne serdi aslında.

Genelkurmay’ın konuyu es geçen açıklamaları, kendi bünyesinde yaşananların ne kadar karmaşık olduğunu ifade ediyor aslında. Tarihsel nosyonu katliamlarla dolu olan ordu için, yaşanan patlama değil sömürü sistemin bekası gündem. Bu açıdan Şemdinli’deki kucaklaşma Afyon’da yaşanan patlamadan daha çok devletin sinir uçlarına dokunuyor.

Açık söylemek gerekir ki ortalığa dökülen sadece el bombaları değil egemenlerin incileri ve ruh halini yansıtıyor. MHP’nin patlamayı PKK’nin üzerine yıkma çabası, CHP’nin “tuzsuz gözyaşları” ve son olarak AKP’nin devlet gerçeğini gözler önüne seren açıklamaları iyi okunmalı.

Sonuç olarak yaşananlarda gerekçe aramak devletin niteliğine bakmak olacak. Faşizm her ne kadar bir yöntem olsa da ülkemizde kurumsallaşmış yapısı gereği kan deposu konumunda. Bu açıdan gerçeği ne kadar gizlense de Afyonkarahisar’da ölen askerler faşizmin kurumunda kurban gitmiştir. Yaşanan bu durum egemenlerin söylediğinin aksine ülkemizde övülen, yerlere göklere sığdırılamayan, kutsanan ordunun veya ordu anlayışının acizliğini gösterir nitelikte. (bir ÖG okuru)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu