Güncel

Rojava’dan Röportaj | Serekaniye direnişçilerinden Delil Qamışlo’nun dilinden 12 gün

Türk devletinin Rojava'ya dönük saldırıları ile 9 Ekim 2019 tarihinde başlayan savaşta askeri güç ve cephane aktarımlarının tüm engellenme çabalarına rağmen 12 günlük tarihe not düşülen direnişi TKP-ML’ye bağlı TİKKO savaşçıları anlatıyor.

– Kendinizi tanıtır mısınız?

– Adım Delil Qamışlo. İki yıldır enternasyonalist bir savaşçı olarak buradayım. Bazen düşmanla ama daha çok kendimle savaşıyorum. Son olarak düşmanla Serekaniye cephesinde karşı karşıya geldim.

– Sınırın karşı tarafındaki silahlı gücün yani dünya ortalamasında 9. “büyük” orduya sahip TC’nin tüm teknolojisi ile saldırmasına karşı 12 güne yayılan direnişi nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Bu önemli bir soru. Çünkü gerçekten büyük bir teknoloji dışında stratejik açıdan da donatılmış ciddi sayıda bir insan gücüyle de karşı karşıya geldik. Bu bağlamda söyleyebilirim ki; termal ve lazer teknolojisine karşı direnmek hiç de kolay olmadı. Bu büyük direnişin küçük bir parçasıydım ben de. Küçük bir parçası olmama rağmen moralim yüksekti ve enerjiktim. Etkimizin ve ne yaptığımızın bilincindeydik. Bütün bunlar direnişin iyi ilerlemesini sağlayan sebeplerdi. Kısaca şunu söyleyebilirim ki; çok az insanla, ciddi anlamda donatılmış bir orduya karşı direndik.

Devrimcilerin stratejisine dair de bir şeyler eklemek isterim tabi ki; Her devrimci yalnız başına boş binalarda savaştı. Halkın büyük çoğunluğu orada değildi ve devrimciler bir şehri kurtarmak için çok az bir güçle fakat yüksek bir moralle direndiler.

– Rojava’nın hatta dünyanın merakla beklediği direnişte yani Serekaniye cephesinde direnişe dair kamuoyunda yaratılan gerek Rojava halkının gerekse de birçok ülkede yapılan kitlesel destek eylemleri cephede hissediliyor muydu ya da ne hissediyordunuz?

– İlk olarak dış dünyayla çok büyük bir bağımız yoktu. İnternet erişimi olmadığı için. Ama dışarıdan siviller bir konvoyla gelmeye çalıştıklarında ciddi bir etkisi oldu. Herkes sevinçten halay çekti. Çok güzel bir duyguydu. Direnişin devam etmesi açısından bu tür şeyler oldukça önemli. Gazetecilerin ve sivillerin desteği devrimci savaşçıların moralini yüksek tutmakta çok etkiliydi. Bu halayın içinde ben de yer aldım. Çok hoştu. Hoş bu duyguyu ifade etmekte basit bir kelime aslında. Dediğim gibi özellikle ön cephede dışarıyla iletişim kurma yollarımız çok sınırlıydı.

Morali yüksek tutmak için cephede kendinize güvenmeniz gerekiyor. Güven gerçekten önemli. Birlikte savaştığınız yoldaşlara güvenmek de kendinize güvenmek kadar önemli. Yoldaşlarınızın size yemek ve su getireceği konusunda güvenmek, onlara ihtiyacınız olduğunda orada olacaklarını bilmek savaşta moralinizi gerçekten yüksek tutuyor.

“Terörü” bitirme ve güvenli bölge safsataları ile sınıra askeri yığınak yaptığını iddia eden ve bombardımanla işgali başlatan Türk devletinin savaşta çeteleri öne sürdüğüne dair haberler yayıldı. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?

– Ben daha çok keskin nişancı olarak cephede yer aldım. Şehrin doğusunda ve kuzeyinde onlarca saldırı ile karşılaştım. Bu saldırılarda gerçekten çok fazla çete unsuru ile karşılaştım. 4 gün boyunca çok az uyuyarak çatıştığım süreçte gerçek anlamda hiç Türk askeri görmedim. Türkler, bombardıman uçakları ve keşif ile saldırıyorlardı. Karada daha çok çeteler hareket ediyordu. Binlerce çeteye karşı direndik. Dürbünden binlerce çetenin bizlere saldırmaya geldiğini görebiliyordum. Bir keskin nişancıysanız kiminle savaştığınızı daha yakından görebiliyorsunuz.

İdlib’teki paralı çeteleri buraya taşımış gibilerdi. Müslümanlık adına savaştığını iddia eden ancak gerçekte para ve savaş ganimetleri için burada olan çeteler bunlar. Bu insanların, ki bunlara insan demek çok doğru gelmiyor, para için bir soykırım yapabileceğini cephede çok daha iyi anlıyorsunuz.

– Savaşın katı bir duygu hali yarattığı söylenir ancak savaş koşullarında aynı zamanda yaşamda devam ediyor. Savaşı ve direnişi anlatırken aynı zamanda cephedeki yaşama dair de söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

– Savaş deneyimim fantastikti. Fantastik bildiğiniz gibi daha çok gerçek olamayacak kadar inanılmaz olan duyguları ifade etmek için kullanılan bir kelime. Tabi ki bu savaş boyunca çok fazla şey paylaştığımız yoldaşlarımızı kaybettik. Buna rağmen günlerce sadece bulabildiklerimizi yiyerek savaşmak zorundaydık. Bunlar çok ağırdı. Ancak günler sonra duş alma ve dişlerimi fırçalama fırsatını bulduğumda kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Bir de bir defasında fıstıklı olduğu iddia edilen(!) bir tatlı yedik. Ama içinde fıstık yoktu! Onun yerine patlıcan ve maydanozla yapılmış fıstıkımsı bir şey vardı. Ancak çok lezzetliydi. Cephede insan ilişkileri de unutulamaz biçimde değişiyor. İlk anlarda birbirine çok yabancı olan insanlar kısa sürede yakın ve yoldaşça ilişkiler kuruyor. Yoldaşlar arasındaki bu ilişkiler en unutulmazı diyebilirim.

– Teşekkür ederiz.

– Ben teşekkür ederim.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu