GüncelManşet

Fincancı: “Hekimler kendilerini yalnız hissetmesinler!”

İstanbul: 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi ve sonrasında ilan edilen OHAL ile birlikte insan hakları ihlalleri giderek artıyor; ihlallerin en çok yaşandığı yerlerin başında ise hapishaneler var Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) yürürlüğe girmesi ile birlikte hapishanelerde hak ihlalleri arttı.

Bu hak ihlallerine dair Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), birlikte hazırladıkları “Hekim Tutum Belgesi” ile hapishanelerde görev alan hekimlerin etik kurallarına uygun hareket etmesi için çağrıda bulundu. Bu süreci işletenlerden Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Hekimlerin bütün baskılara göğüs gerebilecek donanımları olduğunu düşünüyorum. Kendilerini yalnız hissetmesinler. Meslek örgütleri her zaman yanlarında, yeter ki onlar etik ilkelere uygun davransınlar” diyerek bir çağrıda bulundu.

 

“Devlet karşıtı gösterilerek, iyi hekimlik önlenmeye çalışılıyor”

Hapishanelerde AKP iktidarının kendisinden olmayana yönelik “FETÖ” yaftalamasının bir tehdit olduğunu ifade eden Fincancı, bunun bir örneğinin geçtiğimiz günlerde Bakırköy Kadın Hapishane’de yaşandığını hatırlattı. Hapishanedeki hak gasplarına karşı tutsakların koğuşu ateşe vermesinin ardından müdahale eden hekimin tutsaklara iyi davranmasını ve tutsakların askerlere şişe atarken doktora atmamasını doktora dönük “suç” olarak atfedildiğini ve doktorun “devlet karşıtlığı” ile yaftalandığını belirten Fincancı, bu durumu şöyle ifade etti:

Bakırköy Kadın Hapishane’deki hekim bunu yaşayınca iyi hekimlik yapmış! İyi hekim! Diğerlerinden yana bir hekim. Diğer hapishanelerdeki hekimler nasıl tutum alacaklar? Sonrasını bir tehdit olarak görüyor. Ben de iyi davranırsam beni de alırlar diye. Bu durum gardiyanlar için de geçerli. Gözaltına alınan ve tutuklanan gardiyanlara da ‘Niye tutsaklara iyi davrandın?’ diye soru soruluyor.

 

“Hapishanelerde yasaklamalara tanık oldum”

Darbe girişiminden önce de hapishanelerde hak gaspları yaşanıyordu. Darbe girişiminin ardından KHK’lerle bu insanlık dışı uygulamaların dozajı artırılmıştır. Tutsaklara dönük kaba dayak, sevk işkencesi gibi bir uygulamaların olağanlaştırılmak istendiğini ifade eden Fincancı, “Tüm muhalifler FETÖ’cü adı altında açığa ve gözaltına alınabiliyor. İnsanlar korkuyor ve başvuru yapmaktan çekiniyorlar. O yüzden bilgiye ulaşmakta çok zorlanıyoruz. Ancak siyasi tutuklular bu konuda ilkeli ve deneyimli oldukları için onlar ve yakınları üzerinden bir takım bilgilere şansımız oluyor” dedi. Fincancı ayrıca kendisi de tutukluluk dönemine dair gözlemleri olduğunu, tutsaklara yönelik kısıtlamalara bizzat tanık olduğunu dile getirdi.

İstanbul Protokolü oluşturulurken bizim önemsediğimiz cümlelerden birisi aslında ‘yasalar ile etik ilkeler çeliştiğinde hekimlerden etik ilkelere uyması beklenir’ cümlesiydi. Çünkü yasalar günden güne değişiyor. Örneğin Şili’de Pinochet döneminde hekimler yasalara uyduğunda hekimler hekimlik değil cellatlık yapmak zorunda kalıyordu. Ki böyle cellatlık yapan oldu. Ne oldu sonra, yargılandılar. Mesleki faaliyetleri durduruldu”  diyen Fincancı, meslektaşlarının böyle bir tutum içerisine girmelerini istemediklerini, İstanbul Protokolü’ne uygun davranılması yönünde tavır geliştirmesi gerektiklerini vurguladı.

TİHV olarak BM Sağlık Hakları Raportörlüğü’ne de başvuruda bulunduklarını, uluslararası tıp camiasının da hak ihlallerine karşı durduğunu ve buna ilişkin sürekli destek mesajları aldıklarını da söyleyen Fincancı, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Kamu Diplomasisi Koordinatörü ile birlikte insan hakları örgütlerinin bir araya geldiğini açıkladı. Kurtulmuş ve insan hakları örgütlenmelerinin biraraya gelişi esnasında sorunların dinlenildiği ve çözüm bulunacak gibi bir hava yaratıldığını aktaran Fincancı, bunun bir yanılsama olduğunun üzerinden geçen günlerde anlaşıldığının ve aslında insan hakları örgütlenmelerinin pasifleştirilmek istediğinin üzerinde durdu.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu