Güncel

Cumartesi Anneleri 790. Hafta | Hasan Ocak’ı kimlerin katlettiğini biliyorlar!

Cumartesi Anneleri 790. hafta eyleminde 1995 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, 790. haftalarında kayıplar mücadelesinin simgesi olan Hasan Ocak’ın dosyasını işledi, katillerin yargılanmasını talep etti.

Sosyal medya üzerinden yapılan açıklama ilk sözü “Hiçbir güç adalet isteyen anneyi susturamaz” diyen ve yıllarca kayıplar mücadelesinde yer alan Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak aldı. 25 yıl önce oğlu Hasan için yola çıktığını söyleyen Anne Ocak, “Herkesin mezarı bulunsun, ben adalet istiyorum” dedi.

Hüseyin Ocak, kardeşi Hasan’ın sosyalist kimliğinden dolayı daha önce de gözaltına alındığını hatırlatarak, şunları söyledi: “O dönemde gözaltına alındığında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Hasan Ocak’ın parmak izleri vardı. 26 Mart 195 yılında Beykoz Ormanlarında işkence edilmiş bedeni bulunurken, parmaklarında mürekkep vardı. Bulunduktan sonra Beykoz Cumhuriyet Savcılığı ve İstanbul Adli Tıp tarafından otopsiden önce parmak izleri alındı. 50 gün geçmesine rağmen parmak izi eşleşmesi çıkmadığı gerekçesiyle kimsesizler mezarlığına defnedildi. Devlet Hasan Ocak dosyasında suçüstü yakalandı. Bugün de Hasan Ocak’a saldırmasının nedeni budur. Failleri korumayın. Geçmişle yüzleşen toplumlar barış içerisinde ve mutlu yaşar.”

Ne olmuştu?

“Sosyalist kimliğiyle bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak İstanbul Avcılar’da yaşıyordu. 21 Mart 1995 tarihinde işyerinden annesini arayarak, akşam yemeği için balık getireceğini söyledi. Hasan ne o akşam ne de sonrasında bir daha evine gelemedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan’ı şubede gördüklerini söyledi. İki kişi de Hasan Ocak’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde gördüklerini açıkladı. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan bir tanık ise şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin ‘Hasan Ocak getirildi’ diye aralarında konuştuklarını söyledi.

Ocak Ailesi savcılıklara başvurarak Hasan’ın akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu. Bu girişimler sonucunda dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’in imzasını taşıyan resmi yazıda ‘Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığı, hiç gözaltına alınmadığı, suçlu olarak aranmadığı’ belirtildi. Resmi makamların tüm engellemelerine karşı 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda ailesi Ocak’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine ‘meçhul kişi’ olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı. İşkenceyle ölümü resmi raporlara girmiş olan Hasan’ın cansız bedeni tüm ilgili makamlardan geçirildiği halde onu soran ailesine “bizde yok” denildiği açığa çıktı.”

Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak ‘Ocak’ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz’a attılar’ diyerek Ocak Ailesi ve toplumdan özür diledi. Hacaloğlu ayrıca devletin Hasan Ocak’ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, AİHM’e verdiği ifade de ‘Devletin bazı unsurlarının Ocak’ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini’ söyledi.

AİHM, Hasan Ocak’ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşulların belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verse de, Ocak ailesinin iç hukuktaki tüm girişimleri sonuçsuz bırakıldı.

17 Ekim 2016 tarihinde Beykoz Cumhuriyet Savcılığı ‘zaman aşımı’ nedeniyle dosyada kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. 29 Kasım 2016 tarihinde bu karara yapılan itiraz sonucu İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği “toplanan delillere göre dava açılması gerekir” diyerek zamanaşımı kararını kaldırdı ve soruşturmanın devamına karar verdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu