Güncel

Dargeçit JİTEM davasında taburdaki işkence anlatıldı

Dargeçit JİTEM davasında, kardeşi Seyhan Doğan ve akrabalarını kaybeden Hazni Doğan, askeri taburda kaybedilenlere yapılan işkenceyi bir bir anlattı.

Kamuoyunda “Dargeçit JİTEM Davası” olarak bilinen ve 30 Ekim 2014 tarihinde başlayan davanın 15. duruşması Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Mardin’in Dargeçit ilçesinde 29 Ekim 1995 ve 8 Mart 1996 tarihleri arasında gözaltına alındıktan sonra 3’ü çocuk 8 kişi ile onların ailelerine bilgi verdiği iddia edilen Uzman Çavuş Bilal Batır’ın kaybedilmesine ilişkin aralarında karakol komutanlarının da bulunduğu 18 kişi hakkında, “Taammüden öldürme” suçundan açılan davanın duruşmasına müşteki avukatları ve aileler katıldı.
Sanıklardan dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, dönemin merkez Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Dönemin Uzman Çavuşu Haydar Topcan, dönemin Uzman Çavuşlarından Faruk Çatak, SEGBİS ile duruşmaya katıldılar.
Kimlik tespitlerinin ardından olayda kardeşi Seyhan Doğan ve akrabalarını kaybeden Hazni Doğan, tanık sıfatıyla ifade verdi. Başka bir dosyadan Edirne F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu olan Doğan, SEGBİS üzerinden mahkemeye katıldı. Olayın en yakın tanıklarından biri olduğunu belirten Doğan, olay gerçekleştiğinde 11 yaşında olduğunu, yaşanılanları çok iyi hatırladığını ifade etti.
Olay olmadan bir gün önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinliklerine katıldığını, ertesi gün gece saat 03.00 gibi evlerinin basılarak Ağabeyi Seyhan Doğan’ın gözaltına alındığını kaydetti.
“Beni görür görmez gözaltına alıp aracın içinde bana işkence yapmaya başladılar”
Ağabeyinin elbiselerini bile giymesine fırsat verilmediğini hatırlatan Doğan, o döneme dair şunları söyledi:
“Ev telefonlarının kablolarını, elektrikleri kestiler. Hepimizi eve kilitleyip abimi götürdüler. Ben okula gidiyordum. Abim Çobanlığa gidiyordu. Abim gece alındığı için ertesi gün ben çobanlığa gittim. Sabah saat 08.00’de taburun yanında akrep tipi araçla yolları kapatmışlardı. Beni görür görmez gözaltına alıp aracın içinde bana işkence yapmaya başladılar. Akrep tipi aracın içinde Abim Seyhan Doğan’ı da gördüm. Ardından bizi alıp tabura götürdüler.
Taburun altında şu anda depo olarak kullanıldığını düşündüğüm bir yere gözlerimiz kapalı şekilde götürdüler. Bağıran kişilerin sesini duyuyorduk. Yalnız olmadığımızı bu şekilde anladık.
Daha sonra Filistin Askısı denilen bir yere götürdüler. Abim Filistin askısında asılıydı. O anda gözümü açtılar. Hemen yanında Abdülrahman Olcay ve diğer akrabalarım vardı.
İşkence yapanlardan birisi uzun boylu sakallı birisi idi. Diğeri de parlak beyaz tenli, renkli gözlüydü. Ben 4 gün sonra bırakıldım. Annem karakola gidip abimi istedi. Ardından Dargeçit Savcılığı’na gidip şikâyette bulundu. Bunun üzerine Jandarma annemi gözaltına aldı.
Annem çocuğunu arıyor diye 35 gün boyunca gözaltında tutuldu. O dönem görev yapan ve bu olaya karışın bütün yetkilerden şikâyetçiyim.”
Ardından söz alan olayda yaşamını yitirenlerin yakınları, davanın sonuna kadar arkasında olduklarını ve bu olaya karışan herkesin cezalandırılmasını istediler. Mağdurların ardından avukatları Erdal Kuzu, sanıkların tutuklanma talebinde bulundu.
Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklanma talebinin reddine, diğer tanıkların SEGBİS üzerinden ifadelerinin alınması için tanıkların bulunduğu şehirlerin mahkemelerine müzakere yazılmasına karar vererek duruşmayı 30 Eylül tarihine erteledi.
(Haber Merkezi)
Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu