Makaleler

Gri Kent: DİLOVASI

Dilovası’na geldiniz mi hiç? Anadolu’dan gelen birçok otobüs Dilovası üzerinden İstanbul’a geçer, gider.

Dilovası İzmit/Kocaeli’den gelirken ve Gebze istikametine giderken iki rampanın arasında çukur içinde kalmış bir yerleşim yeridir. Her sanayi dalından fabrikanın bulunduğu bir yerdir. İnsanların oturduğu yerler biraz yukarı tarafta olduğundan E-5 ve otobanın kenarında bulunan fabrikaların baca atıkları, dumanlar yukarı/gökyüzüne çıkarken bu dumanı o civarda oturan insanların solumaması ihtimal dahilinde değildir. Ve burada fabrika çeşitliliği o kadar çoktur ki kullanılan kimyasalları düşününce solunan havanın ağrılığını hissetmemek de mümkün değil.

Günümüzde teknolojik gelişme, ısı ve kimyasal maddelerin kullanımı sonucu ortaya çıkan reaksiyonlar muazzam çeşitliliktedir. İstediğiniz baca ve filtre sistemini kullanın, havanın kirlenmesini tam olarak engelleyemezsiniz. Ve Dilovası’nın coğrafi koşulundan dolayı insanların bu havayı soluması önünde hiçbir engel yoktur. Bu konuda ismini sıkça duyduğumuz ve her seferinde devlet engellemesiyle karşılaşan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilimdalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun çabasından bahsetmek yerinde olacaktır.

Hamzaoğlu bölgedeki ölüm sebeplerini araştırarak vardığı sonuçta: “Her 100 ölümden 33’ünün kanser hastalığından olduğunu” ifade etmektedir. Hamzaoğlu’nun girişimlerinden biri de devlet tarafından şirketlerin bütün kayıtlarının tutulduğu Kocaeli Sanayii Odası’ndan bazı bilgilerin istenmesidir. Bunların başında yurtdışından ithal edilen kimyasallar gelmektedir. Hamzaoğolu’na “ticari sır kapsamında olduğu, bu nedenle veremeyecekleri” yanıtı verilmiştir.

Dilovası’nda birçok depolama tesisi mevcuttur. Bunların kimisi Türk kimisi de yabacı şirketlerindir. Gemilerin yanaşacağı bir liman da mevcuttur. Limana gelen gemilerin içerisinde onlarca çeşit kimyasal madde vardır.

Plastik, metal, boya hammaddesi, geri dönüşüm vb. için kullanılan solventler ülkemizde üretilmemektedir. Bunların ithalatı yapılmaktadır. Her biri çok farklı tepkimelere sahip olduğundan depolanması, korunması belli şartlara bağlıdır. Ve maalesef Türkiye’de buna ilişkin ne bir eğitim ne de bir önlem geliştirilmektedir.

Bölge insanını aktarımları

Dilovası’na 1970 yılında gelmiş ve tüm geçmişini neredeyse bilen bir bölge sakiniyle yaptığımız sohbette çok çarpıcı şeyler aktardı bize:

“1970’lerin başında Dilovası’nda bağ bahçe vardı. DYO fabrikasının olduğu yerde bağ vardı. Orası evimize kestirme olduğundan kullanmak isterdik. Fakat ağaçlardan korktuğumuz için gidemezdik. Burada birçok meyve yetişirdi. Meşhur kirazı vardı. Şimdi Arslan Aleminyum’un olduğu yer ağaçtan görünmezdi. 1980’den önce derede (ki bu dere şimdilerde sarı akıyor) yüzüyorduk. Balık yakalayıp yiyorduk.”

Dilovası yerleşim yerinden Tavşanlı Köyü üzerinden yukarı doğru tırmandığımızda, orada doğal tabiat parkı “BALLIKAYALAR” vardır, doğanın henüz kirlenmediğini, tahrip edilmediğini görüyoruz. Fakat o bölgeye de “organize sanayi” yavaş yavaş gelmiş ve muhtemeldir ki bir doğa katliamı o civarda da yaşanıyor/yaşanacaktır.

“İnsanın maaşının hayatından yüksek olduğu yerler

Bir çarpıcı gerçek de şu: Solventaş’tan emekli olan insanlar 3-4 yıl içerisinde ölmektedir. Solventaş bahsini ettiğimiz gemilerle gelen kimyasal maddelerin depolanıp dağıtımının yapıldığı yerdir. Ve öğrendiğimize göre sahibi bir İsrailli, ofisi İstanbul Beşiktaş’ta. Ve hiçbir zaman bu havayı solumak zorunda olmamasından dolayı “şanslı”!

dilovasıSolventaş’ta kimyasalların tankerlere yüklenmesi sırasında insanlar tankerlerin üzerine çıkarlar ve tanker dolana kadar orada beklerler. Bu esnada adını bile bilmedikleri kimyasalları teneffüs etmektedirler. Ve bir gün içerisinde yüzlerce araç girip çıkmaktadır bu alana. Burada insanların maaşları hayatların kısalığından yüksektir. Dilovası’nda yaşayan insanları büyük çoğunluğu T. Kürdistanı’ndan gelmektedir. Sanayinin bu bölgede yoğun olmasından dolayı ücret durumuna bak(a)madan fabrikalarda çalışmaya başlamaktadırlar.

Çevre kirliliği sadece Dilovası’yla sınırlı değildir. Hemen yakınlarındaki ilçeleri de tehdit etmektedir. Acil olarak yapılması gereken şey, ya yerleşim yerlerini başka bir alana ya da fabrikaları şehrin dışına çıkarmaktadır. Gerçekleri yok sayarak, üstünü örterek ve yıl sonunda birkaç rakamsal verinin artması uğruna buna göz yumulmamalıdır. Başta bölge halkı ve çevreye duyarlı kesimlerle devlet mekanizmalarına baskı yapılarak yaşam alanlarının korunması sağlanmalıdır.

Sistem insanları çalışırken ölüme mahkum ediyor. Bir avuç azınlığın daha fazla kâr ve zenginlik sağlaması, hayatının baharında yaşamlarının çalınması üzerine kurulu. Yakın zamanda bir hafta içerisinde iki genç kadın kanserden yaşamlarını yitirdi. Bunun sorumlusu teneffüs ettiğimiz havayı, yediğimiz her sebze ve meyveyi, içtiğimiz suyu kirleten kâr ve para hırsından başka bir şey düşünmeyen sistemden başkası değildir.

(Kocaeli’den bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu