GüncelManşet

Günahıyla, sevabıyla… HDK Genel Kurulu’nun ardından!

Halkların Demokratik Kongresi’nin 7. Olağan Genel Kurulu, 13 Kasım Pazar günü, Ankara’da gerçekleşti. “Geleceğimiz için Örgütleniyor, Özgürlüğümüz için Direniyoruz” sloganıyla örgütlenen Genel Kurul öncesi, HDK Yürütme Kurulu’ndan oluşturulan heyetler, HDK bileşeni olan kurum ve kuruluşları ziyaret etti ve bu Genel Kurul’a katılımlarının önemi üzerine konuştu. Partizan olarak ziyaret edilenler arasında biz de vardık, tüm bileşenler olarak bu emeğin karşılığında tüm kurumlar gibi bizler de kitlesel bir katılımla Ankara’daki genel kurulda ve genel mecliste yerimizi aldık.

Genel Kurul’da konuşan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit’in HDK’yi ve mücadeleyi ev ev örgütleyecekleri yönlü sözleri aslında istenilen hedefi, ihtiyaç duyulan yönelimi belirliyordu, keza katılımcıların hemen herkesin vurgu yaptığı konu tam olarak buydu: “Mücadeleyi ev ev, sokak sokak gezerek örgütlemek” ve “meclisleri yeniden canlandırmak”… Koçyiğit, “Gün mücadele günü, gün direniş günü ve gün kazanma günüdür. Bugünden geriye gidiş yok. Bugün yapmadığımız her eylemin yarın çocuklarımıza ıstırap olarak, bizlere daha fazla tutsaklık ve rehin alınma olarak döneceğini bilmek lazım. Onun için HDK’yi ev ev örgütleyeceğiz, mücadelemizi örgütleyeceğiz. Geçmişe takılmadan, bugün burada ne yapacağımızın tartışmasını yürüteceğiz. Bu faşizme karşı mücadeleyi nasıl yükselteceğiz? Önümüzdeki tek soru budur. Hep beraber buna cevap vereceğiz. Mutlaka kazanacağız” diyerek özetliyordu, genel kurula katılanların duygu ve düşüncelerini…

Ama ortada bir sorun vardı. Evet, oldukça kitlesel katılımlı ve inançlı bir genel kurul yaşanıyordu ama HDK’yi bugünkü sürece getiren neydi, bu derece atıl bırakan hatalar nelerdi? Ya da hangi alanda, ne gibi çalışmalar yürütülmüştü? vb. hayati sorular, sorunlar tartışılamıyor, yapılan bir-iki vurgu, bir-iki uyarı dışında, eleştiri derinleştirilemiyordu. Ortada, bir araya gelmeye ve beraber kafa yormaya ciddi ihtiyaç vardı, ancak genel kurul, tam olarak bunun ihtiyacını karşılayamıyordu.

Genel Kurul’un tek günle sınırlandırması, fiziksel koşullar anlamında derinleşmenin önüne geçen bir sorun oldu. Bundan daha önemlisi ise genel kurulun Koçyiğit’in bahsettiği “Faşizme karşı mücadeleyi nasıl yükselteceğiz? Önümüzdeki tek soru budur. Hep beraber buna cevap vereceğiz” misyonunu yerine getirme amacından ziyade, “biraradayız” mesajı verme kaygısı taşıması… “Birarada olmak” güncel anlamda ciddi ihtiyaç olabilir ama “mücadeleyi yükseltme”, “ev ev, sokak sokak mücadeleyi örme”, “meclis çalışmalarına yeniden yoğunlaşma” hedeflerine dair derinleşmeden verilen bir “birarada olma” mesajının, salt ajitasyonla sınırlı kalacağı ve etki gücünün de bununla paralel olacağı açıktır.

 

“O meclislere bugün için ihtiyacımız vardı”

HDK’yi 7. Olağan Kongresi’ndeki tabloyla değerlendirmek eksik olacaktır. Keza bahsettiğimiz eleştiriler dahi derinleştirilmeye muhtaçtır. Ancak daha da önemli bir sorunumuz var ki; 2011 yılında önemli bir iddia ile ortaya çıkan ve bunu da ciddi bir şekilde zaman zaman hayata geçiren Halkların Demokratik Kongresi oluşumunun geldiği bu noktanın sorumluluğu kime aittir? Bu sorumluluğu yalnızca birkaç siyasi hareketin sırtına yüklemek devrimci bir yaklaşım ve hakkaniyetli bir tutum olamaz! Aksine Kürt ulusal meselesini ülkenin tüm sınıfsal çelişkileri ve dinamikleri ile birleştirebilmek ve “mahalle, semt, ilçe, il meclisleri” şeklindeki örgütlenmelerle halkın örgütlü gücünü artırmak için önemli bir fırsat olan içinde yer almasına karşın buradaki sorumluluklarından uzak duran, sosyal şovenizmle zehirlenmiş hattımızla biz de HDK’nin geldiği noktanın “günahını” omuzlarımızda taşıyoruz. Çünkü yine genel kuruldaki bir katılımcının dediği gibi “yoğunlaşalım dediğimiz meclis örgütlenmelerine tam da bugünler için ihtiyacımız vardı!”

Bugün egemenler tarafından demokratik alanda halkın mücadele kanalları tıkanmaya, halk nefessiz bırakılmaya çalışılırken buna engel olabilmek adına ülke gündemine yoğunlaşmak, politika üretmek, OHAL’i etkisizleştirmek ihtiyaçtır. Çıkış noktasından eksisiyle, artısıyla daha deneyimli hale gelen HDK, bu ihtiyaca denk gelen bir mücadele alanı olarak ele alınmalıdır. Meclislerde yeniden yer alınmalı, meclislerin oluşturulması için emek harcanmalıdır. Bunu yapabilecek gücümüz mevcuttur!

 

Bir Partizan

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu