GüncelManşet

Halil Aksakal yoldaşa:”Bu toprakta kalır adın”

“Bu toprakta kalır adın”

“Bu toprakta kalır adın

Tohumların arasından

Yeşilinde tarlaları

Başakların sarısında”


Bedeni her gün Rojava topraklarında tohum olup yeşeren yiğit bir devrimciye.. Mazlum (Halil Aksakal) yoldaşa…

Ölümsüzleşmenin üzerinden 2 ay geçmişken, ilk defa Mazlum yoldaşa dair bir şey yazma çabası içine girdim. Elbette ki her bir yoldaşta, şehit düşenlerimizin arkasından birşeyler yazma isteği gelişir, derinleşir. Ancak hak ettiği gibi yazamamak, yeterince anlatamamak korkusu, kaygısı tutar insanı; sonra o korku ,yazmanın ,anlatmanın ötesine geçer  ve yaz(a)maz.Bu kaygı ve korkularımla 2 ay geçirmişken, bu düşüncelerimden uzaklaşarak yazmaya başladım; eksik, hatalı, yetersiz vb. her şeyi göze alarak. Çünkü hiçbir kaygım Mazlum yoldaşın savaşta ailesini kaybetmiş 1 çocuğuyla evine dönmek için çabalayan bir kadınla kurduğu o devrimci ilişkiyi anlatmamın ötesine geçmemeli diye düşündüm. 

Çok kısa süre birlikte kaldığım, yaşadığım bir yoldaşı tam anlamıyla anlatmam zaten mümkün değil. Ancak bu zaman içerisinde kişiliğini, devrimciliğini ve mücadelede ısrarını öylesine doğal göstermişti ki, onu uzun yıllar tanımışım ve birlikte mücadele etmişim hissi yaratmıştı. Kendine has özellikleri ve alışkanlıklarıyla her bir yoldaşla kurduğu ilişki, samimiyet ne kadar sıradansa, öyle sıradan bir yoldaştı Mazlum yoldaş. Yaklaşık 3 yıldır mücadele ettiği Rojava topraklarında, bütün deneyimlerini, gözlemlerini, düşüncelerini yoldaşlara mütevazi ve doğal bir şekilde aktarmanın ve paylaşmanın sorumluluğunu bütün hücrelerinde hisseden sıradan bir yoldaştı.

O sıradanlık, tanıştığı her insanda birşeyler bırakmış; yoldaşın şehit düştükten sonra çıkarılan fotoğraflarına denk gelen birçok insanda derin bir acı uyandırmıştı. Sıradanlık diyorum çünkü Mazlum yoldaş, yaptığı her şeyi bir doğallık, bir yaşam tarzı ve zaten olması gereken şeylermiş gibi davranıyordu. Haklıydı; Mazlum yoldaşta bir araya gelen tüm bu güzellikler mücadele içerisinde, yoldaşlar arasında, devrimciler için sıradan olmalıydı. Mazlum yoldaşı şehit düşmeden bir gün önce, Til Ebyad hamlesi sırasında Siluk kasabasında gördüm. Bu hamleye ve Enternasyonalist Özgürlük Taburu’yla birlikte katılmanın coşkusuyla karşılamıştı bizi. Operasyonlara dair sohbet ederken karşı kaldırımda oturan ve bebeğini emziren bir kadın görmüştük. Su ve yiyecek alarak oradaki tek kadın olarak önce ben gittim kadının yanına. Çok az Kürtçe biliyordu, Arap’tı. Kadın bebeğini emzirdikten sonra Mazlum yoldaş geldi yanımıza. Çok iyi bildiği Arapçasıyla kadınla sohbet etmeye başladı. Arada ne konuştuklarını soruyordum yoldaşa…

Kadın, Til Ebyad’ta yaşanan bir çatışmada eşi ve çocuklarını kaybetmiş , bir bebeğiyle ve sırtında torbasıyla birlikte yola düşmüş, ailesinin evine gidiyormuş. Kadın anlatırken ağlıyordu, hissettiğim kadarıyla Mazlum yoldaş da teselli etmeye, sakinleştirmeye çalışıyordu. YPG’ye güvenmesini, korkmamasını, burada savaşın anlamını anlatıyordu ona. Kadının torbasını sırtlayan Mazlum yoldaş, ben ve bir yoldaş bir kaç günlük ekmek ve erzak alarak kadına eşlik ettik. Yoldaşın bir taraftan savaşırken, diğer taraftan da Arap halkından insanlara mücadelemizin haklılığını anlatma, saflarımıza katma çabası, TC’nin “Arap halkını katlediyorlar” safsatalarına vurulan bir tokattır.

Bugün, en son karşılaştığımız yerden geçerken O’nu yazma ihtiyacı kaygısız dayattı kendini. Yol kenarlarından, evlerinden zafer işaretleriyle en coşkulu halleriyle bizleri selamlayan çocuklar, kadınlar hatırlattı O’nu bir kez daha. Mazlum yoldaşın adı ve mücadelesi bu topraklarda yaşamaya devam edecek.

Mazlum yoldaşı bir kahraman gibi anlatmak istemedim, çünkü o da böyle istemezdi zaten. O gerçek bir devrimcinin yapması,  yaşaması gerektiği gibi yaşadı ve o şekilde şehit düştü. Bu nedenle bu sıradanlığı ve sıradışılığı bu biçimiyle anlamak ve anlatmak gerekir.

(Rojava’dan bir TİKKO savaşçısı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu