Makaleler

Halkımızın Deyimiyle AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE..

Yakın döneme kadar birlikte hareket eden AKP ve Fethullah Gülen Cemaati birbirlerine girmiş durumdadır. Çıkar hırsı sonucu birbirlerini hedef alan hakim sınıf kliklerinin bu ayrışması ve çatışması bir kez daha onların gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Yeri geldi mi, çıkar uğruna birbirlerine saldıran bu güruhların gerçek kimliği bir kez daha açığa çıkmıştır. Hakim sınıf klikleri arasındaki bu kapışmada elbette taraf olamayız. Karşı devrimci, halk düşmanı kliklerin bu kapışmasında tavrımız halkımızın deyimiyle “Al birini vur ötekine” tavrıdır.

AKP’nin Ve Cemaat’in Aynı Mevzide Yer Aldığı Dönem

Bilindiği gibi bu güruhlar halkın sömürüsünde ve ezilmesinde emperyalizmin güdümünde birlikte yer almışlardır. ABD’nin başını çektiği emperyalist sistem esnek üretim tarzı ve esnek para politikasını -tüm dünya pazarlarında olduğu gibi 2000’in hemen başlarında Türkiye’de de şiddetli biçimde uygulamaya başladı. Bu Türkiye halkına reva görülen sömürünün daha derinleşmesini ve halkın daha da yoksullaşmasını beraberinde getirmiştir. Faşist Türk devleti tarafından halka ve devrimci demokrat kesime, Kürt ulusuna reva görülen baskı doruk düzeye çıkarılmıştır. Bunun sonucudur ki, ABD’nin uygulamaya koyduğu politikalar adım adım AKP hükümetince yerine getirilmiştir.

Bu durum beraberinde devletin yeniden düzenlenmesini beraberinde getirmiştir. 12 Eylül AFC’siyle uygulamaya konulan borsanın istikrara kavuşturulması ve sıcak paranın kısa aralıklarla girip çıkabildiği bir işlerliğin oluşturulmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Bu ekonomi-politikanın istikrarlı bir zeminde uygulanabilmesi için yeni düzenlemelere gidilmiştir. Dolayısıyla geçmişin İthal ikameci sürecini terk eden TC devleti, girilen neo-liberalizm dönemine göre yeniden dizayn edilmiştir. Bunun sonucu 2000’li yıllarda mevcut hükümetin ABD’nin güdümünde öne çıkarılmasına ve geçmişte MGK içinde etkin olan ordunun ise yeni sürece göre yeniden işlerliğe kavuşturulmasına gidilmiştir.

Tüm bunlar ABD kumandasındaki hükümet ile yargı kurumları üzerinden yerine getirilmeye çalışılmıştır. Bunun sonucunda Balyoz soruşturmaları ve Ergenekon Davası açılmıştır. Geçmiş dönemin kilit noktalarında yer almış asker ve sivil birimler üzerinden tutuklamalara gidilerek yeni dönemin yeniden yapılanmasına gidilmiştir. Ancak devletin yeniden yapılanmasına bu sefer geçmişin klasik askeri darbeleri üzerinden gidilmemiştir. Bu sefer piyasaya sürülen dijital veriler ve kasetler üzerinden açılan Balyoz ve Ergenekon davaları üzerinden gidilmiştir. Böylece bu girişim yeni döneme ters düşen eski devlet görevlilerinin tutuklanmalarını ve etkisiz hale getirilmelerini beraberinde getirmiştir. Bir başka deyişle eski klasik askeri darbelerin misyonu, -tabiri caizse- emperyalizmin güdümünde gerçekleştirilen dijital darbeler üzerinden yerine getirilmiştir.

Fethullah Gülen Cemaati ve AKP; türk Kürt ve çeşitli milliyetlerden Türkiye halkına yönelik oluşturulan yeni baskı ve saldırıların yerine getirilmesinde birlikte hareket etmişlerdir. Temsilciliğini yaptıkları emperyalizmin ve hakim sınıfların çıkarları doğrultusunda birlikte yer aldıkları devlet kademelerine iyice yerleşmişlerdir. Ve bu birlikteliklerini yakın zamana kadar sürdürmüşlerdir…

AKP Ve Cemaat’in Aralarının Açılması…

Geçmişte aynı mevzide yer alan AKP ve Gülen Cemaati emperyalistlerin güdümünde birlikte yer almışlardır. ABD tarafından oluşturulan esnek-üretim ve esnek-para politikası AKP Hükümeti ve devletin tüm kurumları tarafından uygulanmış, kol ve kafa emekçilerinin sömürüsü doruğa çıkmıştır. Kürt sorunu devletin mevcut klasik yöntemleriyle günümüze kadar devam ettirilmiştir. Kürt ulusal hareketi önderliğinde Kürtler sistem içi bazı haklar elde etmişlerse de sorun varlığını devam ettirmiştir. TC’nin Aleviler üzerindeki klasik baskısı bunlar döneminde devam ettirilmiştir. Kadınlara yönelik baskı ve yaptırımlar daha üst boyutlara tırmandırılmıştır. Kısacası AKP hükümeti ve Gülen Cemmati yakın döneme kadar birlikte hareket etmişlerdir.

Ancak son dönemlerde araları açılmıştır. Bir zamanlar birlikte hareket eden bu iki yapı artık birbirlerine karşı hasım olmuşlardır. Birbirlerini teşhir etmeye ve pisliklerini deşifre etmeye başlamışlardır. Birbirlerine karşı ayrı kutuplarda mevzilenmeye gitmişlerledir.

Artık hakim sınıf klikleri olarak birbirlerine karşı iktidar kavgasına girişmişlerdir. AKP ve Cemaat arasındaki çıkar ve mevzi savaşı son dönemde doruğa tırmanmıştır. Sömürdükleri ve zulmettikleri ülke halkını ezen ve baskı uygulayan devlet mekanizmasını ele geçirmek isteyen hakim sınıfların karakteri, yeri geldi mi onları birbirlerine yöneltiyor. Nitekim son dönemlerde yaşadığımız nesnel gerçeklik bunun göstergesidir.

Ancak bu çıkar çatışması emperyalistlerden kopuk değildir. Bu gerçeklik görülmelidir. Aksi takdirde bu çelişkinin ve çatışmanın gerçek nedeni görülemez.

AKP artık ABD emperyalizminin çıkarlarını temsil edecek düzeyde değildir. Dış politikada ve iç politikada artık ABD finans kapitalinin bölgedeki çıkarlarını yerine getirmekten uzak kalmaktadır. Bu durum özellikle Gezi İsyanı ile iyice açığa çıkmıştır. Yıllarca kafa ve kol emekçilerine, Kürtlere, Alevilere, kadınlara uygulanan katmerli baskılar, belli bir birikim sonucu sosyal patlamaya neden olmuş ve kitleleri tüm ülke çapında sokaklara dökmüştür. Kitlelerin başkaldırısı AKP Hükümetini her alanda sarsmıştır. İçte sarsılan AKP Hükümeti, Ortadoğu’da da emperyalistlerce kendilerine yüklenen rolleri yerine getirme vasfını yitirmişlerdir. Tüm bu gelişmeler sonucu ABD emperyalizminin gözünden düşmüşlerdir. ABD ve Avrupa emperyalistlerin eleştirilerine maruz kalmışlardır. Onların nezdinde AKP misyonunu kaybetmiştir.

Bunun sonucu olarak ABD’nin payandasındaki Gülen Cemaati de AKP hükümetine yönelik o bilinen müzmin saldırı furyasını başlatmıştır. Üç bakana çocukları üzerinden yolsuzluk suçlaması, bir bakana ise doğrudan rüşvet suçlaması getirilerek AKP hükümeti sarsılmıştır. Hükümet resmen suçlu durumuna düşürülmüştür. Bu saldırı karşısında sarsılan AKP de savunma psikolojisiyle karşı bir saldırıya geçmiştir. Her ne kadar soruşturmayı yürüten savcılara ek olarak iki savcı atamışlar ve Cemaatin güdümündeki polisleri görevden almışlarsa da; bu savunma refleksinden başka bir şey değildir.

Görüldüğü gibi bir dönemler aynı mevzide ve aynı yöntemle hasımlarına karşı birlikte yer alan devlet tepesindeki bu gerici klikler, bugün karşıt kutuplarda yer almışlardır. ABD tarafından örgütlenen dijital darbe Fethullah Cemaati üzerinden AKP’yi hedef almıştır. Bunun sonucu piyasaya sürülen kasetler üzerinden onların bazı pislikleri şimdiden deşifre edilmeye başlanmıştır. Ve hükümete karşı daha nice tehditler, şantajlar yapılmaktadır…

Ayrıca bu arada ABD ve CHP arasında görüşmeler yapılmıştır, yapılmaktadır. Beraberinde CHP ve Cemaat temsilcileri ile ABD’de yapılan görüşme ve kurulan ilişkiler dikkate alınmalıdır. Ayrıca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın cemaate yakın olduğu izlenimleri önümüzdeki sürecin tepede daha çetrefilli bir sürece girileceğinin göstergeleri olsa gerek…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu