“Yoksulluk ve Sefalet Kader Değil; İntihar Değil Direniş, İtaat Değil İsyan” başlıklı açıklamada, uluslararası ölçekte yaşanan krizin bir izdüşümü olarak ülkemizde de ekonomik krizin kartopu misali büyümeye devam ettiği, işsizlik, yoksullaşma, zamlar ve bugün karşı karşıya kaldığımız intihar vakalarının tümünün emperyalist-kapitalist sisteminden kaynaklandığına dikkat çekildi.
“AKP iktidarı sermayeyi kurtarmak adına her türlü kaynağı büyük sermayedarlara aktarıyor.”
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ancak durum böyleyken AKP iktidarı yoksulları, emekçileri değil patronların, sermayenin çıkarlarını korumakta ve kollamaktadır. Yoksullaşma had safhadayken, bankalara borçları olan işçi ve emekçilerin sayısı milyonları bulmuşken, temel gıda maddelerine dönük zamlara karşı bir düzenleme yapmayan iktidar Ağaoğlu’nun, Cengiz Holding’in vb. inşaat patronlarının ve sermayenin vergi borçlarını siliyor ve teşvikler buralara aktarıyor.
İşçi ve emekçilere dönük talep olduğunda bütçe olmadığını söyleyenler, sermayeyi kurtarmak adına her türlü kaynağı büyük sermayedarlara aktarıyor.”
İşçi ve emekçilere dönük talep olduğunda bütçe olmadığını söyleyenler, sermayeyi kurtarmak adına her türlü kaynağı büyük sermayedarlara aktarıyor.”
“Açlık ve sefalet kaderimiz değildir”
Emekçilerin bugün hükümetin anlattığının tersine çarşı-pazardan elektriğe, doğalgaza, farklı şehirlerde ulaşıma yansıyan zamlardan enflasyon gerçekliğini yaşadığının dile getirildiği açıklamada, işçi sınıfı ve emekçilere açlık ve sefalet ile işsizlik üçgeninde bir yaşam dayatılırken çalışanların neredeyse yüzde 60’ının ücretini belirleyen asgari ücret görüşmelerinde açlık sınırın gündeme getirildiğinin altı çizildi.
Açıklama şu sözlerle sona eriyor:
“AKP iktidarı bir yandan ezilenleri yoksullukla terbiye etmeye çalışırken diğer yandan temel hak ve özgürlük mücadelesine azgınca saldırıyor. Yoksulluğun üstünü savaş politikaları, Kürt düşmanlığı ve şovenizm ile örtmek istiyor. Kayyumlarla halkın iradesini gasp ediyor.
Ne varki tüm yaşananlar karşısında biliyoruz ki açlık ve sefalet kaderimiz değildir. Emekçilerin içine hapsedilmek istendiği çaresizlikten çıkış intihar değil direnişle gelecek, itaat değil isyan kazandıracaktır. Gök kubbenin altında, Şili’den Kolombiya’ya, Lübnan’dan İran ve Irak’a ezilenlerin insanca yaşanacak bir dünya uğruna dövüşenler bunu göstermektedir.
Açlık, sefalet ve yoksulluğa karşı İnsanca bir yaşam için 8 Aralık Pazar günü Bakırköy’de buluşalım!”
