Makaleler

Kadın işçilerin örgütlenmesi ve DDSB

Kadın işçilerin örgütlenmesi konusu saflarımızda yoğun şekilde gündemleşmektedir. Bu anlamıyla artık somut adımlar atmaya ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Bunu bu dönemde iki açıdan ele almaktayız.

1. Sınıf içindeki çalışmalarımızda kadın işçiler genellikle erkek işçilerden daha az ücret almakta, işyerinde daha fazla baskı, tehdit ve keyfi uygulamalara maruz kalmaktadır. İşçi kadınlar yalnızca patron ve patron vekilleri tarafından değil aynı zamanda işyerindeki diğer erkek işçiler ve işyeri dışında eş, baba, ağabey gibi aile bireylerinden de baskı ve ayrımcılık görmektedir. Bu anlamıyla kadın işçiler kendi içlerinde ciddi bir öfke ve tepki biriktirmekte, diğer yandan ise kadın işçilerde ciddi bir güvensizlik kendisini göstermektedir. Bu güvensizlik esasta erkeklere yönelikken ortak iş yapma vb. durumlarda kendisine ve diğer kadın işçilere de yönelebilmektedir. Bu nedenledir ki çoğunluğunu kadın işçilerin oluşturduğu işyerlerinde, fabrikalarda veya fabrika içi bölümlerde kadın işçilerin birliğini ve mücadelesini örgütlemek için bir güven inşa süreci gerekmektedir.

Sendikaların da erkek egemen örgütlenmeler halinde olması kadın işçilerin yıllardır biriktirdikleri güvensizliklerini sendikalara da yöneltmelerine sebep olmaktadır. Sendikal çalışmalarda kadın sorununa yaklaşımda devrimci bir politik hattın belirlenmesi hem kadın işçilerin örgütlenmesi sürecini yoğunlaştıracak hem de sendikalardaki erkek egemen anlayışı yıkmayı hızlandıracaktır.

2. Ancak bizim açımızdan mesele yalnızca kadın işçilerin örgütlenmesi süreci ile bitmemektedir. DDSB açısından da kendi örgütlenme sürecini başarıyla ileriye taşıması açısından da bu meseleye devrimci yaklaşımı güçlendirmeye ihtiyaç vardır. DDSB faaliyetlerine kadın işçi ve emekçilerin katılımı oldukça zayıftır, bununla bağlantılı olarak kadın işçilerin örgütlenmesi ve kadın sorununa devrimci yaklaşımın kavranması konularına da ciddi bir ilgisizlik görülmektedir. Bu bizim önümüzdeki en büyük engellerden biridir ve devrimci bir örgüt oluşturma sürecimizde önümüzü tıkamaktadır. Bugün birçok DDSB’linin işçi kitleleriyle buluştukları çalışmalarda kitlelere mücadele, bilinçlenme çağrısı yaptıklarını, işverenlerin baskı ve şantajlarına boyun eğmemelerini istediklerini ve örgütlenmenin güç olmak anlamına geldiğini vurguladıklarını görmekteyiz. Ancak kendi yaşamlarında eşlerine, işyerlerinde kadın işçilere ve DDSB çalışmalarında kadın yoldaşlara yaklaşımda ciddi sıkıntılar gözlemlenmektedir. Patronun hakaret ve tehditlerine karşı çıkma çağrısı yaparken örneğin en yakınındaki eşlerine aynı tutumu takınmamanın, eşlerine saygısız davranışlar sergilemenin; bire bir örgütlenme çalışmalarında kadın işçileri yok saymanın ve yalnızca erkek işçilerle görüşmenin; DDSB toplantılarında tartışma açan, politika aktaran kadın yoldaşların fikirlerini ciddiye almamanın, sessizlikle geçirmenin veya küçümseyen yaklaşımlar sergilemenin ve kadın meselesiyle ilgili sorunları yalnızca kadın yoldaşlara havale eden yaklaşımların aramızda barınmasına izin vermemeliyiz. Bu yönde yoğun bir politik çalışmanın, ısrarlı ve sabırlı ama uzlaşmaz bir politik ikna ve dönüştürme uğraşısının içinde olmamız gereklidir.

Açıktır ki yoğun ve ısrarlı bir mücadeleyle işçi kitlelerinin desteğini almamız, alanımızda sınıf önderi konumu kazanmamız ve sendikal yönetimlerde yer almamız konusunda kuşkumuz yoktur. Ancak sağlıklı ve uzun süreli bir çalışma gerçekleştirmek ve devrimci düşünceleri ete kemiğe büründürmek açısından kadın sorununa yaklaşımın belirleyici kriterler açısından yer alması gereklidir. Bunun bir yönü kadın yoldaşlarımızın desteklenmesi iken diğer yönü ise bu konumları elde etmek isteyen erkek yoldaşlarımızın kendilerine en yakın olan eşlerine, kadın yoldaşlarına ve işyerindeki kadın işçi ve emekçilere gösterdiği değerin ölçüt alınmasıdır. Kadın sorununda devrimciliğe yönelik adım atmamakta ısrar eden ve süreci küçümseyen arkadaşlarımızın ön plana çıkma isteklerinin desteklenmemesi gerekmektedir. Çünkü birçok sendikada olduğu gibi ezici çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu delegelerin oyunu almak, alanındaki kadın-erkek bir bütün işçi sınıfının desteğini kazanmak anlamına gelmemektedir, bizim açımızdan ise esas olan sağlam ve kalıcı örgütlenmeler yaratmak açısından tüm işçi sınıfının özellikle de kadın işçilerin desteğini elde edebilmektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu