GüncelManşet

“Kadınların direngenliği her yerde sürüyor”

İstanbul: HAL ve KHK’ları ile işlerinden çıkarılan binlerce emekçiden biri olan Sema Uçar aylardır Kadıköy’de direnişte. KESK’li emekçilerin başlattığı direniş sürerken Sema ile direnişi, KHK’lar sürecinde kadınların neler yaşadığına dair kısaca bir söyleşi yaptık.

Bu süreçte özellikle kadınlar daha fazla baskıya maruz kaldı, siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Sema Uçar: Ben 15 yıllık eğitim emekçisiyim. 7 Şubat gecesi çıkarılan KHK ile işimden atıldım. 20 Şubattan beridir Kadıköy’de diğer ihraç olan arkadaşlarla birlikte Bakırköy’deki arkadaşlarla eş zamanlı direnişteyim işimi geri alabilmek için.

Kadınların özelinde yaşadıklarına bu süreçte genel olarak bakacak olursak; özellikle İstanbul yalnız olarak yaşayıp ihraç edilen kadın arkadaşların bir kısmı maalesef ki bu süreçte ekonomik özgürlüklerini kaybettikleri için ailelerinin yanına dönmek zorunda kaldı. Tabi ailelerinin yanında evin içinde bir abi, bir baba, bir erk figürüyle karşılaştılar. Bunun dışında mahalle baskısı, toplumsal baskı ile işte eve kaçta girdin kaç çıktın, nereye gidip geldin gibi muhataplıkları oluştu. Tabi ekonomik özgürlüklerin getirdiği bazı sosyal haklardan da maruz kaldı.  Bunun dışında evli olan arkadaşlarımız için ise dört duvara hapolma durumu yaşandı. Sokaktan, evin dışındaki hayattan elleri ayakları çekilmiş oldu. Toplumsal cinsiyet rollerini yeniden büründüler. İşte çocuk bakımı, evdeki hasta ya da yaşlı bakımı gibi işler kadınların başına kaldı.

Burada kadınlar iki defa ezilmiş oluyor. Kadınlar her durumda iki defa eziliyor.  Hem KHK mağduru hem aile toplum baskısı. Kadınlar için kadının ne işi vardı deniliyor, siyasette de böyle, akşam dışarıda ise “o saate ne işi vardı” deniliyor. Yani kadına ev dışında aslında toplum, ataerkil sistem bir yaşam alanı tanımıyor.

Kadınlara yönelik her türlü şiddet artmış durumda buna dair neler söylemek istersiniz?

indirBunların hepsinin hukuksal olarak yaptırımı olmadığı için bu şekilde yaşandığını düşünüyorum. Bunun yanında mevcut iktidarın tüm söylemleri kadınlar üzerinden ilerliyor.

En basit örnek yanlış hatırlamıyorsam kadın bakan en zekice en iyi fikirlerin bulaşık yıkarken aklına geldiğini söylüyor. Bunun gibi örneklerde de gördüğümüz gibi siyasi erk bütün söylemlerini kadın ve bedeni üzerinden yapıyor. Bu da sonucu cezasızlıkta eklenince bu da sonucunda hukuksal bir yaptırım olmayınca kadına yönelik her türlü şiddet artış gösteriyor.

Müftülük yasası kadınların eylemlerine meclisten geçti, sokağın durumunu nasıl gözlemliyorsunuz?

Benim sokaktaki gözlemim yani sokakta olan biri olarak 20 Şubattan bu yana bir korku hüküm sürüyor. Çünkü ağzı açana ya da sokağa adımını atana, iktidar gibi düşünmeyen karşı çıkan herkese yönelik bir baskı var. Bu baskı kimi zaman tutuklama kimi işten atma, kimi gazete dergi TV kapatma şeklinde oluyor. Kimi zaman da en nihayetin cana kast ediyor. Tabi bu baskılar insanları biraz korkutuyor. Muhalefet biraz geriye düşmüş gibi görünse de aslında sesini çıkaran bir kesim var. Buna itiraz edenler var. Ve ben direnişin aslında her alanda sürdüğünü düşüyorum. Özellikle kadınların evde okulda iş yerinde sokakta, hapishanede direnişin sürdüğünü düşünüyorum. Kadınların direngenliği her yerde sürüyor.

Bu 25 Kasım’da kadınları “Vardık varız var olacağız” şiarıyla kadınları sokağa çağırıyorum.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu