GüncelManşet

Yoleri “Tek tip elbise, sadece bir elbise meselesi değildir”

İstanbul: 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından AKP’nin hayata geçirdiği saldırı politikalarına son dönemlerde gündeme gelen hapishanelerde Tek Tip Elbise uygulaması da eklenmek isteniyor. 1980 AFC döneminde hayata geçirilmek istenen ancak başarılı olamayan bu saldırıyı İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ile konuştuk.

 

– AKP’nin özellikle de 15 Temmuz’un ardından insan hakları konusundaki tutumu sizce nasıl oldu?

– AKP, iktidara demokrasi söylemiyle geldi. Çünkü o tarihlerde demokrasiye, insan haklarına söylemsel düzeyde ihtiyacı yoğundu. Toplum bu noktada, talep etme noktasında epey olgunlaşmış bir mücadele deneyimine sahipti. Dolayısıyla zaten bir dönüşüm ihtiyacı gerekiyordu devlet açısından. Bu bir anlamda AKP’ye kısmet de oldu bile denebilir aslında bakarsanız. AKP iktidara geldiğinde bu söylemlerle geldi. Ama “bu niyetle mi geldi?” diye sorarsanız, biz bu niyetle geldiğini hiç düşünmedik!

Mesela insan hakları savunucuları olarak ve hukukçular olarak yani sistemi bu anlamda izleyebilen bir yerden bakanlar olarak, biz hiçbir zaman AKP’nin gerçekten bunu isteyerek, dillendirdiğini hiç düşünmedik. Avrupa Birliği müzakereleri, yarattığı basınç üzerinden bir takım yasal değişiklikler oldu. Fakat biz yine de çok yakından takip edenler olarak da gördük ki; yapılan yasal düzenlemeler hep makyaj düzeyindeydi.

Ve aslında istedikleri o makyaj düzenlemeleri her an bir tarafa atıp daha şiddetli bir yönetim ya da uygulamayı gündeme getirebilmekti. Bunun zemini de hep vardı. Bu zeminini hiç ortadan kaldırmadılar. Türkiye’de bu yasal düzenlemeler gerçekten yapılmış olsaydı ne olurdu sorunun cevabı da aslında çok olumlu değil. Biz hep söylüyoruz ciddi bir zihniyet devrimine ihtiyaç var Türkiye’de. Devlet hep şiddete, baskıyla toplumu yönetmeye eğilimli. Hiçbir zaman demokrasiden yana olmadı.

Hiçbir zaman muhalifleriyle oturup konuşarak, tartışarak bir şeyi çözme eğiliminde olmamış bugüne kadar.

AKP döneminde de aynı şeyleri yaşadık biz, dolayısıyla o gün orada bazı zorlamalarla yapılan düzenlemelerin de aslında yöneticilerin-idarecilerin kafasında karşılığı olmadığı için uygulamada yansıması olmadı. Dolayısıyla altını hep çizdiğimiz zihniyet değişimine ihtiyaç var.

Türkiye’de bu zihniyet değişimi hiçbir zaman gerçekleşmedi. Yani demokrasiden ve insan haklarından yana değişmedi. Bugün tek tip elbisenin tekrar gündeme getirilmesi, Türkiye’de artan sokağa çıkma yasakları, operasyonlar ve en son Olağanüstü Hal ilanı ve bu süreçlerde yaşananların hepsine beraber bakarsanız şiddetin öncesinde belki biraz maskelendiğini görürüz. Şimdi ise açıktan ve sürekli yükselen bir ivmeyle hayatımıza sokulduğu bir süreç yaşıyoruz.

Sürekli bir tık daha yükseliyor şiddet ve bunu hayatın her alanına yayma eğilime var. Ve bir anlamda ben tahrik ettiklerini de düşünüyorum. Nasıl ki işkence adım adım yükseldi, anayasal hakkımız diyerek yaptığımız basın açıklamaları engelleniyor ve şiddetle karşılaşıyor, bunun gibi bir şey aslında. Hapishanelerde de özellikle bugün OHAL sürecinde çok daha sertleşen bir infaz uygulaması, çok daha yasaklayıcı ve kısıtlayıcı olması gündeme gelmişti. Şimdi onu bir tık daha yükseltiyorlar.

Çünkü hapishanelerde belli bir kesim için çok önemli bir yerde duruyor. Tek tip elbise aslında ardında başka amaç içermeyen bir şey gibi sunuluyor. Ama biz biliyoruz ki uygulandığı tarihlerde -83’te uygulanmaya başlamıştı ilk, yaklaşık üç yıl boyunca da uygulandı- işkencenin adı olmuştur.

– Tek tip elbise saldırısı hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce bu OHAL uygulamasının bir parçası mı yoksa önceden planlanan bir uygulama mı?

– Tek tip elbise sadece bir elbise değil. Bir işkence çeşidi ve devlet bunu çok iyi biliyor. İlk olarak R. Tayyip Erdoğan bir panelde söylemişti 14 Temmuz günü. sSnra 15 Temmuz’da söyledi ve söylerken de çok netti. Dolayısıyla tek tip elbisenin hapishanelerde zengin, fakir ayrımını ortadan kaldırmak, düzeni sağlamak, firarları engellemek gibi saçma sapan gerekçelerin çok daha ötesinde bir sebeple getirildiğini henüz ilk sözünü ederken söylemiş oldu. Bunlar çok tekrar edildi.

Guantanamo benzetmesi yapıldı. Evet, Guantanamo’da tek tip elbise uygulaması görüntülerini hepimiz gördük. Guantanamo işkencenin, hukuksuzluğun ölçüsüz derecede yüksek olduğu, hiçbir şekilde kabul edilemeyecek pek çok uygulamanın hayata geçirildiği ve dünyada teşhir olmuş, bir anlamda lanetlenmiş bir hapishaneden bahsediyoruz. Guantanamo’dan yola çıkarak, burayı anarak tek tip elbise söyleminde bulundu Erdoğan. Hükümet bugün tek tip elbisenin ne demek olduğunu biliyor, yani bir işkence demek olduğunu biliyor ve zaten işkence olsun diye getiriyor.

FETÖ dediler ama hemen arkasından biliyorsunuz diğer terör tutukluları da dediler. Arkasında da tulum tipi, pantolon-ceket tipi diyerek kendilerince güya bir ayrım yaptılar. Şimdi belki ilk aşamada FETÖ’cülere yönelecekler, ama ardından biz bu işin asıl faturasının kime çıkacağını biliyoruz.

FETÖ’cüler de, adliler de yaşasa aynı şeydir insan hakları savunucuları için. Siyasi mahpuslar da yaşasa aynı şey, o yüzden bizim açımızdan önemli olan hapishanelerde işkencenin yükseleceği yeni bir dönemi hedeflemesidir iktidarın. Bunun önüne geçilmesi lazım. Umuyoruz ki; bu sadece içeridekilerin üstüne kalmaz.

İçerdeki insanların mücadele etmek için çok fazla araçları yok ve ister istemez açlık grevleri, ölüm oruçları gündeme geliyor bu tür durumlarda. Bu yüzden toplumsal bir mücadeleye ihtiyaç var dışarıda. Kimseye artık şunu anlatmak zorunda değiliz; Tek tip, elbisedir işkence değildir.

Şu an herkes biliyor ki bu bir işkencedir. Ve bu iktidarın amacı da bunu işkence olarak uygulamak zaten. Dolayısıyla toplumun biran önce örgütlenerek, bir mücadele hattı oluşturarak buna karşı durması gerekir ve aslında bakarsanız şimdiden çalışmanın başlamış olması gerekir. Çünkü tek tip elbisenin denemeleri başladı bile, giysiler dikildi, sivil giysiler toplanmaya başladı. Dolayısıyla belki de akşamdan sabaha bu uygulamanın gelme ihtimali artık çok yüksek.

 

 

– İdam ve tek tip elbise aynı anda tartışılıyor. İktidarın bunları birlikte ele alması tek tip elbise dayatmasının ne gibi sonuçlara yol açacağının bir göstergesi mi?

– Aslında idam tartışması hiçbir zaman bitmedi. Seçim dönemlerinde idam vaat olarak sunuluyordu. Demek ki o zaman da bir karşılığı vardı. Dolayısıyla Türkiye’de nasıl ki işkence hiç son bulmadı. İdam tartışması da öyle. Genel olarak yönetme anlayışının daha faşizan bir yana kaymasıyla bir alakası var.

Yaşam hakkının artık korunmayacağını söylüyor bize devlet. Bu anlamdaki yükümlülüğünü yerine getirmeyeceğini söylüyor. İdamın bir tanımı var; devlet eliyle tasarlanarak işlenmiş cinayettir. Aslında devlet toplumu tehdit ediyor şu anda. Hapishanedekileri de tehdit ediyor ama toplumu da ediyor. Sonuç olarak bu hepimizi tehdit eden bir şey! Çünkü idam cezası geldiğinde sadece siyasiler idam edilmeyecek. Adlilerde idam edilecek.

Yargılamanın, ceza hukukunun bir parçası haline gelecek. Bu bir mesaj aslında. İnsan hakları ve özgürlükler açısından işlerin daha kötüye gidileceğinin bir mesajı. İdam tartışmaları da tek tip elbise tartışmaları da hükümetin bize bir mesajı.  Yeni bir rejim dizayn ediyorum diyor bize. Bundan bir sene evveline kadar idam denildiğinde “yok canım, gitti gelmez” diyordu insanlar. Ama bugün belki de bir gece ansızın geliverecek. Bir sabah uyanınca idam geri geldi gibi bir tablo var. İşkence için de olmaz, eskisi gibi deniyordu. Şimdi 80’leri aratır hale geldi. Hapishaneler keza aynı şekilde. Bunların her biri, genel yönetme pratiğinin faşizanlaşmasının ifadesidir.

 

– Gazetemiz aracılığıyla yapmak istediğiniz bir çağrı var mı?

– Mutlaka ses çıkarmak, tepki vermek gerekiyor. Hukuk kurumlarından insan hakları kurumlarına, siyasi partilerden çevre ve güzelleştirme derneklerine kadar toplumun bütün kesimleri işkencenin, idamın, tek tip elbisenin dayatılacağı sürece hazırlıklı olması gerekiyor. Herkesin bir karşı çıkış örgütlemesi gerekiyor. Herkese değecek bir uygulamadan bahsediyoruz, o yüzden herkesin bir an evvel bu konuda çalışma yapması gerekiyor. Herkesin bulunduğu yerden ya da bir araya gelerek mücadele etmesi gerekiyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu