Güncel

KAMPANYA | Gerçeği Örgütlemede Darlıklarımızı Aşmak İçin Bir Kaldıraç

"Pandemiyi fırsat olarak değerlendiren egemenler karşısında daha örgütlü durabilmek, yine egemenlerin halkın bir araya gelebileceği tüm odakları kapatma çabasına karşı bu dönemde de bir arada durabilmeyi ve örgütlü bir güç haline gelmeyi örgütlemek gerekmektedir"

Gerçeklerin egemenler tarafından kimi zaman gözümüzün içine baka baka kimi zaman da kapalı kapılar ardında planlar-programlar eşliğinde arsızca manipüle edildiği bir zaman diliminden geçiyoruz.

Kuşkusuz egemenlerin gerçekleri kendi sınıf çıkarları için bu denli altüst edişi, kendi tekeline alışı ve karartışı bu sistemin doğasının bir parçasıdır. Ancak emperyalist-kapitalist sistemin 10 yıldan fazla bir süredir içinde debelendiği ekonomik ve siyasi krizin, buna karşılık dünya halklarının direnişlerinin sürdüğü, koronavirüs gibi bir halk sağlığı sorununun bu krizin yeni dönem atağını atlatmak için fırsata çevrilmeye çalışıldığı bu günlerde gerçeğe hakim olmak çok daha önemli.

Bundan dolayıdır ki, egemenlerin gerçeği manipüle etme ve kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda gerçeğe hakim olma çabası ayyuka çıkmış durumdadır.

Ülkemiz açısından da durum farklı değildir, aksine ülkemizde egemenler bu durumun en nadide örneklerinden birini sergileyen arsız bir örnek oluşturmaktadırlar. Yüzlerce gazeteci gözaltı ve tutuklama terörü ile etkisiz hale getirilmeye çalışılırken, yüzlercesi hakkında yaptığı haberler, paylaştığı bilgiler gerekçe gösterilerek soruşturma üzerine soruşturma açılmaktadır.

Gerçeklerin sesi olma çabasında olan gazetelerin dağıtımlarının çeşitli yöntemlerle engellendiği, internet sitelerine erişimin yasaklandığı, gazetecilik yapmanın “ateşten gömlek giyme”ye eş tutulduğu böylesi zamanlarda gerçeğin sesi olmak, gerçeğin sesi olma iddiası ve emeğinde olan basın ile dayanışma içerisinde olmak elzemdir.

Medya ve basının; milyonlar işçi-emekçinin, kadın ve LGBTİ+’ın, ezilen ulus, azınlık ve inançlardan halka dönük zulüm politikalarının bir aracı olmaktan çıkarılıp; aksine onların ve direnişlerinin sesi haline getirmek tarihsel bir sorumluluktur.

Ancak söz konusu devrimci bir yayın çizgisine sahip bir gazete ise görevimiz asla bununla sınırlı olamaz. Tam da yukarıda saydığımız gerekçelerle aynı zamanda görevimiz gerçeğin ezilenler lehine örgütlendirilip bu sistemi tersyüz etmesine araç kılınmasıdır. Gazetemiz Özgür Gelecek, bu iddia ile kendini var etmekte, çizgisini sürdürmektedir.

Başlatmış olduğumuz “Dayanışma yaşatır, gerçekler özgürleştirir” kampanyamız da, tam da bu iddiayı tazelemenin, kitle ile bağlarımızı güçlendirerek gerçekleri ezilenlerin devrim silahı haline getirmemizin adımı olacaktır.

 

İstanbul’da çalışmalara başladık

Bu kapsamda İstanbul’da çalışmalarımıza kampanyanın içeriğini, çalışma tarzını ve hangi alana, nasıl yoğunlaşacağımızı tartıştığımız toplantılarla başladık. Bu toplantıların ardından henüz kampanyaya start vermeden kimi alanlarda okurlarımızla buluşarak kampanya hakkında bilgi verdik, fikir alışverişinde bulunduk.

Gazeteci yoldaşımız Suzan Zengin’in dokuzuncu ölümsüzlük yıldönümünde mezar başında gerçekleştirdiğimiz anmayı, kampanyamızın amaçlarından biri olan devrimci gazetecilik çizgimizi derinleştirme konusunda şehit yoldaşlarımızdan ve Yeni Demokrasi’den İşçi-Köylü’ye, Özgür Gelecek’e taşıdığımız basın geleneğimizden beslendiğimiz/beslenmeye devam edeceğimiz vurgusuyla ele aldık.

Yoğun ve her milliyetten işçi ve emekçi nüfusuyla öne çıkan Esenyurt, kampanyanın startını verdiğimiz alanlardan oldu. Burada okurlarımızla kampanyamızın içeriği ve alanda nasıl ele alacağımız konusunda yürüttüğümüz tartışmalarda öne çıkan başlık; dağıtımların süreklileştirilmesi ve özellikle kendi kitlemizle sınırlanan bağlarımızın yeniden güçlendirilmesi gerektiği oldu. bölgedeki dağıtımlar sırasında dernekler ve devrimci-demokrat-yurtsever kurumlar da ziyaret edildi.

Sohbetlerde pandeminin egemenler tarafından nasıl fırsata çevrildiği üzerine tartışmalar yapılırken özellikle eğitim konusunda ortaya çıkan sistemin “beceriksizliklerinin” faturasının gençlere ve çocuklara kesildiği konuşuldu. Buna dair alternatif üreten derneklerin çalışmaları üzerine konuşuldu, dayanışmanın ve alternatif üretmenin önemine vurgular yapıldı.

Ayrıca işçi ve emekçilerin, yoksul halkın yoğun yaşadığı bu bölgede devrimcilere olan ihtiyaç üzerine yapılan sohbetlerde, bu konudaki eksiklikte egemenlerin baskı politikalarının etkisi olduğu kadar devrimci ve yurtsever kurumların izlediği eksik ve yanlış politikaların da etkisi olduğuna değinildi.

Gazetemizi kitle ile buluşturmaya devam ederken, bu süreci kitlelerden öğrenmek ve örgütlenmede yaşadığımız darlıkları aşmak açısından bir kaldıraç olarak görmeliyiz. Kitlemizle yeniden ve güçlü bir şekilde kuracağımız bu iletişim sırasında açığa çıkacak olan eleştiri ve önerileri dikkatli bir şekilde ele almalı, kitle çalışmalarımız sırasında daha önce düştüğümüz hataları tekrarlamamak adına bunları hakkıyla değerlendirmeliyiz. Belli bölgeler tespit ederek buralarda yoğunlaşırken, bir süredir gazetemize ulaşamayan tek tek okurlarımızı da tespit etmeli, onlara da bu kampanya kapsamında ulaşabilmeliyiz. Kuşkusuz bunu yaparken okurlarımızı da harekete geçirmek, dağıtımları birlikte örgütlemek ve yaygınlaştırmak için elzemdir.

Pandemiyi fırsat olarak değerlendiren egemenler karşısında daha örgütlü durabilmek, yine egemenlerin halkın bir araya gelebileceği tüm odakları kapatma çabasına karşı bu dönemde de bir arada durabilmeyi ve örgütlü bir güç haline gelmeyi örgütlemek gerekmektedir. Kampanyamız bu ihtiyacımızı karşılayacak biçimde ve coşkuyla ele alındığı müddetçe gerçek amacına ulaşacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu