Güncel

SÖYLEŞİ | Mehmet Kızmaz: “Ailenin Politik Durumu Nedeniyle İhmal Edildik”

Batman'da Petrol Mahallesi'ndeki evinden ayrılan, gazeteci Mehmet Kızmaz'ın kardeşi Rojvelat Kızmaz'ın cansız bedeni Hasankeyf'te bulundu. Rojwelat Kızmaz, 9 Şubat günü sabah saatlerinde evden çıktıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadı. Mehmet Kızmaz ile bu süreç üzerine konuştuk.

Kızmaz süreci anlatırken, Rojwelat Kızmaz’ın bulunmaması, aramanın çok sonra yapılması vb. ihmallerin nedeni için “Ailenin politik duruşundan kaynaklı mı?” diye sorduklarını dile getirdi.

– Kardeşiniz Rojwelat 9 Şubat’ta kayboldu. Birkaç gün içerisinde de maalesef ölü olarak bulundu. Bize süreci anlatabilir misiniz?

– Kardeşim oraya intihar etme düşüncesiyle gitmiş olsa dahi -ki intihar edecek bir insan değildi-. Ailesini hatırladığında, ailesi aklına geldiğinde o adımı atmazdı. Adli Tıp doktoru, otopsiye giren doktor yani Pazar günü yaşamını yitirmiş dedi. Kardeşim Cuma günü kayboldu ve Pazar günü yaşamını yitirmiş. O sürede tek başına mıymış orada, biri mi yanına gitmiş, çok ihtimal veremiyorum bunlara. Ben ne desem anlamsız kalıyor. Hava soğuk, ayrıca kardeşim karanlıktan korkuyor. Tek başına orada kalıyor ama sudan korkuyor. Atlayacak biri değil. Tek başına orada kalmış olsa dahi dengesini kaybetmiştir ya da o sürenin etkisiyle bir şeyler denemek istemiştir. Suya birkaç adım atmak istemiştir ve o şekilde dengesini kaybetmiş ya da bilincini kaybetmiş olabilir. Derinliğini düşünememiştir, böyle düşünüyoruz. Yani genel düşüncemiz bu.

Ama bunu çözümleyecek olan üç gün boyunca arama sürecinde yüzlerini dahi göremediğimiz, herhangi bir destekte bulunmayan Emniyet’tir, Savcılıktır. O gölet, baraj göleti ile ilgili yıllarca mücadele edildi. Cumhuriyet Gazetesi’nin arşivinde var, ilk mücadele 1988’de başlamıştı. O tarihten beri veya ben de daha sonra hem mücadele hem haber noktasında karşı çıktık. Doğanın ve tarihin tahribatı olmasın dedik, kendisini var eden Dicle suyu için akması gerekir dedik.

Eskiden nehirler ve çevresi yaşam alanlarıydı. Ondan bir tarih oluşuyor. Ama kendisini var eden Dicle boğduruldu, önüne çıkamadık. Belki yüze yakın haber yapmışımdır Hasankeyf ile ilgili ama zerre böyle bir ihtimal düşünemedim.

– Siz haber verdikten sonraki günlerde aramanın yapılmaması ve ardından üç gün sonra bulunmasındaki ihmalin nedeni nedir sizce?

– Bizim düşüncemiz, bizim anladığımız şu; İsmi mi, ailesinin politik duruşu mu? Yani biz de soruyoruz bunlardan dolayı mı görmezden gelindiğini? İlk gün yani Cumartesi kardeşim kaybolduğunda karakola gidiliyor, bildiriliyor. Mahalledeki karakola bildiriliyor. Ben bu mahallede, bu kentte doğdum, büyüdüm.

Bir politik durum olduğunda bir saatte gelip gözaltı yapılır. Ama kardeşim Hasankeyf’e kendisi tek başına gitmiş, ana caddesi var, Midyat, Cercüş caddesi var. O cadde, bizim evin iki sokak ilerisinde. Kim nereye giderse o caddeden biniyor. O caddeden binmiş kardeşim de, oradaki mobese sözde çalışmıyormuş. Nasıl çalışmıyormuş ki!? Normalde politik durumlarda hemen bulunabiliyorsa nasıl o kadar önemli bir kavşaktaki, alandaki mobese çalışmıyormuş, bunu bilmiyoruz.

Sonraki gün sabah, ailem Hasankeyf ilçeye, jandarmaya gitti. Hasankeyf ihtimalini düşünüyorduk. Hem arkadaşından dolayı hem daha önce bir-iki kere dile getirmişti. “Bir şey olursa suda başıma bir şey olur” vs. açıklamalarından dolayı. Tabi bir şey yaşandıktan sonra geçmişe bakıp bunu bağlayabiliyorsun, bundandır diyebiliyorsun ama bunu söylerken böyle bir şeye ihtimal vermiyorduk. Hasankeyf’e de biz gittik, ailemiz gitti.

Sabah İlçe Emniyet ve Jandarma’ya bildirdik. Kapıda “tamam ihbarı aldık” deyip gönderdiler.

Ailem kaç parça olsun yani? Batman’dan 7-8 ihbar geldi. Oraya yetişme, buraya yetişme derken zor neticede. Devlet değiliz, memur değiliz. Öyle bir sayımız da yok, öyle bir koşulumuz da. Hasankeyf’teyken ilçeye Jandarma’ya ve Emniyet’e bildirdikten sonra köprünün oraya kadar gidip bakıyorlar. Batman’dan başka bir ihbar geliyor, geri dönüyorlar. Durum buydu.

Başka bir şekilde ilk gün aramalarda başka bir avukat arkadaşımız, başka bir şehirde, Türkiye’nin metropol şehrinde. “Ne yapabilirim?” dedi bana. Ben dedim: “Emniyeti, valiliği hareketlendirmek, bu konuda kamuoyu oluşturma noktasına baskı yapmak için ne yapabiliyorsak, kimi tanıyorsak iletişim kurmamız.” O da bulunduğu şehirdeki İl Emniyet’ten birini tanıdığını ve Batman Emniyeti’ni arayacağını söyledi.

Batman Emniyeti’ni aramış, il emniyetindeki kişi, “o kişiyi ve aileyi tanıyoruz, dahil olmanıza gerek yok” vs. cevabı almış. Bu örnek de var. Karakolda mesela, ailem gidiyor, Rojwelat’ın anlamı ne vs. sormuş memur. Bu soru, böyle bir aşamada sorulacak soru mu?

“Roj’un durumunda olan on binlerce genç var. Sivil toplum örgütleri, siyasiler vb. bunların üstüne düşmesi gereken devlet.”

– Bölgede insansızlaştırma politikası var hepimizin bildiği gibi. Hasankeyf’in yapımı da biraz bununla alakalı. Bu coğrafya, bu tarafıyla da saldırı altında. Kadınlar üzerinden de belli saldırılar yaşıyor. Buna dair ne düşünüyorsunuz? Mesela Gülistan Doku da bir örnek. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

– Evet, misal Yüksekova, Gever, Hakkâri Colemerg kısmında korucuların, köylerdeki kadınları fuhuşa sürükleme vs. örnekleri var. Batman’da dahi kafelerde vs. bu duruma düşürülme, bu noktaya kadar gelme durumu olmuştu. Dersim’de dahi bunun örnekleri var. Kardeşim Rojwelat da Dersim’deydi. Dersim’e gittiğimde gençlerden bunları duyuyorduk, öğreniyorduk. Şu yerde, bu yerde bunlar yaşanıyor vs.

7-8 yıldır bu örnekler çok daha yoğun. Bölge zaten eğitim, ekonomi vb. her yönüyle geri bırakılmış. Bu geride bırakılmanın özellikle politik yönden de bir tırnak içinde boşluk oluştuğunda bu insanların nereye çevrilmek istendiği ortada, yönlendirilmek istendiği ortada. Yeter ki gençler politik düşünmesin, toplumsal sorunlara duyarlı olmasın yaklaşımıyla her şeye yol veriliyor. Özellikle uyuşturucu kullanımı çok yüksek. Bu örneklerde de yaşanan görülmeme değil, bulunmama değil, bilinmeme değil. Bilinen bir durum. Coğrafyamızda bunlara izin veriliyor. Bu da gençlerin bu duruma düşmesinin bir nedeni.

Bunun dışında ekonomik sorun Türkiye genelinde ya da dünya genelinde var olsa da bölge bazında çok daha ağır yaşanıyor.

Teknoloji çağındayız, telefonlar, diziler vs. insanları etkiliyor. Bir genç insan, bir genç kız üniversiteye gittiğinde, sosyal medyada görülmek ister, televizyonda, sosyal medyada gördüğü yaşamı kendisi de yaşamak ister. Bu psikolojik, sosyolojik bunalım o genç kızları tırnak içinde bir yere bağlanmaya yönlendiriyor. Ya da mesela ekonomik yönden durumu daha iyi olan asker ya da polise yönlendirme-itilme durumu da oluyor. Dersim’de ben çok gördüm, duydum ve coğrafyamızın birçok yerinde de aynı şekilde.

Mesela merdivenaltı kürtaj noktaları oluyor. Gizli bir şekilde kurulmuş, bunlar çeteleşmiş. İnsanlar bu duruma getiriliyor. Bir çıkış yolu olarak yurt dışına gitmeye çalışanlar da var. Yani her taraftan bir kuşatma içinde gençler.

Roj’un durumunda olan on binlerce genç var. Sivil toplum örgütleri, siyasiler vb. bunların üstüne düşmesi gereken devlet. Ama devletin nasıl bir adım attığını görüyoruz. O açıdan herkesin daha duyarlı olmaları gerekiyor.

Yani bazen küçük bir şey gibi görünür ama çok önemli olabileceğini sonradan fark edebiliyoruz maalesef. O açıdan özellikle aileler, sivil toplum örgütleri, bu konuda artık ne yapabiliyorsa ekonomik yönden, kalkınma noktasında, öğrencilerin kendi işini yapması noktasında okudukları bölüm ile ilgili istihdam sağlaması gerekiyor.

Bilemiyorum ama artık bir insanın dahi aynı durumu yaşamaması için bunların önüne geçirilmesi gerekiyor.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu