Kültür&Sanat

“Yezidi” değil Êzidî

Tarihlerinde inançlarından dolayı defalarca katliama maruz kalan, yaşadıkları topraklardan sürülen, kadınları köle pazarlarında satılan Ezidîler, son olarak DAİŞ çeteleri tarafından 2014 Ağustos ayında katliam ve zulmü yaşamıştı. YPG ve YPJ güçleri ile birlikte DAİŞ zulmünden kurtulan Ezidîler, tüm bu katliam ve asimilasyon politikalarına karşı inançları ve kültürlerini yaşatmaya devam ediyorlar. Geçtiğimiz günlerde Çarşema Sor bayramını kutlayan Ezidîler hakkında bilgilerimizi tazelemek adına gelin hep beraber Ezidî tarihine bir göz atalım.

 

Ezidîler kimdir? Êzîd kime denir?

Ortadoğu’nun önemli inançlarından Zerdüştlüğe dayandırılan Ezidîlik kavramına yazılı olarak ilk defa, yaşamını 1153 yılında yitiren Şaristani’nin kitabında rastlanır. Ezidîlik inancı ve tarihi üzerindeki en büyük etkiyi Şeyh Adiy oluşturmuştur. Şeyh Adiy “Ben Ezidîyim” dememiştir. Buna rağmen Ezidîlerin tümü Şeyh Adiy’e inanıp, onu peygamberleri olarak görür; Meleki Tavus’un ruhunu Şeyh Adiy’nin şahsiyetinde bütünleştirirler. Ezidîlerin en önemli kutsalları ise Şeyh Adiy’nin yazdığı Mıshafa Reş (Kara Kitap) kitabı ile Ezidî öğretisinin temellendirildiği Kitab-ul Cilwe’dir. Bu kitap Ezidî olmayanlara verilmez ve duaları sadece Kürtçe’dir. Ezidîler, Allah’a inanır. Ayrıca peygamberleri de tanırlar ama Ezidîlere göre Allah, “insanlara secde etmesini” isteyerek Meleki Tavus’a “haksızlık” yapmıştır. Ezidîler, Meleki Tavus’u Azrail gibi ruh almaya gelen melek olarak görür. Yani Meleki Tavus insanlara haksızlık yapmamış, Allah’ın emirlerini yerine getirmiş, dünyayı kötülüklerden arındırmayı kendine görev edinmiştir. Ezidîlere göre kötülük insanların kalbindedir. Meleki Tavus da “emre” karşı gelerek insanlara, yani kötülük sahiplerine secde etmemiştir.

Ezidîlerin birçok bayram ve kutsal günleri vardır. En çok bilinen Ezidî bayramı Kürtlerin Çarşema Sor olarak adlandırdığı Kızıl Çarşamba’dır. Her sene Nisan ayının 13’ünden sonra gelen ilk Çarşamba günü kutlanır. Ezidîlerin inancına göre Allah her sene bu vakitlerde, kötülükleri ortadan kaldırmak ve insanlar arasında iyiliği yaymak için yeryüzüne bir melek gönderir.

 

Ezidîlerin uğradıkları katliamlar

Ezidîler, Irak Kürdistanı’nda Saddam iktidarı döneminde yaşama geçirilen Enfal operasyonlarına kadar, çoğu Osmanlı İmparatorluğu döneminde olmak üzere 73kez katliama uğradı. Ezîdiler, Saddam Hüseyin’in “Enfal” adı verilen Kürtlere dönük katliamları döneminde ise iki kez katliama uğradılar. Ortadoğu’da değişen güç dengelerinin yeniden biçimlenmesi ve egemen güçlerin sınırların kendi çıkarlarına uygun bir biçimde çizmeleri için katiller bulup/yaratıp yoksul halkları canavarca katletmesine tanık oluyoruz. Yakın zamandaki bir diğer büyük katliam ise 2011 yılında Şengal’de 500’e yakın Ezidî’nin öldürüldüğü bombalı saldırı eylemi oldu. Ağustos 2014’te DAİŞ’in Şengal’i işgal etmesi ise, Ezidîlerin 74. Katliam fermanı olarak nitelendiriliyor.

 

“Yezidi” değil Ezidî!

Ezidî halkının maruz kaldığı soykırımlar ve kendilerine yönelik olumsuz bakış açısının elbette birçok nedeni var. Bunlardan biri ve en ilginç olanı da Yezidi kelimesinin Ortadoğu’da çok ciddi bir negatif algısı olmasıdır. Hasan ve Hüseyin’i öldüren Yezid Bin Muaviye’den kaynaklı özellikle Aleviler, Şiiler ve bir kısım Sünni toplumu arasında Yezid bir hakaret, küfür olarak nitelendiriliyor. Sırf bu benzerlik ve yanlış algılama yüzünden bu insanların binlercesi öldürüldü, kadınlar köle pazarlarında satıldı, evleri ve köyleri yakıldı.

Ezidî halkının uğradığı katliam karşısındaki tepkisizliği, bu coğrafyanın katliamlara alışkın olması gibi talihsiz bir gerçekle açıklayamayız elbette. Ezidî halkının katliamlarla yüz yüze kalmasının nedeni biraz daha inançlarının kabul görmemesi temellidir.  Bu sebeple sürekli kırımlarla, katliamlarla karşı karşıya kalmış, hep suskun kalmak, gizlenmek zorunda bırakılmış, kendini gizlemeyi, gizlenmeyi var olmanın ilk koşulu olarak görmüş bir halktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu